bugün

tek sekerli cinaralti

istanbul üniversitesi merkez kampüs ana giriş kapısının tam karşısı beyazıt devlet kütüphanesi sahaflar ve beyazıt camiinin sınırlandırdı alanın adıdır. aslında adını bu alanın tam ortalarında bir yerinde bulunan tarihi bir çınar ağacından alır...
her zaman serin ve pufur pufur esintili olan bu mekana eskiden,cok eskiden neyzenler
edebiyatçılar v.b. kişiler takilirmis,* az eski zamanlarda ogrenciler ders calisir ve not alisverisinde bulunurlardi.* simdilerde ikinci el telefon saticilarinin,cevreye yayilmis isportacilarin ve onlarin musterilerinin soluklanip bir cay ictigi yerdir. mekanin en onemli karakteri neyzen dede ve o idi. kendileri ney uflerdi simdilerde pek gorunmuyor.kendisi gerçekten neyin sesinden etkilenip hayatını sırf ney çalmaya adamış bir tombiş bir dedeydi. bir ara sabahları balkan türkleri derneğinin çorlulu ali paşa medresesinin önünde gördüm kendisini. bu ara yok sanırım türkiye en büyük ney üstadını kaybetti.* konuyu dağıtmadan çınaraltının önemli bir simasını da * söyleyip bitirmek istiyorum çoğu kişi onu çınarın altındaki sakallı, saçlı, pis görüntüsüyle ürküten, sattığı şeyleri görünce ilgi duyulan biri olarak algıladı, gördü tanıdı. aslında o dünyaca ünlü bir şairdi. şiirleri sanırım yanlış hatırlamıyorsam 8 dile çevrilmişti.. bu kişi hüseyin avni dedeydi.
tek sekerli cinar altinin vazgecilmez simasi. siyah, uzun saçlari ve sakallari, kapkara gulen gozleri, yaz kis uzerinden cikarmadigi siyah paltosu ile sanki o agacin bir parcasiydi. gumus satarak gecinirdi. yuzundeki izlenimden kimsesiz oldugunu sanirdiniz. aslinda gencti, uzaktan 70 yasinda gibi gozukmesine ragmen 40 ini asmazdi. babası da burda yaşamıştı ömrü boyunca o da burda yaşayacaktı..