türk ve dünya medyasının an itibariyle odaklandığı deklarasyon, açıklamadır.

edit

"TÜM HALKLARIMIZA; Barışın, eşitliğin, özgürlük ve demokrasinin yanında yer alan tüm halklarımızın ve dostlarımızın Newroz'unu selamlıyorum. Emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya dayattığı Neo liberal politikaların yol açtığı kriz, bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır. Halklarımızın ve kültürlerinin etnik ve dini farklılıkları, bu kriz ortamında, anlamsız ve acımasız kimlik savaşlarıyla tüketilmektedir. Ne tarihi ne çağdaş, ne de vicdani ve siyasi değerlerimiz bu tabloya asla sessiz ve bigâne kalamaz. Bilakis acil bir müdahale, dini inançlarımız, siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir. Ülkemiz halklarının, demokrasi, özgürlük, kardeşlik ve onurlu barışı için yürüttüğümüz mücadele bu gün tarihi bir eşiktedir. Kırk yıllık hareketimizin acılarla dolu geçen bu mücadelesi boşa gitmediği gibi aynen sürdürülemez bir aşamaya da varmış bulunmaktadır. Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözümü ve barışı talep etmektedir. Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayında, hepimizce resmen ilan edilen on maddelik deklerasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve izleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık yeni dönem başlamaktadır. Bu yeni dönemde, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde özgür ve eşit Anayasal yurttaşlık temelinde demokratik kimlik sahibi demokratik toplum olarak, barış içinde ve kardeşçe yaşama sürecine giriyoruz. Böylelikle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalarla dolu geçmişini aşıp gerçek barış ve evrensel demokrasi kriterleri ile örülmüş bir geleceğe yürüyoruz. Newroz'un gerçek tarihine yaraşan da huzurunuzda böyle bir aşamayı selamlamaktır. Ve lakin ülkemiz ve halklarımız için doğru olan olgular, aynı zamanda kutsallarla dolu bölgemiz için de geçerli olmak durumundadır. Kapitalist emperyalizmin genelde son iki yüz yıllık, özelde son yüz yıllık gerçeği şudur: Ulus devlet milliyetçiliği temelinde etnik ve dini kimlikleri özüne ters biçimde içe doğru kapatıp birbirlerine düşman etmek, yani böl-yönet politikasına uygun olarak varlığını acımasızca günümüze kadar sürdürmek! Bilmeliyiz ki Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen Emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalık IŞiD görüntüsünde ortaya çıkmıştır. Barbarlığın bile anlamını zorlayan bu örgüt, kadın çocuk demeden, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Ezidiler, ve Asuri-Süryaniler başta olmak üzere bütün bölge halklarına ve inançlarına dönük vahşice katliamlar sergiledi. Artık gün bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür. Doğru bildiğim ve inancım gereği; çatışmacı, tüketici, yıkıcı milliyetçiliğin doğurduğu ulus devletleri demokratik siyasetle aşarak açık demokratik kimliklerle bir ortaklaşmaya geçmenin mecburiyetidir. Bunun için ulus devletleri kendi içinde demokratik siyasetle demokratik ortaklaşmanın yeni bir türünü gerçekleştirmeye ve yine ulus devletleri kendi aralarında Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorum. Ayrıca bugün vesilesiyle mahşeri topluluğunuzun ezici çoğunluğunu teşkil eden özgürlüğe kanat çırpan kadınları ve gençleri önümüzdeki dönemin ekonomik, sosyal, siyasal ve güvenlik alanlarında özgürlük ve eşitlik mücadelesinde en aktif bir biçimde yer almaya ve başarmaya çağırıyorum. Ayrıyeten hem bölgemiz için hem de uluslararası dünya için büyük anlamı olan Kobani direnişini ve zaferini selamlıyorum. Bu temelde gelişen 'Eşme ruhunu' halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selamlıyorum. Yukarıda belirlemeye çalıştığım tüm bu saptamalar tek cümleyle tarihimizin ve güncelliğimizin toplum olarak yeniden revizyonu, restorasyonu ve yeniden inşası için değerli bir çağrıdır. Tekrar bu tarihi Newroz'un şahsınızda tüm insanlık için büyük hayırlara vesile olması dileğiyle selamlıyorum. Yaşasın Newroz, Yaşasın Halkların Kardeşliği…"
(bkz: bebek katilinden medet ummak)
" yaşasın elektrik faturası ödemeyen halkların birliği " ifadesi ile biten açıklamadır.
pkk' ye silah bırakma çağrısı haricinde oldukça yerinde tespitlerle dolu bir deklarasyondur.
Orospu çocuğunun önde gideninin açıklamasıdır.2002 den önce bunlar böyle şeyler yapmaya kalkışsa hepsi faili meçhul cinayete kurban giderdi.ülkemizi bu hale düşürenler utansın...
türkiye cumhuriyeti devletinin merakla bunu beklemesi acınasıdır.
türk milletinin pipisinde olmayan Açıklamadır.
Abdullah Öcalan'ın 21 mart 2015'deki Nevroz açıklamasının tam metni.

