bugün

geniz eti ameliyatı
adenomun ameliyatla çıkarılması durumu. *
öncesinde değil de sonrasında çok acı veren ameliyattır. günlerce burnunuzda tamponlar kalır. sürekli kan akar burnunuzdan. hele bir de kemik aldırdıysanız vay halinize. bütün gün ölü gibi yatarsınız. başınızı sürekli geride tutmak zorunda kalırsınız çünkü musluktan su akar gibi kan akar ilk günlerde. dudaklarınız şişer angelina jolie gibi olursunuz.

dipnot: çok ağrım var lan sözlük. dayanamıyorum. yeter artık. çıkarın şu tamponları.
ağızdan yapılan bir ameliyat olduğundan dolayı yemek yemede sorun oluşturur. bunun dışında akıntı, kanama gibi komplikasyonların sıkça görüldüğü ameliyattır.
hayatı boyunca hiç ameliyat olmamış, narkoz yememiş, çocukken bir yerini yarmamış ve hiçbir yerine dikiş atılmamış, hatta doğru dürüst bayılmayı bile yaşamamış * bünye için, ilk ameliyatın burun ameliyatı olması, başa gelecek en kötü sağlık sorunudur.
kol bacak tamam da yüzünün tam ortasında yapılacak kırıp dökme işlemini düşündükçe, hele de forumları sözlükleri dolaşıp anlatılanları okudukça önceden strese girmemesi mümkün değil..
gerçi iyi bir doktor bulduktan sonra bahsedilenleri yaşamadan atlatmak mümkünmüş.
ameliyat masasına yatıp yukardaki lambalara bakarken "aaa filmlerdeki gibi lan" diye düşünürken, ve sorulan soruya cevap veremeden kopuyorsun, öncesinde verilen cesaret iğnesi de manyak bişey! uyanınca "bana ne vurduysanız aynısından istiyorum" diyince vermiyolar ama.. gözünü odada açtığında burnundaki şişlikten ve hafif sarhoşluktan başka birşey hissetmiyorsun. zaten ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçları verip, her yarım saatte gelip tansiyonunu, ateşini ölçüyorlar. tamponlar da eskisi gibi plastik eldivenden değil artık, silikondan yapılan ortasında nispeten nefes alma imkanı veren boşlukları olan ve çıkarılması kolay olan şekilde, dışardan hiçbirşey yokmuş gibi görünüyor. kanama ilk gün oluyor, 2. gün çok hafif. işin en kötü ve zor tarafı 2 günlük ağızdan nefes alma durumu. ilk günü hastanede (ilaçların da etkisiyle) uyuyarak geçiriyorsun zaten.. geriye kalıyor 1 gün. onuda geçtin mi bitmiştir. bahsedildiği gibi yüz göz şişmesi, gözlerin morarması falan herkeste olmuyor.
bende; geniz eti, doğumdan beri farkında olmadan taşıdığım 1 adet kemik, kapanmış bir sinüs ve şişmiş burun etlerinin küçültülmesi gibi 4 ayrı işlemi yapılmasına rağmen hiçbir ağrı sızı hissetmedim. yarın hayırlısıyla tamponlar çıkacak.. sonra yaraları kurutmak için ver elini deniz! herkes "nefes almanın tadını yeniden öğreneceksin" diyor, çok merak ediyorum.. bakalım nolcak?

edit 1: iş bu entry, ameliyatın etkisini bildirmek üzere yaklaşık 1 ay sonra editlenecektir.

edit 2: bu arada, tamponların çıkarılması işlemi derin nefes alıp vermek kadar sürüyor. sadece içerdeki pıhtıları "hüüüüp" diye çeken makine yüzünden, insanın beyni gıdıklanıyormuş gibi oluyor o kadar.. korkulacak bişey değilmiş be sözlük.
ayrıca 2 gün ağızdan nefes aldıktan sonra, alınan ilk nefeste, "nefes almak ne güzelmiş" diyor insan..
eger burundan kemik alınmayacaksa herhalde çok daha kolay olan bir ameliyat. ancak tampondan dolayı suratının ortasında taş varmış gibi hissediyorsun. tamponları çıkartırken soğuk bir acı hissediyorsun. nefes almam çok düzelmezse bir daha bu ameliyattan olmam.
3 gün sonra olacağım ve korkudan dizlerimi titreten ameliyattır. Deviasyon ve neticesinde oluşmuş çatı eğriliğinin yanı sıra, ameliyatlık olup olmadığına doktorun da emin olamadığı bir sinüzit probleminin eklenmesiyle beraber yaklaşık 3 saat süreceğini sanıyorum. Ha bir de estetik var tabii. En acısı burnumun insanların yüzde doksanı, ve hatta doktor tarafından bile "çok güzel" olarak değerlendirilmesi. Kaderime isyan ediyorum; ama elden ne gelir. Nefes almak ve korkunç baş ağrılarından kurtulmak adına girdik bakalım bir yola.

