bugün

Beni dusunmeye sevketmis vaziyettir. Boyle gercekler carpar ya yuzunuze iste oyle.
Her gecen gun biraz daha zorlasiyor.
zor bir iş.

o yaşta kefen bakıp, namaz kaçırmamaya odaklanmak lazım.

27 sonuçta, bir ayak çukurda.

neyse;

bu kadar tribe sokmayın kendinizi bence. insan zihninin olgunlaşmaya başladığı, en güzel yaşlardır yirmili yaşların sonları.

boş heveslerle zaman kaybetmez, hayatın gerçeklerini bildiğiniz için makul beklentiler içerisinde olursunuz.

ergen irisi bir aptal değilseniz hayal kırıklığı yaşama ihtimaliniz de azalır.

eminim siz de bir gün bulursunuz beyaz yakalı prensinizi. üzülmeyin. *
24 yaşında bile çok zorken 27 yaşın hiç şansı yok.
(bkz: Hayata dair iç burkan detaylar)
Kalbi yedek kulübesine çekip aklı maça sokmaya başladığımız yaşlarda çabalayacak olanı zorlandıracak eylemdir.
aşık olmanın ne yaşı, ne rengi, ne cinsiyeti olur.
ben artık 25'inden sonra midemi ve geleceğimi düşündüm-düşünüyorum. Penisim ara ara aklıma geliyor. hatta bazen "aaa şeyim varmış ulan, bari masturbasyon çekelim de bir işe yarasın" diyorum.
Çalışmakla olacak şey değildir aşk. Bir anda girer ruhunuza hiç fark etmezsiniz bile. Ah ulan be!
çalışmamalısın bu konu üzerinde. karşına çıkar ve olursun. bir de karşılıksızsa var ya, ölüm gibidir ölüm, 5 sene çektim o acıyı...
Olabilir aşk sadece gençken yaşanabilecek bir şey olarak görülmemeli.

Ne gençler gördüm içi yaşlı, ne yaşlılar gördüm içi genç.
Kadına kesinlikle belli edilmemesi gereken durumdur. Fark ederse siker hayatını kurulu düzeninden olursun. Mesela, samsunda yurdu basan savcı haberini bir oku derim.
Aşkın yaşı yoktur ve 27 geç bir yaş olamaz. Liseli ergenler gibi cıvık şeyler yaşamaktansa, kendini bilen olgun bir insanla birşeyler paylaşmak çok daha iyidir.