bugün

sözlük yazarlarının sakarlıkları

tam bir öküzüm. (bu itiraf oldu ama neyse.ehe)

evet, tekrarlıyorum, ben tam bir öküzüm. çünkü arkadaşımın bilmem kaç yüz Tl.lik telefonunu denize attım. atmadım aslında, elimden kaydı ama sonuç değişmedi, telefon denizin dibini boyladı. oysa sadece fotoğrafını çekmek için telefonunu elime almıştım. durun baştan anlatayım;

bugün arkdaşlarla yemekten sonra deniz kenarında martılara ekmek atalım dedik. hayvanlar hep aç mübarek, doymak bilmiyorlar. hergün kuruyan ekmekleri atmamıza rağmen doymuyorlar. üstüne üstlük nankörler. her şeyin bokunu çıkardığım gibi hayvan sevgisinin de bokunu çıkarmak için, ayhh hadi martılara ekmek atalım da, hayvanlar aç kalmasın, dedim. halbuse ne gerek var iyiliğe di mi? ama yok illa bi bokluk olacak. neyse işte, martılara ekmek atmaya başladım. arkadaşta mübarek sanki dersin profesyonel fotoğrafçı, boyna fotoğrafımı çekiyor. ya bi git çekip durma, dedim beni dinlemedi. hayvansal zekam çalıştı ve telefonu elinden almanın başka yolunu buldum; ver biraz da ben seni çekeyim martılara ekmek atarken, dedim. iki elimde de ekmek parçası, avcumun içine telefonu bıraktı tabi, sevindi garip güzel kareler çekecem diye. ama ben öküz, bi telefonu tutmadım avucumun içinde. zaten avcumun içinde bi şeyleri tutmayı becerseydim, yalnız kalmazdım. bu da aklıma geldi işte, ühühü. o cağnım yüzlerce tl.lik telefon avcumun içinden kayıp denize fırlarken, aynı anda tüm vücudum o buz gibi suyun içine girmiş hissi yaşadım. ama nafile, o his telefonu tutmama yardımcı olmadı. telefon denize düştü ve ben bir çığlık attım. (refleksten anacım o çığlık, düştükten sonra işe yaramayan refleksten) ben denize düşen telefonun arkasından bakarken, göz ucuyla arkadaşımı da görüyordum ve onun hiçbir hayat belirtisi göstermediğini fark ettim. ona doğru döndüm. artık nasıl baktıysam "üzülme ya, altı üstü bi telefon" dedi. bunu dedi ama, ben defalarca özür dilemekten kendimi alamadım. arada "telefona değil de içindeki nuamralar gitti" diye mırıldanıyordu. işte başka bi öküzlük. hem adamın cağnım telefonunu denizin soğuk sularına bırak, hem de özür dile. off benden bi bok olmaz. ühühü.
defalarca özürden sonra, yenisini alırım sana dedim ve olay yerinden uzaklaştık. aradan bikaç saat geçince başka bi arkadaşla olay mahalline gittiklerini, denize girip bir kurtarma operasyonuyla telefonu çıkardıklarını, tamir için verdiklerini öğrendim. ama biliyorum ki yaklaşık 1 saat deniz suyuna maruz kalan o telefondan hayr gelmeyecek. bunu arkadaşım da biliyor aslında ama umudunu kaybetmemeye çalışıyor.

be hey öküz! sen kimsin de o nankör martıları doyuracam diye cebelleşiyorsun. önce aç karnını doyur. (ühühü)
o değil de, acaba arkadaşımın çektiği fotoğrafları kurtabilir miyiz ki?

sakarlığımı tescillemek adına;

(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#6988096)