Ameliyatımı bir profesör yapacak ve iddiasına göre burun ucumun hafif kaldrılması ve eğriliğin düzeltilmesi dışında da bir değişiklik olmayacak.

Şimdi gelelim bana:

Efendim iğne olmak şöyle dursun, kan bile aldıramayan bir kişi için fazla zor bir operasyon sanırım bu olacağım. Sözlüklerde, forumlarda daha önce bu ameliyatı olmuş olanları okudukça fenalıklar geçiriyorum; midem ağzıma geliyor. Bu durumu doktora da anlatmaya çalıştım; ancak kendisi pis pis sırıtmakla yetindi, "Her deviasyonlu bu ameliyatı tadacaktır, nihahah!" iç sesiyle. Sonra baktı çok fenayım; tertemiz uyuyup, tertemiz uyanacaksın gibi bir ifadeyle içimi ferahlatmaya çalıştı. Bir de daha ileri giderek iki gün sonra işe gidebileceksin falan dedi.

Bakalım, göreceğiz neler olacağını...

Hem ibret, hem de yol gösterici olması açısından ameliyat sonrası tüm yaşadıklarımı da paylaşacağım sevgili sözlükseverler.

(bkz: Ameliyata kadar gittim geleceğim)

0. gün: Ameliyatımı yarın olacağım. Şu an tam anlamıyla üç buçuk atmaktayım. Saat bir sularında olacak ameliyat için 10.00'da hastanede olmalıymışım. Anestezi için gereki kan tahlilleri falan yapılacak. Kaç dakika ağlayabileceğimi hesaplıyorum kan alınmadan önce.

1. gün: Doktorum saat 13.00'da başlayacağını söylediği operasyon için saat 10.00'da hastaneye gittik. Odaya girer girmez iri yapılı bir erkek hemşire benden kan almak için geldi. Ben de zaten fobim olduğu için, daha çok erken falan dedim; yan odadaki hastaya bakıp geleyim o zaman dedi. Neyse sonra baktılar ki ben iflah olmayacağım; anestezi doktorunu çağırdılar. Kendisiyle bir süre karşılıklı ağlaştıktan sonra, beni yatağa zorla yatırmak suretiyle kan aldılar ve çok münasebetsiz bir yerden (bilek) damar yolu açtılar. Neyse bunlar çıktı gitti, ben ağla ağla kendime gelemedim; bu sefer de sakinleştirici yapacağız dşye geri geldiler. istemedim, gittiler neyse. Sonra 11.00 sularında doktorum hastaneyi aramış ve 13.00 yerine 15.00'a geleceğini söylemiş. Ben tabii yıkıldım. Bir yandan açlık susuzluk, bir yandan korku; bir de o aptal damar yolunun verdiği acı. Neyse doktorum geldi, ben ağlak ağlak bakınıyorum etrafa. Ona çok korktuğumu ve beni ameliyathaneye gitmeden önce bayıltmalarını istediğimi söyledim. Kendisi sağolsun, beni teselli etti: "Korkma, ben orada olacağım." diyerek. Epey avundum.* Tüm tetkikler tamamlandı ve bana ameliyat kıyafetini giydirip sedyeye aldılar ve orada damardan bir ilaç verdiler. Bıraksam uyuyacağım; ama korku ağır basıyor. Çığlık çığlığa girdim ameliyathaneye. Çok çırpındığım için ameliyat masasına geçerken bir tehlike atlattım, düşüyordum; zor tuttular. Sonra yine sevimli doktorum "Aaaaa Pucca, sen neden korkuyorsun bakayım;? Bak, ben buradayım işte!" dedi ve bayıldım o an. Ameliyattan çıkışta hatırladığım ilk şey aşırı üşüdüğüm; öyle ki dişlerim birbirine çarpıyor. Neyse yavaştan kendime geldim. Gerçekten de doktorumun söylediği gibi hiç ağrım olmadı, ameliyattan sonra ağrı kesici istemedim. Yalnız burnumda tampon olmamasına rağmen, uzunce pamuk parçaları koymuş doktor. Nefes alamıyorum, yutkunamıyorum. Yutkundukça burnumdan gluk gluk ses geliyor. Burun ameliyatı olanların anlattığı gibi öyle kan falan da kusmadım. Korktuğumdan kolay oldu yani. Yalnız çok susamıştım ve açtım; lakin yutkunamadığım için birkaç kaşık su dışında bir şey içemedim; ha biraz da çorba içmiştim. Neyse o gecenin sabahını getirmek biraz zor oldu; ama öyle çok da korkunç değil. Bu arada odadakilere "Yüzüm nasıl, canavar gibi miyim, morluk-şişlik ne durumda?" diye onlarca kez sordum. Doktorun söylediğine göre burnum güzelmiş, pek bir değişiklik yokmuş önceki haline göre. Benim gibi teni çabucak moraran biri için hiç morluğumun olmaması da mucize. Yalnızca şişliğim vardı, en çok da dudaklarımda. Bir de burnumun altına yapıştırdıkları gazlı beze pembe bir kan akıyordu.

