bugün

160 bin kişinin meydanda olduğu söylenen kutlamalardır. tüylerim diken diken binlerce insanın elinde dalgalanan bayrakları izledim ve orada olmak çok güzeldi.

hala cumhuriyetine, vatanına sahip çıkan insanlar vardı ve ne gariptir ki antalya birlik halinde hareket edebilmişti, zira antalya'da kimse birlik ve beraberlik içinde hareket edip, tam saatinde yerinde olamaz.(sanırım iklimden kaynaklanıyor, çok ağır kanlılar, istanbula bıraksan, "git şurdan elektrik parası yatır gel" desen bir kaldırıma oturup ağlarlar, o derece ağırlar) ama bu cumhuriyetin 89. doğumgünüydü ve herkes tam zamanında olması gereken yerlerdeydi.

genç, yaşlı, 3-5 aylık bebeğini alıp gelen, çocuk, yürüyeni yürüyemeyen, herkes oradaydı. herkes tek yürek olmuştu, bunu iliklerinize kadar hissediyordunuz. ve farkedilen bir şey daha vardı ki; yaşlılarıni gözleri de yaşlı, sanki "hangi arada 89 yılı devirdin, daha dün gibi seninle beraber 39. yaşını kutlayışımız" dercesine, ellerinde bayrakları sallarken, gençler de ellerinde yeni nesil telefonlarla, sanki son kez kutluyormuş ve bir daha böyle bir güzelliğe şahit olamayacakmışız gibi, sürekli her a'nı ya fotoğraflıyorlardı ya kameraya alıyorlardı. allah son etmesin de, herkesin dilinde "hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarım" dizeleri ses bulurken, içten içe de "ulan bu sefer son galiba" korkusu gözlerinde belirmişti.

mustafa akaydın kısa bir konuşma yaptı vebu kısa konuşmasında başbakana laf sokacağım derken büyük bir gaf yaparak, yeşil kırmızı sarının yanyana getirilerek oluşturulan paçavradan bayrak diye söz etti. neyse bu gecenin nazar boncuğu deyip geçelim. saygı duruşunda bulunulup, hep bir ağızdan istiklal marşı okunduktan sonra, şu günlerde yasaklanmya çalışılan, belki de yasaklanmış olan andımız bir küçük kız liderliğinde hep bir ağızdan okundu. biz orada 160bin kişi varlığımızı türk varlığına armağan ettik.

özetle iyi ve güzel bir geceydi, ne ağlayan yaşlıları, ne de ellerinden fotoğraf makinasını düşürmeyen gençleri unutacağım. umarım bunlar, varlığımıza sebep cumhuriyetimizi son kutlayışlarımız değildir.

bizler korktukça onlar üzerimize gelmeye devam edecekler. ve bizlerin korkusuzluğunu da ifade şekli klavye üzerinden olmamalıdır.

bizden sonraki nesillerin 189. 289. yaşını da kutlayabildikleri günler diliyorum.

ne mutlu türküm diyene.