bugün

dünya da su ve yiyecek sıkıntısı baş göstermesi

--spoiler--
bilimi bilmeyen cahiller için "aman allahım öleceğiz!" diye karşılanan ihtimaldir. öncelikle bilim hesap yapmaz, deney yapar. deney sonucunda olasılıkları ortaya koymaz, kesin hüküm verir. deney başarısızsa olasılıklar devreye girer. bilim kesin hükmü deneylerle ispatladıktan sonra verir, kahinler gibi götten sallayarak değil. bilimi ciddiye almamak tabi ki insana kalmıştır. mesela size iğne yapması gereken doktorunuzu "ben seni ciddiye almıyoooom." diyip tersleyebilirsiniz ama gebermeyi göze almanız lazım.
--spoiler--
ahirette falan degil, ama bu dunyada kimlerin aptalligin faturasini odeyeceginin resmidir.

Hesap kitapsiz deney ve olcum yapabilecegini; "deney yapma"yi amacsiz, hesap kitapsiz, plansiz programsiz bahceden armut toplar gibi gelisiguzel yapabilecegini zanneden insanlardan olusan topluluk bilim'in ne oldugunu ya anlamamis, ya da "ben ille hakli cikacagim" zevzekligi ile kasten bilim'i carpitan kisilerdir ve bunlarin bilimin bir sey derken ne demek istedigini anlayabilmeleri, ve dahi tedbir alabilmeleri mumkun degildir.

bilimin "kesin hukum" koydugunu iddia etmek ise, kendi tanri inanci ile bilimi karistiran aymazlarin bas cikmazidir. ayni kisiler elbette bunu soylerken ayni zamanda "bilim hesap yapmaz" diye honkurebiliyorsa, "e be evladim, soyle bakalim o kesin hukumleri koyarken legolardan mi yararlanacak yoksa matematikten mi" diye sorgulanmalari gerekir. bilimin en temel kontrol prensiplerinden biri olan "yanlislanabilirlik" prensibi bir amac icin orada durur: her yeni bilinen ile yeni bir bilinmeyenin kapisi acildigi icin, sonradan ogrenilebilecek yeni bilgi bicimi, eskinin hukmunu yikabilsin, eskinin "kesin hukmu" ariza yapamasin, ayetlesemesin diye.

igne yapip insan yasatan doktorlar kadar, igne yapip insan olduren doktorlar da gezegenimizde ve bilim tarihinde mevcuttur. ancak daha beteri, bilimin temel ilkesi olan suphecilikten habersiz bunyeler "hesabini bilmeyen cavuslar doner bokunu avuclar" derecesinde husrana ugramaya her halukarda mahkumdurlar; bunlari igne de kurtaramaz.

bilim kisisi hesabini yapar ve ortaya koyar. der ki; "bu nufus artisi ile su kullanimi, sehirlesme, ve saire ve saire olursa batariz, bir seyler degismezse dunyanin bu yuku kaldiracak suyu, havasi, kaynagi yoktur".. neye gore soyleyebilir bunu? deney mi yapacak otuz yil, veya kirk yil sonraki henuz yasanmamis olay ustune. "olmayan ile deney yapmak" bilimin kitabinda yazmaz. bilim kisisi, olan ve olmus hadiseleri goz onune alarak tuketimi, uremeyi vs. hesaba katarak bir ihtimal ortaya atar. "kesin hukum" veremez, cunku neler olabilecegini bilmiyor; belki insanlar yeni bir teknoloji bulacak, belki nufus artisi engellenecek, belki belki.

ancak kesin olan bir tek sey varsa, o da bilimin ne oldugunu gercekten idrak etmis insanlarin ve bu insanlardan olusan yapilarin tahmin yapma ve tedbir alma konusunda bilim'in sozluk anlamina bile bakmamis, buna ragmen saga sola tukurukler sacarak "cahiller" diye bagirabilen at gozluklu yaratiklarin ortamlarina gore daha avantajli olduklaridir.

o cavuslar gene boklarini avuclar. kimse bakmiyorsa agizlarina da bir parca atarlar ki "ben bir bok yedim galiba" diye huzunlenebilsinler diye.