2. gün: Sabahı çok zor gelen bir gece; yorgunluk, uykusuzluk, açlık ve susuzluk dışında bir sorunum yoktu. Hastaneden çıkmak için doktorumu bekledim ve hiçbir şey yiyememdim. Neyse doktorum geldi, pamukçukları çekti ve burnumdan bir dünya kan boşaldı. Bir saat devam eder dedi; ama azalarak 3-4 saat kanadı. Bu arada eve geldik. Kanama durdu ve bir baktım, iki burun deliğimden de nefes alabiliyorum; hayatımda yaşamadığım entaresan bir histi, oksijenden genzim yandı, bir süre alışamadım. Sonra gece mışıl mışıl uyudum; ancak gelin görün ki yüzüm bir balon gibi şişti; bu da moralimi bozdu. Gözlerimi açamadım bir ara; ama çabuk indi.

3. gün: Daha rahat geçen bir gün oldu. En büyük problemim ise evde sıkılmak ve yemek yiyememekti. Lokmaları çok küçük almak ve çiğnemeden yutmak zorundaydım. Akşam pilav yiyeyim dedim; ama çiğneme hareketi yüzünden burnum kanadı. Ben de yemeğe tövbe ettim. Akşama doğru inen şişlerim yine arttı; ancak önceki gün kadar kötü değildi. Bu arada okyanus suyu ve basit bir ağrı kesici-ödem giderici kullandım.

4. gün: Daha iyiyim, daha rahat konuşuyorum; ödem yanak ve çeneme indi; çok tuhaf bir his. Bir de burnum hep ıslak gibi. ama bu uzun entry'yi yazacak kadar da iyiyim.* Haftaya Salı günü alçım çıkacak, 4 gün daha katlanacağım alçıya; ancak rahatsızlık vermeye başladı biraz, burnum kaşınıyor. Bir de ameliyat olduğum günden beri aynaya bakamıyorum; sanki yaratık gibi geliyorum kendime. Ama herkes hiç de kötü görünmediğimi söylüyor.

5. gün: Nispeten şişliklerin inmiş durumdaydı. Benim gibi tempolu bir şekilde çalışmaya alışmış biri için, tüm günü televizyona bakarak geçirmek çok zor oldu. Arada gözüm seyirdi. Bir de ilk defa dışarı çıktım. Görüntüme rağmen gittim bir kahve içtim dışarıda.

6. gün: Şişliklerim beni rahatsız etmeyecek kadar azalmış durumda. Yalnız dün gece rüyamda gülmüşüm, epey canım yandı. Onun dışında bu kadar dik bir şekilde de yatmaktan bezdim artık. Kitap okudum, film izledim falan; ev aktivitelerine devam ettim yani. Bu arada burnumun ucunda kanama zamanından kalan kocaman bir pıhtı var. arada oksijenli su kullanarak onu temizlemeye çalışıyorum.
ayrıca ameliyat sonrası 2-3 gün saat başı göz altına buz koyarsanız morluklar 1 haftada geçer. ama hemşireler sizden bıkabilir. bir de buzu 5 dakka tutmalısınız ve bu bayağı can acıtıyor. gözden yaş getiriyor. ananas ve bromelain adlı ilaç da burundaki ödeme iyi gelir.