"TÜM HALKLARIMIZA; Barışın, eşitliğin, özgürlük ve demokrasinin yanında yer alan tüm halklarımızın ve dostlarımızın Newroz'unu selamlıyorum. Emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya dayattığı Neo liberal politikaların yol açtığı kriz, bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır. Halklarımızın ve kültürlerinin etnik ve dini farklılıkları, bu kriz ortamında, anlamsız ve acımasız kimlik savaşlarıyla tüketilmektedir. Ne tarihi ne çağdaş, ne de vicdani ve siyasi değerlerimiz bu tabloya asla sessiz ve bigâne kalamaz. Bilakis acil bir müdahale, dini inançlarımız, siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir. Ülkemiz halklarının, demokrasi, özgürlük, kardeşlik ve onurlu barışı için yürüttüğümüz mücadele bu gün tarihi bir eşiktedir. Kırk yıllık hareketimizin acılarla dolu geçen bu mücadelesi boşa gitmediği gibi aynen sürdürülemez bir aşamaya da varmış bulunmaktadır. Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözümü ve barışı talep etmektedir. Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayında, hepimizce resmen ilan edilen on maddelik deklerasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve izleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık yeni dönem başlamaktadır. Bu yeni dönemde, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde özgür ve eşit Anayasal yurttaşlık temelinde demokratik kimlik sahibi demokratik toplum olarak, barış içinde ve kardeşçe yaşama sürecine giriyoruz. Böylelikle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalarla dolu geçmişini aşıp gerçek barış ve evrensel demokrasi kriterleri ile örülmüş bir geleceğe yürüyoruz. Newroz'un gerçek tarihine yaraşan da huzurunuzda böyle bir aşamayı selamlamaktır. Ve lakin ülkemiz ve halklarımız için doğru olan olgular, aynı zamanda kutsallarla dolu bölgemiz için de geçerli olmak durumundadır. Kapitalist emperyalizmin genelde son iki yüz yıllık, özelde son yüz yıllık gerçeği şudur: Ulus devlet milliyetçiliği temelinde etnik ve dini kimlikleri özüne ters biçimde içe doğru kapatıp birbirlerine düşman etmek, yani böl-yönet politikasına uygun olarak varlığını acımasızca günümüze kadar sürdürmek! Bilmeliyiz ki Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen Emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalık IŞiD görüntüsünde ortaya çıkmıştır. Barbarlığın bile anlamını zorlayan bu örgüt, kadın çocuk demeden, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Ezidiler, ve Asuri-Süryaniler başta olmak üzere bütün bölge halklarına ve inançlarına dönük vahşice katliamlar sergiledi. Artık gün bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür. Doğru bildiğim ve inancım gereği; çatışmacı, tüketici, yıkıcı milliyetçiliğin doğurduğu ulus devletleri demokratik siyasetle aşarak açık demokratik kimliklerle bir ortaklaşmaya geçmenin mecburiyetidir. Bunun için ulus devletleri kendi içinde demokratik siyasetle demokratik ortaklaşmanın yeni bir türünü gerçekleştirmeye ve yine ulus devletleri kendi aralarında Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorum. Ayrıca bugün vesilesiyle mahşeri topluluğunuzun ezici çoğunluğunu teşkil eden özgürlüğe kanat çırpan kadınları ve gençleri önümüzdeki dönemin ekonomik, sosyal, siyasal ve güvenlik alanlarında özgürlük ve eşitlik mücadelesinde en aktif bir biçimde yer almaya ve başarmaya çağırıyorum. Ayrıyeten hem bölgemiz için hem de uluslararası dünya için büyük anlamı olan Kobani direnişini ve zaferini selamlıyorum. Bu temelde gelişen 'Eşme ruhunu' halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selamlıyorum. Yukarıda belirlemeye çalıştığım tüm bu saptamalar tek cümleyle tarihimizin ve güncelliğimizin toplum olarak yeniden revizyonu, restorasyonu ve yeniden inşası için değerli bir çağrıdır. Tekrar bu tarihi Newroz'un şahsınızda tüm insanlık için büyük hayırlara vesile olması dileğiyle selamlıyorum. Yaşasın Newroz, Yaşasın Halkların Kardeşliği…"
katil bir orospu evladının mavallarıdır...
bazı orospu çocuklarına dert olmuştur.
çoğu kişinin önemsemediği açıklamadır.
anası ve sülalesinde tüm dişileri sikilmiş birinin yaptığı açıklamadır.
sikk hükümetin desteklediği, yandaş medyanın baştan sona yayınladığı, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, bebek katili orospu analı dünyada yeri olmayan piçin açıklaması.
Acik acik artik savasa gerek yok burasi bizim oldu demistir.
hey gidi hey babam derdi ki bu adam türkiye'ye geldiğinde korkudan titriyormuş şimdi ise mektup yazacak kadar mutlu teşekkürler yeni türkiye.
Ben bildiğin faşist im faşo yum, sol görünümlü PKK lıların dünyasında. Ağzımı dahi açmak istemediğim açıklamadir. Açarsam barış sürecini baltalamak isteyen dış mihrak ayrılıkçı kabul edilirim yine. Eee ne de olsa onlar özgür kürdistan derken barışçı demokrat, ben burası Türkiye deyince faşo.
dünyada ve Türkiye'de kimsenin siklemediği boş konuşmadır.
çok değil 20 sene evvel katlettigi insanların kanı hala yerdedir. kendi çapında barış desin, demokraasi desin. amerikanin kucağındayken barışçıllık yapmasın.
daha canını aldığı şehitlerimizin hesabını bu dünyada verecek.
(bkz: ergenekon destanı)
açık konuşmak gerekirse o şerefsizin bir açıklmasi değilde türkiyede sevilen birisinin açıklamasi olsaydı bu iyi yazmış bravo derdim ama o it yazdığı için gram samimi gelmiyor ulan. adama sorarlar madem böyle dusunuyon-şu böl parcala yönet dediği kısımdan bahsediyorum- niye dağa cikiyon puşt diye. hem emperyalizmin uyguladıgi sistemden yakın hemde git en büyük uşaklığı sen yap. yemezler.
hala neden asılmadığı anlaşılamayan bir katilin açıklamasıymış.

