bugün

yılbaşı gecesi manisa nın selendi ilçesinde bir kahvehanede sigara içilmesi ya da çay verilmemesi üzerine başlayan kavga ve çekişme neticesinde 5 ocak günü roman vatandaşların evlerinin basılması, linç girişimleri üzerine kasabadan yaşayan 76 roman ın ilçeden sürgün edilmesidir ki an itibarı ile ülkenin en büyük ayıbıdır. ilçenin mhp li belediye başkanının belediye hoparlörlerinden yaptırdığı anonslar ile milleti galeyana getirme çabaları, halkın romanların evlerini basması, ilçe jandarma komutanının tek tek evlerden roman kardeşlerimizi kurtararak kaçırması, akıllara hemen 6-7 eylül olayları ve 1934 trakya olayları nı getirmiştir. bizler geçmişte yaşanan bu rezaletlerin artık çok eski yıllarda kaldığını düşünüp rahatlarken aynısının 2010 yılında ülkemizde yapılmasına şahit olmak istemiyorduk. eğer bu ülkenin bir başbakanı var ise, eğer görevinin başında ise, eğer içişleri ve kolluk kuvvetlerine hakim ise bugün derhal bu rezalete son verdirmelidir. bu roman kardeşlerimiz sığındıkları gördes ten derhal selendi ye nakledilmeli, bu rezalete bir şekilde katkıda bulunan ilçe belediye başkanı derhal görevden alınmalıdır ve eğer var ise ilçedeki mobese kameralarından linç ve saldırılara katılanlar tek tek tespit edilerek yakalanmalı ve adaletin gereği yerine getirilmelidir.
cingan'ların kendilerini savunma şekli ve yüz ifadeleri nedense hiç inandırıcı gelmemiştir. klasik, hırsızlık yapmış elekçi veya bohçacı tavırları vardır hepsinde. yapıp edip devleti görünce masum ayağına yatar bunların hepsi.

roman kardeşlerimiz diyerek ajitasyon yapmaya çalışanlar o evsiz yurtsuz kalmış insanları 1 hafta evlerinde misafir etsin bakalım, kardeş ya o bakımdan.

yıllarca başıboş, delibozuk azınlıkların hertürlü aykırı hareketine ses etmedi bu toplum hep sineye çekti korktu belki de, birde üstüne armağan verilir gibi açılım yapılıyor. şimdi çoğunluk kendi açılımını yapmaya başladı canını sıkan herkese gider yapmaya, yol göstermeye başladı.

ee nasreddin hoca'nın dediği gibi biraz da biz ölelim.
vali beyzadesinin eliyle gerçekleşmiş sürgün. neymiş efendi vatandaşları koruyamıyormuş. e niye valisin.
belediye başkanının halkı galeyana getirmesiyle başlamış olaylar. belediye dozeri romanların arabasını ezmiş. [belediye mhp li ]

akdeniz ve egede benzerini onlarca kez gördüğümüz linç kültürünün tezahürü.
ikiyüzlülüklerimizden biri daha.

ekranlardan seyredip boru boru konuşuyoruz hepimiz, ırkçılık, faşistlik falan diye de, bu toplumun ezici bir çoğunluğu için çingeneler her zaman tu kaka sayılmadı mı? en kötü benzetmelerimiz, aşağılamalarımız arasında hep çingene kelimesi geçmedi mi?

gerçi biz bunu hep yapıyoruz. ne zaman ki olaylar toplu bir hale geliyor hemen tepki veriyoruz. ama bireysel olarak her gün benzeri şeyler defalarca oluyor bu ülkede.

bugün hangi çingene sizin rahatça alış veriş yaptığınız yere girebilir? hangi çingene sizin karşı masanızda oturup rahatça kahve içebilir? kaç tane çingene devlet memuru vardır hiç merak ettiniz mi?

ikiyüzlü olmaın alemi yok, biz çingeneleri sadece sulukule'de bizi eğlendirirken, çiçek pasajı'nda klarnet çalarken, bir de manitalara ucuz çiçek almak için görmek istiyoruz.

kendinize itiraf edin dostlar, eyvallah dünyanın çoğu ülkesinde olan ırkçılık yok bu topraklarda ama ayrımcılık dediğin baya bir var.
"koşun la koşun sürgün yapılan ilçenin başkanı me-ğa-pe'liymiş, ben dimedim mi oğlum bunnar faşist aha yine yakaladık" sığlığında üzerine gidilen konudur.

yok kaç çingene varmış devlet memuru, yok kaç çingene bizimle çay içebilirmiş. sen git çingeneye sorsana senin memur olmak gibi bir kaygın, toplumda insanca muamele görmek gibi bir derdin varmı diye.

ucuz çiçek satıyolarmış, sen 20 lira verirsin parayı tırnaklar abi 10 lira verdin derler.

daha çok şey yazarımda malumunuz göte göt denmiyor bu memlekette.
hak edilendir. açılım adı altında hükümet ve peykleri tarafından insanların gözüne gözüne sokulan ırk, etnik ayrım ve farklılıkları gösterme çabasının kaçınılmaz bir tezahürüdür. aylardır süren bu dalaverede her türlü tahrike büyük ölçüde prim tanımamış halk en sonunda öyle başa böyle tarak demiştir. ajitasyon yapmanın alemi yok. daha büyük olaylar yaşanmaması için halkın sabrı daha fazla zorlanmamalıdır.
(bkz: vurun çingenelere)
hak edilen olduğunu öğrendiğimiz rezalet. eh her bokun başına ona uygun sinek olduğunu bir kez daha gördük.
çingenelerin hiç mi suçu yok dedirten mevzudur . hani nasrettin hocanın hırsızın hiç mi suçu yok demesi gibi . tabi ki kimsenin yerinden yurdundan atılması hoş birşey değil ve hemen telafi edilmesi gereken bir durum ama romanları sadece seyrettikleri aptal dizilerdeki gibi tanıyan saflara da sorarım . hayatlarını hırsızlıkla kazanan , çocuklarına bile sadece müzisyenliği ve yankesiciliği öğretenler çok mu masum . üsküdarda neredeyse çingene tarafından soyulmadık ev-araba kalmamışken , egede gene başta hırsızlık olmak üzere uyuşturucu ve fuhuş işi bunlardayken neymiş efendim bu ülkenin rengiymiş de bilmemneymiş .renk öyle olmaz . çalarsın söylersin ama namusunla . o zaman başımın üzerinde yerin var .
gelelim yetkililerin tavrına . tabi her zamanki gibi vur derken öldürmüşler . göçe engel olmaları gerekir . nasıl ki olayları ilk başlatan , kahvehaneyi dağıtan çingene ve tayfası yakalanıp yargılanmalıysa çingene mahallesini talan edenler de aynı şekilde yakalanıp yargıya hesap vermeli . ama çingeneleri de masum ve mazlum görmeyi de bırakmak lazım .
(bkz: sadece türkiye de görülen olaylar)
adı üstünde (bkz: rezalet)
sigara içip içmeme mevzuusundan bir halkın lincine giden süreç.

hırsızın hiç mi suçu yok diyen gerzekler bu olayı asıl yapan ve destekçileridir.

bu olayı yapanların bayramiç, mersin, edirnedeki orospuçocuklarından hiçbir farkları yoktur, ülkenin her m2 sine kümelenmiş olan ırkçılık hortla(tıl)mıştır.

insanlık yerlerde sürünmektedir.