bugün

ulusalcı çakma solcu ve vatanperver takımın devrim olarak gördüğü namussuz şerefsiz eli kanlı darbedir ve kendinden sonraki darbelerin öncülüğünü yapmıştır.
ortaya çıkardığı sonuçlar itibariyle ilerici denebilecek bir darbedir.
aslolarak 27 Mayıs 60 ihtilali diyenlerde var.
fark ise şurada: darbe ordunun tepesinden yaptığıdır.
ihtilalde ise bir ayaklanma vardır. 27 mayıs' ta da ordu içerisinde bir "bilinçlenme"den bahsedebiliriz. işçi sınıfı açısından ise; 27 mayıs 60 ihtilali dp' nin sindirmeye çalıştığı kesimlerden özellikle işçi sınıfına göreceli olarak daha rahat örgütlenebilme olanağı vermiş ve belki de 12 eylül' e kadar yükselen devrimci sürecin önünü açmıştır diyebiliriz.
herkes tarafından armutla elmalarının birbirine karıştırıldığı darbe/ihtilal. kim amerikancı yahu karar verin!
--spoiler--
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
--spoiler--
görsel
görsel
gençleri "kıyma makinesinden geçiriyorlar" ve "asfalt yolların altına gömüyorlar" yalanlarıyla ve bizzat ingiltere-abd işbirliğiyle yapılmış uğursuz olay. 1980'li yıllara kadar da resmi bayram olarak kutlanıyordu. ne günlerden geçmiş bu millet!
(bkz: 27 mayıs müdehalesinin halk desteğini ıskalamak)

6 binden fazla vatandaşın öldürülmesi önemsiz detay bazıları için ya da ülkenin soyulması veya hiç sebep yokken kore'de kurban edilen askerlerimiz.

yalanlarınızı gidin gerizekalılara yutturun...

(bkz: yaşasın zalimler için cehennem)
1954 yılında tuzla'da topçu yüzbaşı dündar seyhan notlarına şunları yazıyordu. "bir pazar gecesi okulda nöbetteyken orhan kabibay'la gazinoda oturuyorduk. beraberce sucuklu yumurta yerken bir taraftanda herzamanki gibi memleketin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarma çalışmalarını tartışıyorduk. o gece ilk defa ihtilali konuştuk. demokrat partiye karşı bir askeri müdehale fikri ilk defa orda bir yumurta sağanın başında gerçekleştirildi." iki yüz başı altı yıl sonra gerçekleşecek olan darbenin ilk tohumlarını atıyordu. gün ağarırken tabancalar çıkarıldı eller üst üste konuldu ve ihtilal için yemin edildi.

demokrat partinin başa gelmesinden beri var olan darbe fikri o gün ciddi manada ilk kez konuşulmuştu. aslında darbeci zihniyete sahip kişilerin aklında darbe vardı ama kimse bunu su yüzüne çıkarmıyordu.

14 mayıs 1950 seçiminin akşamında dp ipi göğüsleyince dönemin birinci ordu komutanı inönüye bir mesaj göndererek "isterlerse koministler seçime hile karıştırdı deyip müdahale edelim." inönü bunu reddetti. ta ilk günden akla getirilen dp ye müdehale fikri o günlük kapanmış başka bir mayıs sabahını beklemiştir.

ordu içinde ciddi oranda dp partili subaylarda vardı o dönemde. hatta 14 mayıs seçimlerinde chp nin iktidarı devretmeyeceği durumuna karşılık asker içinde müdehalede bulunmak için oluşturulan bir grup vardı.

askerin ilk en büyük tepkisi 1932 yılında arapça olan ezanın türkçeye çevrilmesinden sonra menderesin tekrardan arapçaya çevrilmesi olmuştur. asker bu duruma baya öfkelenmiş irtica söylemleri baş göstermeye başlamıştır. yasayı ilk fırsatta cumhur başkanı celal bayar kabul etmeyip bekletsede menderesin tutumunu görünce kabul etmek zorunda kalmıştır. hem zaten yasaya chp li millet vekilleride destek vermiştir. meclisin çok büyük bir bölümü yasayı desteklemiştir. neyin hesabı yapılıyor akıl erdirmek imkansız.

