bugün

atatürk e açık mektup

Atatürk'e yazılmış, umuma açık yazılardır. * *

bugün sadece senin günün... Uyandım erkenden, bu anı kaçırmayayım diye. Kalabalıkların içinde beni göremeyip hayal kırıklığına uğramanı istemedim. Sirenler çaldı az önce dışarıda. Ankara'da olmak vardı şimdi... küçücük elleriyle bayrak tutan çocukların arasından yürümek vardı. Bir kaç saniyeliğine de olsa huzurunda olmak vardı...
Törene zoraki katılıp istiklal marşını bile söyleyemeyenlere inat; yüksek sesle söyleyip duyurabilseydim sana sesimi... Hiç görmediğim birini özlemenin verdiği garip duyguyla dökülen birkaç damla gözyaşını saklama çabası göstermeden akıtsaydım. (bkz: Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.)
Duvarlarımdan indirmediğim resimlerin için "putlaştırma" diyor bazıları. Sınıflardan tablolarını; okul bahçelerinden büstlerini kaldırmaya çalışıyorlar. "Abartmayın" diyorlar pişkin pişkin bir de... Küçümsüyorlar seni küçücük beyinleriyle. Üstelik sözde bizden daha çok seviyorlar seni... Ama Devrimlerini yıkmaya çalışıyorlar içten içe; damarımıza basıyorlar. Hiç susmadım sana dil uzatanlara, anlamayacaklarını bilsem de... belki de sadece susmalıydım: kamilin cahille olmaz ki işi... merak ediyorsundur başımıza gelenleri... Hep başımızdalar ama, hiç gitmiyorlar ki... üzülme sakın sen, geldikleri gibi giderler... Rahat uyu diyorduk sana eskiden; ama biliyorum huzursuzsun yine de...

Askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyor kimileri... hani inönü muharebesinde Ankara Dikmen sırtlarında, bir yün abaya sarılmış karlar üzerinde dinlenmeye çalıştığın bir fotoğraf vardı...
( http://img354.imageshack.us/img354/2350/inndeyx9.jpg ) onu mu kastediyor dersin? Bunu söyleyenler tarih kitaplarını hiç karıştırmadılar mı acaba? Bu toprakların nasıl kazanıldığı anlatılmadı mı onlara?... Herneyse, düşünme sen bunları. seni hiç unutmadığımız gibi, biz çocukların, söylenenleri de unutmuyoruz...
hiç bilmiyorum, bir şeyi beceremeyip bir de sana dil uzatan laf ebeleri, nasıl yan gelip yatıyor koltuklarında?... Bildiğim bir şey var ama: Bizi hiç kimse senin kadar sevmedi... (bkz: Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür) Ne büyük bir yürekmiş seninkisi, kocaman bir halkı sığdırdı da içine; bir biz, bazı küçücük kalplere sığdıramadık senin gibi yüce bir kişiliği...
alınma sakın; sadece bugün hatırladığımızdan değil bu sevgi seli... biz gerçek sevgilerimizi gösteriş yapmıyoruz, dilimize sakız etmiyoruz bilesin. aradan 68 yıl geçti diye eksildiğini sanıyorsan özlemlerin, lütfen söyle bana: şimdi benim, 1938 yılında ağlayan şu küçük kızdan ne farkım var?...

( http://img296.imageshack....mg296/7549/kkk305zxa8.jpg )

* Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.*

( http://img388.imageshack.us/img388/7339/atamfx7.jpg )

** iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... ikinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur! " **