dudakları birbirine dikilmesi gerekirken, buralarda bile okuyabiliyoruz açıklamasını. işte böyle bir ülke olduk.
kürtler bu kadar yabancı terimi anlayamaz.

Terimleri Anlasalar bile bu kadar uzun mesajı anlayamazlar, bölerek okur *

sikimde olmayan açıklamadır. Güzel bayramımızı da piç ettiniz. Sayenizde kutlayamıyoruz.
ülkeyi bölmek için insanlarını şehit eden bir teröristbaşının mektubu, türkiye'nin bir ili olan diyarbakır'da okunuyor ve bu teröristbaşı açık açık 'bölücü terör örgütü pkknın 40 yıllık mücadelesi boşa gitmedi' diyor. devlet yetkilileri de bunu dinleyip 'türkiye'de iyi gelişmelerin olduğunu' söylüyorlar. !!teşekkürler yeni türkiye!!

bölücüler artık üniversitelere, kamu kurumlarına hatta meclis dahil olmak üzere her yere girmiş rahatça gezip rahatça bölücülüğünü vurgulayarak konuşabiliyorlar. bir yanda da bunlar yaşanmasın diye toprak altında yatan şehitlerimiz var. aferin cahil türk halkı! türkiye gelişiyor, adam yol yapıyor!!

ekleme: şu başlığı da düzeltin nevruz yazın. ulan bayramınız bile türkler'den çalıntı.

ekleme 2: bizim askerimizi, polisimizi, öğretmenimizi, doktorumuzu şehit edenler çıkıp da rahatça "öldürdük ve başarıya ulaştık" diyebiliyorsa ben bu devleti yönetenleri hiçbir şekilde meşru görmem. zaten artık elinde türk bayrağı olanlar 'çapulcu' ve 'suçlu' oluyorlar, saldırıya uğruyorlar; bölücü paçavralar taşıyanlar galiba barış elçisi(!) ki polis korumasıyla yürüyorlar.
Apo'nun mektubunu okudum. Önceki yıllarda tabanınca eleştirilen islamiyet, ortak paydamız tarzı pragmatist zevzeklikler yok ve daha sol bir söylem. Çünkü Hdp'nin barajı geçmek için Türk solcularının desteğine ihtiyacı var. Ancak hem pkk hem de akp'nin altından zemin kayıyor. Geleneksel cemaatler, hükümet eliyle semirtilen radikal islamcı gruplar gibi cazibe ve heyecan yaratamıyor. Dün el kaide bugün ışid gitgide revaç bulmakta. Gezi'nin ilk haftasından itibaren bir alevi ayaklanmasına dönüşmesi ve akabinde yaşanan Tuzluçayır olaylarında gördük ki sol-alevi kesim, kürtçü siyasete güvenmiyor ve kendini emniyette hissetmiyor. ilerleyen günler dhkp-c'nin ve türdeşi grupların dirilişine sahne olabilir. Bu kulaklar ''Tayyip'i çok seviyorum ama ışid'e karşı savaşırsa onu bile silerim'' diyen parti seçmeni genci duydu. Farklı grupların yeni taleplerini de duyacak. Sonra kimse saftirik bir şekilde ''ay tam kürt sorununu çözmüştük yine dış mihraklar, paralel,telekinezi diye ağlamasın''
Barıştan sonrasını okumadığım açıklama.
Aldığı her nefes haram.
içinde:

"emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya dayattığı neo liberal politikaların yol açtığı kriz, bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır."

cümlesi geçen mektup. ülkemizde en yıkıcı faaliyetlere sebep olan birinden bu açıklamayı duymak da enteresan tabii.