türkiye kore savaşı katılmasından sonra ve notaya üyelğinden sonra yönünü batıya çevirerek siyasi olarak yanlızlığını giderince artık yeni dengeler ve siyasetler izlenmeye başladı. marshall yardımı türkiye oluk oluk aktı. abd bu yardımların sadece tarımda kullanılmasını dayatıyordu. türkiye yi avrupanın ve abd nin ambar deposu yapmak istiyorlardı. menderes alt yapı çalışmalarına ve sanayi kollarına yatırımlarını artırınca büyük tepki çekti. finansman artık sağlanmadı. yaşanan kuraklık finans eksikliği yatırımları sekteye uğrattı.

ordu içinde irili ufaklı onlarca cunta oluşmuştu. istanbul ve ankarada iki tane büyük örgüt kurulmuştu. 1955 li yıllarda bu örgütler üsküdar'da toplanarak birleştiler. örgütün başınada binbaşı faruk güventürk getirildi. görüldüğü gibi bu darbe tabandan gelen bir darbedir. emir komuta zinciri olmadan gerçekleştirilen tek darbe özelliğinide taşır. bunun sebebi ordunun üst kademelerinin iktidar yanlısı olmasıdır. örgüt şunun çok iyi farkındaydı üst düzey bir liderimiz olmadan darbeyi başaramamayız. bu yüzden sürekli olarak bir lider arayışı içindeydiler.

örgüt emir bekleye dursun 15 temmuz 1958 yılında çok önemli bir olay yaşandı yanlız yurt içinde olan bir olay değildi ama türkiye'yi çok içten ilgilendiren bir olaydı. tamda istanbul'da bağdat paktının olacağı gün ırakta darbe olmuş hükümet devrilmişti. ırak paktın en önemli üyelerindendi. bu haber menderesi çok tedirgin etmişti. haklıydıda bir şeyler dönüyordu. çünkü orta doğuda güzel bir biliktelik oluşturuluyordu. menderes bu haber sonra şu lafı etmiştir "ırak kaybolursa bende kaybolurum." ıraka müdehale fikri orataya paktın toplantısında atıldı ama ingiltere ve abd yeni hükümeti hiç zaman kaybetmeden tanıyınca bu plan suya düştü. aynı zamanda menderesin orta doğu planıda suya düştü.

1958 yılında başka önemli bir olay ise devalüasyondur. bilindiği üzere türkiyede 6 devalüasyon olmuştur ve her devalüasyon 6 rejime mal olmuştur. 1946 recep peker devalüasyonu. düşürülmüştür. 1958 menderes devalüasyonu. darbe sonrası idam edilmiştir. 1970 sülayman demirel devalüasyonu. düşürülmüştür. 1980 sülayman demirel devalüasyonu. düşürülmüştür. 1994 tansu çiller devalüasyonu. düşürülmüştür. 2001 bülent ecevit devalüasyonu. düşürülmüştür. görüldüğü gibi bütün devalüasyonlar rejim değişikliğine yol açmıştır bunlardan üçü darbe ile sonuçlanmıştır. bunların hiçbiri tesadüf değildir tabiykide. (bkz: devalüasyon)

bu iki olay darbe için yeterli idiler. birde menderes hükümetinin ısrarla tahıl deposu olmak istemeyişi, alt yapı çalışmalarını ve sanayi yatırımlarını artırması açıkcası abd yi tedirgin etmiştir. 1950 yıllarında uçak yapacak konuma gelmiş bir ülkeydik biz. daha bir çok şey var sayılacak.

ihtilalin ilk fişeği beyazıtta istanbul üniversitesinin önünde atıldı. öğrenciler bitmek bilmeyen gösterilere başladılar. polis müdahaleleride onları izledi doğal olarak. gazeteler yalan yanlış bir sürü haber yaparak kaos ortamı oluşturmaya çalıştılar. velhasıl planlar tuttu ve 1960 geldi.

