bugün

Serabın bir sonu vardır,
Ufkun, sıradağın sonu.
Uçarın, kaçarın bir sonu vardır.
Senin sonun yok..

Ahmed Arif

Çok seviyorum ya ben ahmedim arfi her gece bir satır okusam içim dışım insanlık olur.
Sonu yok diyor senin, sen bu işe ne diyorsun nazenin?
Cumhuriyet döneminin en büyük şairidir, türkçe'yi yerel-şairane bir damardan çok iyi yakalamıştır.
Gözlerim maviliğin ruhudur
Fecirlerin tebessümü içer.
Berraklığında ilah çocukları uyur
Ve emer sükutu beyaz gölgeler.
Terketmedi sevdan beni
Aç kaldım, susuz kaldım
Hayın, karanlıktı gece
Can garip, can suskun
Can paramparça.
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım
Terketmedi sevdan beni.

kendisi ile tanıştığım efendi ağırbaşlı şair. benim gözlemim buydu. bana sohbet esnasında 'bir yetişkin insanın günde 3 saat iyi uyuması yeterlidir'' demişti. ben o zamanlar çok gençtim ve söyledikleri bana çok tuhaf gelmişti.gençlik işte.
oy havar, 33 kurşun, vay kurban gibi harika şiirleri olan şair.

--spoiler--
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...

Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
--spoiler--
candır, can.
''Leylim,
Nicesin gene?
Beyninde mi, yüreğinde mi, başka bir yerinde mi, nerendeyse o iNAT yönünü yaratan dokuları öpmek isterim.
Evrende seni özler, seni isterim.
Başkaca hiç.
Ne taktığım, ne de vurulacağım bir nen yok.
Seni.
Sade seni.
Ben iyiyim. O i...lerden henüz bir haber çıkmadı.
Beklettiklerine göre, sonu iyi sanırım. iyi olmasa da takmam. Her dilediklerini yapsınlar.
isterlerse sinirlerimi, etlerimi, kemiklerimi, adımı, sanımı, cımbızlarla tek tek alsınlar. Unuttum. Korkmayı, sakınmayı.
SENi ALAMAZLAR BENDEN.
Tılsım bu işte.
Ayakta, fırtına gibi beni tutan bu.
Kalem tutan ellerine kurban olurum. Yaz ahmet kuluna iki satırcık.
Ha! iş bilen tuttum. Tuğla yapıyorum. Ekmek çıkıyor. Sonbahara -olmazsa ilkbahara- kitabımızı mutlak çıkaracam. Abstrait resimlerini biriktir.
Desenlerin varsa yitirme. Kitabımıza alırız. Ne diyon?
Kulluğum, divâneliğimle ellerini, gözlerini öperim.
Öpüyorum ama doyamıyorum. Mutluluk ya da cehennem bu galiba.
Sana doymak, korkunç ahmaklık olur.
Hadi gel.''

AHMED ARiF'ten Leyla Erbil'e mektuplar..
adamın karekökü.
Dünyalar vardır elvan,
Bir su damlasında, bir kıl ucunda,
Meyvalar vardır, meyvalar,
Ağacı, omcası yok,
Sana vurgun, sana dost.

ahmed arif.
Şiirlerini kendi Sesinden dinlemek insana müthiş bir huzur veriyor. Konuşmasındaki doğallık sanki yanıbaşınızda en sevdiğiniz bir akrabanızdan, arkadaşınızdan şiir dinlemek gibi.
Maviye çalar gözlerin
Yangın mavisine
Rüzgarda asi
Körsem
Bozuksam
Senden gayrısına yoksam
Ellere nesi.

Ahmedim Arif.
Gel gelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuz iki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe, yemeğe…
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
Kendisi şiir yazmaktan öte kelimelere hükmeder. Şiirlerinden karanfil kokusu yükselir. Onu okuduğunuzda yeşil ışık sarar birden odayı. Kara kışın ortasında bile memeletin dağlarına Bahar gelir. Ve öyle bir sevgi olsun istersin ki mertçe, silah namlusu gibi taze...

“Bir daha hangi ana doğurur bizi”
demdir,
derya dibinde yangınlar,
kan kesmiş ovalar üstünde mayıs...
uçmuş, bir kuş tüyü hafifliğinde,
çelik kadavrası korugan'ların.
ölünmüş, canım,ölünmüş
murad alınmış...

gelgelelim,
beter, bize kısmetmiş.
ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
susmak ve beklemek, müthiş
genciz, namlu gibi,

ve çatal yürek,
barışa, bayrama hasret
uykulara, derin, kaygısız, rahat,
otuziki dişimizle gülmeğe,
doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
Edebiyatımızın en mert üsluba sahip şairidir.
kendi kalemiyle kendisini şu şekilde anlatmıştır:
'''Asıl adım Ahmed Önal. Ahmet Arif olarak bilinirim. Yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum. Memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum. Eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm. O günleri göremeyeceğimi bilsem de, birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm''
Esas adı ahmet hamdi önal olan türk gazeteci ve şair. Hasretinden prangalar eskittim, ay karanlık, terketmedi sevdan beni, karanfil sokağı gibi şiirleri şarkılara can vermiştir.
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Ahmedim arif.
Leyla'sına mektubu ulaşsın diye,
25 kuruşluk posta pulu için hamallık yapmış şair.
Ayrıca,
Fikret kızılok " terketmedi sevdan beni." Şiirini düzenleyip, bestelemiştir.

https://m.youtube.com/watch?v=4jQa1wWWW0U
Maviye
Maviye çalar gözlerin…

herkes bilir belki 20 sene bekletmiştir, şiirleri ve mısraları bekletmeyi severdi.
ama öyle bir arayışı vardı ki bu bekletilerden hariç şiirin son mısraları ile alakalı.
En leylim gecede ölesim tutmuş
Etme gel,
Ay karanlık...

