bugün
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir26
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür25
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız20
- jose mourinho64
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri18
- türkiye de intihar vakalarının artması11
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi23
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü11
- magicovento14
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz8
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- magicovento cesurluğu17
- erdoğan'ın mülteci sevdası14
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
tam bir öküzüm. (bu itiraf oldu ama neyse.ehe)
evet, tekrarlıyorum, ben tam bir öküzüm. çünkü arkadaşımın bilmem kaç yüz Tl.lik telefonunu denize attım. atmadım aslında, elimden kaydı ama sonuç değişmedi, telefon denizin dibini boyladı. oysa sadece fotoğrafını çekmek için telefonunu elime almıştım. durun baştan anlatayım;
bugün arkdaşlarla yemekten sonra deniz kenarında martılara ekmek atalım dedik. hayvanlar hep aç mübarek, doymak bilmiyorlar. hergün kuruyan ekmekleri atmamıza rağmen doymuyorlar. üstüne üstlük nankörler. her şeyin bokunu çıkardığım gibi hayvan sevgisinin de bokunu çıkarmak için, ayhh hadi martılara ekmek atalım da, hayvanlar aç kalmasın, dedim. halbuse ne gerek var iyiliğe di mi? ama yok illa bi bokluk olacak. neyse işte, martılara ekmek atmaya başladım. arkadaşta mübarek sanki dersin profesyonel fotoğrafçı, boyna fotoğrafımı çekiyor. ya bi git çekip durma, dedim beni dinlemedi. hayvansal zekam çalıştı ve telefonu elinden almanın başka yolunu buldum; ver biraz da ben seni çekeyim martılara ekmek atarken, dedim. iki elimde de ekmek parçası, avcumun içine telefonu bıraktı tabi, sevindi garip güzel kareler çekecem diye. ama ben öküz, bi telefonu tutmadım avucumun içinde. zaten avcumun içinde bi şeyleri tutmayı becerseydim, yalnız kalmazdım. bu da aklıma geldi işte, ühühü. o cağnım yüzlerce tl.lik telefon avcumun içinden kayıp denize fırlarken, aynı anda tüm vücudum o buz gibi suyun içine girmiş hissi yaşadım. ama nafile, o his telefonu tutmama yardımcı olmadı. telefon denize düştü ve ben bir çığlık attım. (refleksten anacım o çığlık, düştükten sonra işe yaramayan refleksten) ben denize düşen telefonun arkasından bakarken, göz ucuyla arkadaşımı da görüyordum ve onun hiçbir hayat belirtisi göstermediğini fark ettim. ona doğru döndüm. artık nasıl baktıysam "üzülme ya, altı üstü bi telefon" dedi. bunu dedi ama, ben defalarca özür dilemekten kendimi alamadım. arada "telefona değil de içindeki nuamralar gitti" diye mırıldanıyordu. işte başka bi öküzlük. hem adamın cağnım telefonunu denizin soğuk sularına bırak, hem de özür dile. off benden bi bok olmaz. ühühü.
defalarca özürden sonra, yenisini alırım sana dedim ve olay yerinden uzaklaştık. aradan bikaç saat geçince başka bi arkadaşla olay mahalline gittiklerini, denize girip bir kurtarma operasyonuyla telefonu çıkardıklarını, tamir için verdiklerini öğrendim. ama biliyorum ki yaklaşık 1 saat deniz suyuna maruz kalan o telefondan hayr gelmeyecek. bunu arkadaşım da biliyor aslında ama umudunu kaybetmemeye çalışıyor.
be hey öküz! sen kimsin de o nankör martıları doyuracam diye cebelleşiyorsun. önce aç karnını doyur. (ühühü)
o değil de, acaba arkadaşımın çektiği fotoğrafları kurtabilir miyiz ki?
sakarlığımı tescillemek adına;
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#6988096)
evet, tekrarlıyorum, ben tam bir öküzüm. çünkü arkadaşımın bilmem kaç yüz Tl.lik telefonunu denize attım. atmadım aslında, elimden kaydı ama sonuç değişmedi, telefon denizin dibini boyladı. oysa sadece fotoğrafını çekmek için telefonunu elime almıştım. durun baştan anlatayım;
bugün arkdaşlarla yemekten sonra deniz kenarında martılara ekmek atalım dedik. hayvanlar hep aç mübarek, doymak bilmiyorlar. hergün kuruyan ekmekleri atmamıza rağmen doymuyorlar. üstüne üstlük nankörler. her şeyin bokunu çıkardığım gibi hayvan sevgisinin de bokunu çıkarmak için, ayhh hadi martılara ekmek atalım da, hayvanlar aç kalmasın, dedim. halbuse ne gerek var iyiliğe di mi? ama yok illa bi bokluk olacak. neyse işte, martılara ekmek atmaya başladım. arkadaşta mübarek sanki dersin profesyonel fotoğrafçı, boyna fotoğrafımı çekiyor. ya bi git çekip durma, dedim beni dinlemedi. hayvansal zekam çalıştı ve telefonu elinden almanın başka yolunu buldum; ver biraz da ben seni çekeyim martılara ekmek atarken, dedim. iki elimde de ekmek parçası, avcumun içine telefonu bıraktı tabi, sevindi garip güzel kareler çekecem diye. ama ben öküz, bi telefonu tutmadım avucumun içinde. zaten avcumun içinde bi şeyleri tutmayı becerseydim, yalnız kalmazdım. bu da aklıma geldi işte, ühühü. o cağnım yüzlerce tl.lik telefon avcumun içinden kayıp denize fırlarken, aynı anda tüm vücudum o buz gibi suyun içine girmiş hissi yaşadım. ama nafile, o his telefonu tutmama yardımcı olmadı. telefon denize düştü ve ben bir çığlık attım. (refleksten anacım o çığlık, düştükten sonra işe yaramayan refleksten) ben denize düşen telefonun arkasından bakarken, göz ucuyla arkadaşımı da görüyordum ve onun hiçbir hayat belirtisi göstermediğini fark ettim. ona doğru döndüm. artık nasıl baktıysam "üzülme ya, altı üstü bi telefon" dedi. bunu dedi ama, ben defalarca özür dilemekten kendimi alamadım. arada "telefona değil de içindeki nuamralar gitti" diye mırıldanıyordu. işte başka bi öküzlük. hem adamın cağnım telefonunu denizin soğuk sularına bırak, hem de özür dile. off benden bi bok olmaz. ühühü.
defalarca özürden sonra, yenisini alırım sana dedim ve olay yerinden uzaklaştık. aradan bikaç saat geçince başka bi arkadaşla olay mahalline gittiklerini, denize girip bir kurtarma operasyonuyla telefonu çıkardıklarını, tamir için verdiklerini öğrendim. ama biliyorum ki yaklaşık 1 saat deniz suyuna maruz kalan o telefondan hayr gelmeyecek. bunu arkadaşım da biliyor aslında ama umudunu kaybetmemeye çalışıyor.
be hey öküz! sen kimsin de o nankör martıları doyuracam diye cebelleşiyorsun. önce aç karnını doyur. (ühühü)
o değil de, acaba arkadaşımın çektiği fotoğrafları kurtabilir miyiz ki?
sakarlığımı tescillemek adına;
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#6988096)
güncel Önemli Başlıklar