bugün

ağaç kavuğunu sevgi ile okşayan insan

çevre ve orman sevgisi gelişmiş, yeşile olan aşkı çok büyük olan insandır.

bir tanesini tanıdım ben bunların. o kadar güzel bir varlıktı ki, ağaçların çığlıklarını duyduğunu söylemişti bana şu meşhur kaş yangınında. anlatırken gözleri doluyor, bana sarılarak ağlıyordu bu kadın. ben de ona sarılıyordum. nasıl oluyorsa kıskanamıyordum onu ağaçlardan. benden daha fazla seviyordu ağaçları. onlardan tek farkım insan olmam ve onun erkek arkadaşı olmamdı.

şaka maka günler geldi geçti, doğayı çiçekleri seven bu kadın için bir dal çiçek kopardım. buna götürdüm. benden nefret ettiğini söyledi. nasıl olur da o çiçeğin canına kıyabilmiştim. nasıl bir haindim ben. bağırdı çağırdı. 3 gün köpek etti beni peşinden koşturdu. sonra barıştı benle. tek bir şartla. 10 tane çiçek ekicektim. o çiçekler ölene kadar onlara bakacaktım. sonra çiçekler için tohum aldım. kaş'ta saksıda çiçekleri yetiştirmeye başladım. büyüyorlar sonra suluyorsun falan. mutlu oluyorsun. çiçeklerin gülümsediğini hissedebiliyorsun. onlara sevgini verebiliyorsun.

o kızcağız geldi sonra gördü benim emeklerimi. affetti öptü beni. mutluydum huzurluydum. fakat artık gitme zamanıydı. yaz aşkıma elvada demeliydim. elveda dedim ve gittim. artık hoşçakalabilirdi. çiçekleri de komşumuza bıraktım. komşumuz iyi bakmış ama mevsimlik çiçekler o yaz benim yaz aşkım gibi ölmüşlerdi.

o zamanlar 12 yaşındaydım. ve ağaç kavuğunu sevgi ile okşayan o insanı hiç unutamayacağım. bir de çiçekleri seven bayan arkadaşlarıma yaptığım yeni buluşum peçeteden çiçek yapma sanatı gerçek çiçekten daha etkili olmakta.

görsel