bugün

acılarımızın çoğu kendi seçimimizdir. içimizdeki hekimin, hasta nefsimizi tedavi etmekte kullandığı kekre bir iksirdir.
Hissizleşmekti bazen..
Hani umutları tükenircesine bitmekti sözlerde..
Yanmaktı düşüncelerle..
Söylemektense içine gömmekti çiçekleri..
Ruhunda yaraydı belki de , gerçekleri..

Aslında basitti acıydı ismi..
görsel
iyi bir kim ki duk klasiğidir.

(bkz: pieta)
görsel
“Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden bir şeydi."
Umarım çekenin en büyük acısı dil yakan bir biber olur, ciğer yanmasından iyidir.
Süründürürken güçlendiren olgu.

Acı, perçin gibidir. Öyle birleştirir, kenetler ki kolay kolay hiçbir şey ayıramaz. Bu yüzdendir ki, acılarla birbirine yaklaşan insanların bağları çok daha sağlam ve yıkılmaz olur.

Ek olaraktan;
"asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. o kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır."pablo neruda
"...Marie Antoinette’nin ilk gerçek öğretmeni acıdır, söz dinlemeyenin ders aldığı tek öğretmen..."

(Marie Antoinette - Stefan Zweig, s.350)
Ruhsal olanı fiziksel olanından daha şiddetlidir.

Subjektif yorum içerir.
birde bunların kabuk bağlanamayanı vardır.
Umut Altınçağ

Acıyı başımda nar eylediler
Hayaline doğdu gözlerim bugün
Başımı dumanlı dağ eylediler
Seni her nefeste özledim bugün

Göğsümde yırtıldı çığlığın sesin
Ciğerime düğümlendi nefesin
Yüreğime akan şu kanı kesin
Yediğim kurşunu sezmedim bugün

Kırıldı umudu serçe kuşların
Yüzüne dağılmış sırma saçların
Böyle acımı olur günü baharın
Yüzüme dayandı dizlerim bugün

söz,müzik volkan yağan'a aitmiş.
"...Bana o kadar bilinçle acı çektirdiniz ki, şu anda sizi bağışlamak elimden gelmiyor..."

(Karamazov Kardeşler, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, s.360)
görsel
bir kadın, ''bize acıyı anlatın,'' dedi.
o da şöyle cevap verdi:

acı, kavrayışınızın etrafındaki kabuğu parçalayandır.
meyvenin çekirdeği kırılmak zorunda olsa dahi, özü güneşin altında durabilir ve bu yüzden sizin de acıyı tanımanız gerekir.

kalbiniz, hayatınızda her gün gerçekleşen mucizelere meraklı olabilseydi, tıpkı sevinçleriniz gibi acılarınızın da muhteşem olduğunu görürdünüz.
tarlalarınıza peşi sıra vuran mevsimler gibi kabul ederdiniz, kalbinizden geçip giden mevsimleri de.
ve kederinizin getirdiği kışları huzur içinde izlerdiniz.

yaşadığınız acıların çoğu kendi seçimlerinizin sonucudur.
içinizdeki doktorun hasta benliğinizi iyileştirmek için kullandığı acı iksirdir.
bu yüzden doktora güvenin, verdiği ilacı huzur ve sükunet içinde için.

zira eli ağır ve sert olmasına rağmen, görünmeyen'in şefkatli eliyle yönlendirilir.
ve getirdiği tas dudaklarınızı yakıyor olsa dahi, çömlekçi'nin kutsal gözyaşlarıyla nemlendirdiği kille şekillendirilmiştir.

şairene bir üslupla kaleme alınmış, halil cibran başyapıtı olan ermiş'ten ''acı üzerine.''

(bkz: ermiş)