27 mayıs sabaha doğru saat 3.00 da ihtilal için harekete geçildi. ilk olarak merkez komuta ele geçirilecekti çünkü çok kilit bir noktaydı karşı saldırı olabilirdi. merkez komutanın lideri darbeye dünden razıydıda söyleyemiyordu merkez komuatayı sıkıntısız ele geçirdiler. ikinci önemli yer radyoydu. radyo için alpaslan türkeş görevlendirilmiştir. kendisi bu işi ben hallederim demişti. radyoda okunacak metnide kendisi akşamdan hazırlamıştı bir kısmınıda sonradan tamamladı. radyoya gidip açtırdıktan sonra anonsunu yaptı. türk silahlı kuvetlerinin yönetimi devraldığını kimsenin dışarı çıkmaması gerektiğini filan açıkladı. orada kullanılan türk silahlı kuvvetleri çok önemli bir kilit oluşturmuştur. silahlı kuvvetlere mal edilerek herkes piskolojik olarak sindirilmiştir. anodoluda komutanlıklar bu yüzden hiçbir hareketlilikte bulunamamışlardır. sonuçta silahlı kıvvetler kendi komutanları yönetimi ele geçirmişlerdi. o dönemde iletişim kanallrıda gelişmiş değildi. söylenen neyse ona inanılıyordu.

radyoda ele geçirildikten sonra geriye çankaya kalmıştı. çankaya köşkünü önceden halletmişlerdi diyebiliriz. muhafız alayının başına darbe sırasında celal bayar'ı teslim olacak olan bir darbeci getirilmişti. celal bayar milli mücadeleden gelen atatürk'ün silah arkadaşı bir askerdi direnişe geçmeyi kafaya koymuştu. çankayanın çevvresi sarılmıştı, sarılmıştı derken üçtane tank gelmişti oysa muhafız alayının içinde yirmi tank ve bir ordu vardı ama işte muhafız alayının başındaki şahsiyet darbecilerden olunca karşı koyma gerçekleştirilemedi. celal bayar silahı kafasına dayayıp intahar edecekken son anda tabanca elinden alınıp yakalandı ve çankaya düşürüldü.

menderes bu sırada eskişehir'de idi. darbeyi haber alınca güvenli bir yere gitmek için kütahyaya doğru gidiyordu. menderesi tutuklayacak olan muhsin batur (havacı) eskişehirden uçağına atlayı kütahyaya gitti ve mendereste tutuklandı.

sonrasında uzunca süren yassı ada sorgulmaları işkenceler, çirkinlikler, haysiyetsizlikler, anti demokratik yöntemler peşi sıra geldi. ve tarihimize kara bir leke olarak yazdığımız o hazin sonuç...

edi: anlaşılmayan entrilerime eklenmiş. tarih, yer, zaman ve isimleri kullanarak herkesin bildiği şeyleri yazdım anlaşılmayacak hiçbir şey yok.
görsel
niyet okuyan şalvarlılarca yapanların pişman olduğu iddia edilen devrim. hiç sanmıyoruz omuzlarda gezerlerdi. halkı hırsız, üçkağıtçı, satılmış dinsiz bebek katillerinden kurtardıkları için neden pişman olsunlar...

rüya görüyorsunuz...
görsel
6 - 7 eylül 1955...
istanbul'u utanca boyayan bu iki gün içinde olup bitenler; olayları başlatanlarca istanbul ekspres gazetesinin tahribi, "23 ölü, 430 yaralı, 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 1 fabrika, 3.584'ü rumlara ait olmak üzere, 5.538 ev ve dükkan'ın tahribi...

duruşmalar sırasında savunması istenen düşük başbakan kendini şöyle savundu;

"23 defa "reis beyefendi hazretleri" tâbirini kullanan menderes: "efkârı umumiye bu olaya hazırdı. mürettibini aramak gerekmez" dedi."

