bugün

her halk hak ettiği şekilde yönetilir

doğru söze ne denir önermesidir.

elbette toplumları yöneten kitleler yine o toplumun içinden çıkmakta. insanlar kendilerini temsil etmeleri için oraya vekillerini yani kendi duygu ve düşüncelerini mecliste/parlementoda en iyi şekilde savunsun diyerek göndermektedirler. bu vekiller ne hikmetse bazı ülkelerde vekalet aldıkları kitleleri 4-5 yılda birkaç kez hatırlamakta ve seçim bölgelerine uğramaktadırlar. seçim zamanı köy köy, hane hane gezen vatandaşın bir küçük reyi için yaltaklanan siyasetçilerin maalesef oturdukları ceylan derisi koltuklardan tekrar ait oldukları yere halkın içine döndürülmeleri maalesef ancak seçim zamanından seçim zamanına olmaktadır. bu da demokrasinin en acıtıcı yönüdür belki de.

seçim zamanı sandıkla bir paravanın arkasında elinde evet mührü ile başbaşa kalan her insan maalesef insan sarrafı değildir. olamaz da. ama seçilen her vekil temsil ettiği zümrenin kendisinden ne istediğini hatırlayacak kadar sağlıklı bir zekaya ve o hatırlatmayı yapabilecek ahlaki terbiyeye sahip olmalıdır.

efendim o zaman seçmesin vatandaş. seçmesin tamam da oyu kime verecek insan. önündeki listede adları yazılı insanlara ve/veya amblemlerini gördükleri partilerden birisine verecekler. e be kardeşim ben hazır listeden insan oyluyorum. yani yukarıdan efendi hazretleri kendisine yaltaklanacak kişilerin tam listesini yapıyor. mben de onlar arasından yani efendi hazretlerine yalakalık yapacağı kesin olanlar arasından beni en iyi anlatacak kişiyi seçmeye çalışıyorum. ama bu millet yalakalarla temsil edilmek zorunda değil! ben eğer milletin bireyiysem benim vekilim en azından benim kadar benim sorunlarıma vakıf olmalılar.

ne olacak o zaman? siyasi partiler kanunu ve seçimler öncesi vekil adaylarının belirlenmesi sürecini idare eden yönetmelikler değişecek. bunu kim yapacak? muktedir olanlar yapacak. bakın iktidar demiyorum. muktedir olan diyorum. iktidar koltukta oturandır. muktedir koltukta kendi gücü ile oturandır.

tavır koyalım oy kullanmayalım da bir alternatif olabilir gibi sanki. ama tehlikesi büyük bunun da. nedir tehlike? "arkadaş ben bu adayların hiçbirisine yetki vermiyorum, bunlar beni temsil güç ve kaabiliyetinden yoksun. yok bunlara oy. al sana boş oy pusulası" diyelim. ama maalesef demokraside göz önüne alınan şey geçerli oylar. yani geçerli oylar arasından en çok oyu alan seçilecek. o zaman tavır koymak sadece birinci olan ve benim yetki vermediğim adayın işini kolaylaştıracak. yani tepki koyduğum kişiveya duruma dolaylı yoldan destek vereceğim. ertesi gün ise gazetelerde geçersiz oylardan birisinin sahibi olarak yer alacağım.

mesela başka ne yapabiliriz? tamam buldum. orduyu göreve çağıralım. namzet bir paşa bulalım, kurtar bizi bunlardan diyelim. o da gelsin tankların paletleriyle ortalığı dümdüz etsin. ağzımıza sıçsın netekim.

başka ne yapabiliriz? beyin fırtınası yapalım....hımmmm. buldum ! kurtar bizi baba diyelim. olmadı ama bu da. netekim asker işini çabuk görür, baba ise 7 defa gelir 8 defa gider anca çekilir üstümüzden.

aslında bir yol var ama, maalesef memleket sevgisi, insan sevgisi, milli bilinç, misak-ı milli, kırmızı çizgiler vb. oncxa değer son 3 yılda milli eğitim programımızdan o kadar hızlı bir şekilde çıkartıldı ki...eğer öyle olmasaydı, öyle bir nesil yetiştirebilirdik ki el birliği ile...

ama maalesef o da mümkün değil artık. en iyisi reha muhtar'ın dediği gibi, madem tecavüze uğruyoruz, madem kurtuluş yok, zevk almaya bakalım.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar