bugün

yılmaz özdil'in yine 18 ekim 2008 gunu yayımlanan yazısıdır.

"Şehit dediğin parite midir?

"iki kapılı bir han" olarak tarif etmiş hayatı, Veysel... Yetişmek için menzile, gidiyoruz gündüz gece.

Kronometre tutsak...

600 bin saat falandır hayat.

"Yaş 35, yolun yarısı" denilen...

Alt tarafı 300 bin saat.

*

Yürekten baktığında bu kadar derin; rakamsal baktığında, bu kadar zavallı, bu kadar sefil bir süredir, hayat.

*

Mesela, önceki gün şehit olan 5 evladımızın adını aklında tutan var mı?

Aktütün Bayraktepede düşen 17 evladımızın nereli olduğunu hatırlayan?

5 ve 17yi biliyoruz...

Ya gerisi?

*

24 senedir vuruyor PKK...

ilk baskında, Eruhta, "ilk şehit düşen" evladımızın kim olduğunu bilen?

*

Hadi bi soru daha...

Mahsum Korkmaz Akademisi?

Herkes bilir.

Bekaa'daki PKK kampının adı.

*

Kimdir Mahsum Korkmaz?

1984'te...

Eruh'ta, ilk baskını yapıp, ilk şehit düşen evladımızı, Süleyman Aydın'ı vuran.

*

Çünkü, yüce Türk basınının haysiyetli gazetecileri, fellik fellik koşmuş, Bekaa'da Mahsum Korkmaz Akademisi'nde röportajlar yapmış, tanıtmış, akılda kalmasını sağlamış, bebek katili Abdullah Öcalan'ı bile "sempatik" hale getirerek, ilk tohumları ekmişti bu ülkeye.

*

Bakın, önceki gün askerlerinin başında çatışma bölgesine inerken bir tuğgeneral yaralandı... Star Haber dışında bütün televizyonlar, Hürriyet dışında onlarca gazete yanlış tuğgeneralin ismini verdi...

Niye?

Çünkü, PKK elebaşlarının isimlerini manşet manşet vermekten, o bölgede vuruşan generallerimizle röportaj yapmaya vakitleri yok arkadaşların.

*

Alt tarafı 600 bin saattir hayat.

E merak ediyor insan...

Bu kadar sefilleşmenin álemi var mı? "

http://www.hurriyet.com.t.../10151007.asp?yazarid=249