şartlar hazırdı biz de yaptık işte kurcalamayın...

demokrasi kahramanına gel...
mütareke basını tarafından çarpıtılan devrimdir.

menderes artıkları hiç kaygılanmasın, yine yapılacak ve menderes zihniyeti ile birlikte bu kez tüm ümmetçiler hakettikleri cezayı bulacaklardır.
ABD Emperyalizminin ilerlemesini durdurmak ve ülkeyi yeniden kemalist düzene sokmak için yapılmış bir müdahale ve bir devrimdir.
doğru düzgün bir bakış açısıyla devrimin değerlendirmesi

http://www.youtube.com/watch?v=6pN9qmQ2F5s
hesabı sorulacaktır.
elinde silah olan kişinin kanında ihanet, şeref yoksunluğu ve haysiyetsizlik olduğunda kendi milletini bile hiç düşünmeden katledebileceğinin tarihimizdeki acı göstergesi. bu gibi eylemleri gerçekleştiren adi zihniyetin soyu günümüze kadar gelmiş, götü yiyip fırsat bulsa aynı şeyleri tekrar yapacak olsa da katledilen kesim (halk) artık koyun değildir.

halkın iradesi toprağın üzerine filiz vermeye başladığı anda tırpanla girişen soysuzlar çetesi o tohum orada oldukça o ağacın büyüyeceğini ancak günümüzde görebilmiştir. 50 sene dökülen kanın ve gözyaşının sulayıp büyüttüğü demokrasi ağacının

mazlumun ahı çıkar aheste aheste...
darbelerin anasıdır. şöyle bir geçmişin sayfalarını karıştırdık mı siyasetiyle, yargısıyla, askeriyle, bürokrasisiyle devletin nasıl çocuklaştığını görmemek biraz komik oluyor. dp iktidarını 'amerikan maşası' olarak kabul eden zihniyet maalesef kendileri bizzat amerika için demokrasiye müdahale etmiştir. sonuç ise 27 mayıs ile sağ ve solun 'kan davası' başlamıştır. allah her iki taraftan da gidenlerin ruhlarına rahmet eylesin.
yıldönümü kutlu olsundur.
"cemal süreya, mülkiye'ye girdiği yıllarda umutla karşıladığı demokrat parti iktidarını, asteğmen olarak öfkeyle uğurlar.

türkiye 27 mayıs ihtilaline doğru giderken, ardında karanlık bir tablo bırakıyor. işten atmalar, tutuklamalar, yasaklamalar, rejimin son günleri. mitingler, gösteriler, grevler polis zoruyla engelleniyor. sendikaların kapısına kilit vurulmuş. iktidara karşı tepki giderek daha geniş kesimlere yayılıyor. cemal süreya'da bir grup arkadaşıyla birlikte bu politik ortamın etkisinde.

'kahrolsun diktatörler
bu dünya size kalır mı'

sloganıyla meydanları dolduran gençliğin coşkusu, 28 nisan günü turan emeksiz'in polis kurşunuyla şehit olması, bu genç subayları da heyecanlandırır: turgut erdem, öztin akgüç, ismail aydın hakkıoğlu, cemal süreya, altan öymen ve cafer canlı.

555k şifresiyle randevu verilir. 5 inci ayın 5 inci günü saat 5'te kızılay'da buluşulacaklar.

"karar verdik; kızılay'da hep beraber yürüyecek, yürürken de osman paşa marşını ıslıkla söyleyeceğiz.
o gün. 5 mayıs günü, saat 5'te, kızılay'da, küçük bir olayın nasıl büyüyebildiğini, taşıran bir damla olabildiğini gördüm.
birkaç görüntü var ki hiç gözümden gitmez.