Bu arayış “leylim” kelimesiydi.

Ve nihayet bulmuştu.
Ve iyi ki..
Canım Benim,

Bilir misin, “canım” dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep. Gezegenlerin en güzel kızısın. Haydi bir kelime uyduralım. Öbür yıldızlara da “durağan” diyelim. Durağanların da en güzel kızısın...
Terketmedi sevdan beni..
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça..
Ve ellerim kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım.
Terketmedi sevdan beni..

Aşkı,
Sevdayı ölene dek yanında taşımak bu olsa gerek..
ROZA

Yoldular, soydular, kırıştılar
insanı insanla yıktılar
Aşna fişne iskandiller ağında
Bıçkınları puluçlarla oydular

Adındır, dudağımda asırlık
Esrarına amade yalım
Adındır, terk etmez, sıddık
Vurur yumruğunu
Sadrıma sadrıma
Hücremin başkenti suskunluğun

Gözlerin, yalın kılınç
Gözlerin ıssız, kallavi
Bir benim şimdi
Firari sensizliğin belasında
Bir benim tütsülü
Voltalı ahrazlığa

Şimdi yürek yorgun
Virane, ıssız
Ansızın yaşlanmış bir gecede
Yaşlanmış canına kadar
Orostopolluk
Sırtlanca, sefil
Yığınların tenhasında savrulmuş
Yırtılmış bir hecede
Kursağıma avazın gelmiş

Sevmişem, şahidim dağlar
Sevmişem Allah’ına kadar
Ölünceye dek değil
Ölümden sonra da
Yeşerinceye değin
Tutuşan ellerimiz
Seni yangın bağrımın
Avlusuna gömmüşem

Şair Bilal Yavuz

BEJNA

Gözlerin savruk bozkırlar
Gözlerin hoyrat
Ceylansı, afacan
Sevimli taraçalar koylarda
Kalyonlar kanyonlarda
Herkesten sakladığım
Künyeni sayıklar
Gözlerin, gözlerin jiyan

Perçemin pençeler canı
Perçemin perva
Vahim, amansız
Çitlembikler taç olmuş saçlarına
Cimcime sekseklerin
Otağıma volkandır

Fezan; behişt, benefşe
Fezan saflık, insaniyet
Sen bana gürül gürül memleket
Ben sana hep gurbet kalmışım

Biz bizde Diyarbekir
Biz bizken masumiyet
Biz bizsizsek esaret
Bir gün sen de anlarsın
O gün sen de ağlarsın

Rengin nasıl da ateş Bejna
Teninde nehirler ve başaklar
Gülüşün nasıl da mermi
Nasıl da hançer bakışın

Vefakâr boranlara
Harfsiz vasiyetimdir
Kurutunca yokluğun
Beni simana gömsünler

Şair Bilal Yavuz

SEVDE

Çifte dikiş gider sabanlar
Fersiz toprağın koynu
Fersiz, yetim, analar
Kuş uçan, kervan geçen
Bostanlar ölgün şimdi
Ölgün Dicle denizi

Ve çakırkeyif buğdaylar
Kahyalar körkandil çeper
Mösyölerde bir kültür
Nankör çıyanlık
Kepenekler mahzun
Bağlamalar öksüz
Kalleşlik mazinin töresine
Şimdi âdet diye bellenen
Hicapsız ikirciklik

Heybesiz bulvarlarda
Cartalı haybeciler salınır
Dümenci dubaralar
Ertekeden nümayiş
imam kayığındayız sürgit
Façalar çiğnedik muttasıl
Erce, âdil, hilesiz
Bundandır kavlimizden kaçışı
Geçmişi tam kınalı
Piyazcı sendikalar
Kaparoz puştlarının

Çifte dikiş gider sabanlar
Cana bir çınar gerek
Yüreğin, yüreğin gibi serin
Derin kuyular içim
Mars olmuş, dumanaltı
Kaybolmuşam, gel artık
“Karışsın köz yaşlarımız
Karışsın, yeşil…”

Şair Bilal Yavuz
Ahmed Arif, Türk şair ve gazeteci. Asıl adı Ahmet Hamdi Önal'dır. Ahmed Arif'in babası Türk, annesi ise Kürt'tür.
Seni sevmek,
Felsefedir, kusursuz.
imandır, korkunç sabırlı.
ipin, kurşunun rağmına,
Yürür, pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca.

Hasretinden Prangalar Eskittim,
Ahmed Arif