bugün

türk basını

hepsi değilse de bir kısmı bok atmayı iyi bilir!

ekonomik kriz bir gazeteyi batırmış, iki gazeteci işsiz kalıp dışarıya gitmişler, bir süre dolanıp durmuşlar, üç, beş kuruş da suyunu çekince bir çiftlikte iş bulmuşlar. iş bulmuşlar ama pis bir iş, çareleri yok, ahıra girmişler, pislikleri temizleyip, ahırı pırıl pırıl yapmışlar. kâhya onlardan memnun kalmış:
- "çok yoruldunuz, bu sefer size hafif bir iş vereceğim!"
almış onları kümesin folluğuna götürmüş:
- "buradaki yumurtaların irilerini bu kutuya, küçüklerini bu kutuya ayıracaksınız."
akşam olmuş, kâhya gelmiş, yumurtalar olduğu gibi duruyor, iki arkadaş, hangisi büyük, hangisi küçük, tartışıyorlarmış...
kâhya sormuş:
- "siz gazeteci miydiniz?"
- "evet!"
- "türkiye'den mi geldiniz?"
- "evet!"
hayret etmişler:
- "gazeteci olduğumuzu ve türkiye'den geldiğimizi nasıl anladınız?"
kâhya gülmüş:
- "çok iyi bok atıyorsunuz ama büyük ile küçüğü ayıramıyorsunuz! tıpkı iyi ile kötüyü ayıramadığınız gibi!"