büyük sinema'nın önündeyiz. müzisyenimizin işmarıyla marşı ıslıkla söyleyerek geniş kol yürümeye başlar başlamaz caddeyi dolduran kalabalıkta bir dalgalanma oldu. karşılıklı gidip gelen topluluklar, tek tek kişiler, bizim yürüyüş yönümüze (kavaklıdere) katıldılar. bizden uzun boylu bir gencin sıçrayarak (ne sıçrama!) büyük sinema'nın kapısının üstüne asılmış zeki müren konseri bez afişini yırttığı görüldü.

arkadaşlarımızdan biri (yıllar sonra bakan oldu) olayın daha başında yok oldu. geri kalan altı kişi yürüyoruz. o ara, kısa şiirleriyle de kendinden söz ettiren genç bir öykücü arkadaş bizim gruba yaklaştı. benden beş lira borç istiyor. bende yoksa arkadaşlarımdan isteyebilirmişim. unutamam.

birden nasıl oldu, bir ses mi geldi, başlarımızı geriye çevirdik. caddenin karşı kıyısında, ankara sineması'nın hizasında koyu renk giysileriyle, geçit resmi düzeninde ilerleyen bir grup insan: menderes ve bakanları... caddenin o kısmı onlar için açılmıştı. kızılay binasının önünde menderes'i tartakladılar. çok yakındaydım. inanılmaz bir şeydi. iki genç bakanın yakasına yapışmıştı." (782. gün)

cemal süreya bu eylem sırasında milli savunma bakanlığı arge bakanlığı'nda yedeksubay. kuruluşun bütçe çalışmalarına yardım etmekle görevli.

555k şiiri bu olaydan iki gün sonra şon şeklini alır. bir aylık bir geçmişi var.

dikkat edilirse şiirde doğrudan olay değil, 27 mayıs'ın hemen öncesindeki ağır havaya karşı bütün bir halkça karşı çıkış anlatılır.

"bir başka günlerdi... birbirini tanımayan iki kişi sokakta karşılaşsa, oracıkta durum değerlendirmesi yapıyor; general, yedek teğmene içini döküyordu. karşı gösteriler yapan ayrı bir gençlik de yoktu. özellikle ankara'da, herkes bir bütün halinde birleşmiş gibiydi.

küçük bir olayın toplumsal planda kökü varsa, birden nasıl büyüyebileceğini gördüm o gün."
tarihimize leke olarak düşen gün. milletin karar verme yetisine taş koyan bir grup askerin bir kaç kelle vuralımda milleti adam edelim la diyerek insanları öldürdükleri gün.
tamam lan emir komuta zinciri içerisinde yapılmış olsaydı atatürkçülüğü laikliği kullanıp darbe yaptılar derdim ancak bu sözde aydın liboş yazarların anlamadıkları şeyler var.darbeden önce ülkedeki tüm okumuş aydın üniversiteli doktor hakim savcı öğretmen artık nekadar mantıklı düşünebilen insan varsa hergün meydanlara çıkmakta hükümet aleyhinde sloganlar atıp dövizler kaldırmaktadırlar.tabikide demokrat parti bütün bu demokratik kitle eylemlerini en faşist ve gerici müdahelelerle engellemeye bastırmaya çalışmış üstüne üstük darbeden önce tahkikat komisyonu kurmuştur.27 mayıs 12 mart ve 12 eylül aralarında dağlar kadar fark olan askeri müdahelelerdir.12 eylül müdahelesinin sebeplerine ve bu sebeplere dayanarak fiiliyata geçirmiş olduğu eylemlere bakarak önceki tüm askeri müdaheleleri aynı bok sanıp sonuçlarınıda 12 eylül gibi sanmak ve buna göre hareket etmek büyük beyinsizliktir.12 eylülde 52 kişi idam edilmiş yüzlerce kişi hapishanelerde ölmüştür buna karşılık 27 mayıs 3 kişinin ölümüyle sonuçlanırken 1948 çekoslovakya anayasasıyla birlikte dünyanın en demokratik 2 anayasasından biri olmuştur.
(bkz: made in usa)
darbeden 3 yıl önce samet kuşçu isimli subay darbe hazırlıklarını ihbar etmiş.
(bkz: samet kuşçu)