bugün

özge borak

1960'TA Devlet Opera ve Balesi'ne giren koreograf Selçuk Borak, Buket ile orada tanışır. O da önemli bir balerindir. Evlenirler, iki çocukları olur. Oğulları Selim de baleyi seçer ve aynı mesleği yapan Seda ile hayatını birleştirir. Buket-Selçuk Borak çiftinin kızı Özge ise bale yerine tiyatroda karar kılar, tıpkı nişanlısı Bülent Şakrak gibi. Ailenin dans dışında iki ortak noktası var: Pul koleksiyonu ve Fenerbahçe.

YASEMiN BAY

Borak ailesinde dört balerin, iki tiyatrocu var
Çok sıcak, samimi, içten ve eğlenceli bir aile. Bir araya geldiklerinde ortalık kahkahadan geçilmiyor. Ortak noktaları sanat. Özele inersek dans. Şöyle ki: Selçuk Borak Türkiye'nin önemli koreograflarından biri. istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin en has (iDOB) dansçılarından. Haberi yayına hazırladığımız sıralarda ise artık iDOB'un başkoreografı olduğunu öğrendik aynı zamanda. Eşi Buket Borak da yılların balerini. Oğulları Selim Borak iDOB'un baş dansçılarından. Gelinleri Seda Borak da başarılı balerinlerden. Kızları Özge Borak ise kendine başka bir yol çizmiş: Tiyatro. Kendilerini özellikle son dönemin popüler dizilerinden "Ihlamurlar Altında"daki başrolüyle tanıyabilirsiniz. Özge Borak'ın nişanlısı Bülent Şakrak da tiyatro dünyasından...
iDOB'un repertuvarında sık sık adlarına rastladığımız Borak ailesini bir araya getirdik. Öğrendik ki danstan başka ortak noktaları da varmış. Mesela Fenerbahçe. Ayrıca hepsi pul koleksiyonuna sahip. Hatta Özge Borak'ın ödülleri bile var bu konuda. Öte yandan hepsinin kaplumbağaları var. Büyünce Ninja olup onları koruyacaklar!

Baleye nasıl başladınız?
Selçuk Borak: 1969'da Devlet Opera ve Balesi'ne girdim. Hem opera hem bale sınavını kazanmıştım. Ama tercihimi baleden yana kullandım.

Neden baleyi tercih ettiniz?
Selçuk B.: Aslında benim tercihim tesadüftü. O dönemde "Damdaki Kemancı" ilk kez oynanıyordu Atatürk Kültür Sarayı'nda. O temsili seyrederken çok etkilendim. "Neden burada bulunamıyorum?" dedim ve balede karar kıldım.

"Selim'in baleyi seçmesi şaşırttı"

O dönemde dansa başlamanız zor olmadı mı?
Selçuk B.: Zor oldu tabii. Çünkü babam kimyager olmamı istiyordu. Önce çok şaşırdı baleyi istediğimi duyunca. Sonra benim ne kadar hevesli olduğumu anlayınca kabul etti.
Buket Borak: Ben annemin desteğiyle baleye başladım. Belediye Konservatuvarı'ndan mezun olunca AKM'deki yevmiyeli sınavlarını kazandım. 1977'de istanbul Balesi'nde kadroya girdim. Benim daha kolay oldu dansa başlamam. Yine de babamın ailesi pek sıcak bakmamıştı.
Selim Borak: ilkokul beşinci sınıfta AKM'nin çocuk balesi kursuna başladım. Ortaokulda konservatuvara girdim, üç yıl Mimar Sinan, üç yıl da istanbul Devlet Konservatuvarı'nda eğitim aldım. 1994-95 sezonunda AKM'ye yevmiyeli dansçı olarak girdim. 1998 yılında açılan kadro sınavını kazandım.
Seda Borak: Ben ilkokuldayken başladım baleye. Ablam da balerin, sanıyorum ondan etkilendim. Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı'nda okurken AKM'de çalışmaya başladım. Geçtiğimiz aralık ayındaki kadro sınavını kazandım.

Ailenizden etkilendiniz mi baleyi seçerken?
Selim B.: Tabii ki. Çocukluğum AKM'de geçti. Ama biraz soğuk bakıyordum. Çünkü sert ve yoğun bir programda çalışıyorlardı. Ama sonra dans hayat felsefesi oldu benim için.
Selçuk B.: Selim'in baleyi seçeceğini hiç tahmin etmiyorduk.

Eşlerinizle istanbul Balesi'nde mi tanıştınız?
Selçuk B.: Askerlik görevim için bir süre ayrılmıştım. Bu arada Buket yevmiyeli olarak başlamış. Askerden döndüm çalışmaya başladım ve Buket'i gördüm. Bakış o bakış!
Selim B.: Mimar Sinan'da, ben orta birdeyken Seda da yarı zamanlı olarak okuyordu. Biz arkadaşlarla birlikte hep onu sinirlendirirdik. Askerden geldikten sonra AKM'de birlikte çalışmaya başladık. Ama o kızdırdığımız kızın Seda olduğunu bilmiyordum. Her şey birbirine eklenince olay ortaya çıktı. Dokuz ay önce de evlendik.

"Onları izlerken yoruluyorum"

Özge hanım, sizin neden bale değil de tiyatro oldu hayatınızda?
Özge B.: Balenin kenarından geçerek oldu aslında. Balerin olmayı çok istiyordum. Ama babam birçok koreografi yaptığı için tiyatroyla da bağımız vardı. 8 yaşındayken Şehir Tiyatroları'nda çocuk eğitim birimine girdim. istanbul Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun oldum. Ailemde bu kadar bale sanatçısı varken iyi ki tiyatroyu seçmişim diyorum. Çünkü onların çektiği çileleri görüyorum...
Bülent Şakrak: Ben baleyle Özge'yle beraber tanıştım. Biz konservatuvarda aynı dönemde okuyorduk. Üç yıl önce aşık olduk birbirimize. Geçtiğimiz 1 Ekim'de de nişanlandık.

Çocuklarınızı izlerken neler hissediyorsunuz?
Selçuk B.: Benim heyecanım sahneye çıktığım anda geçer. Fakat sahnede çocuklarım olunca başka bir şey oluyor. Heyecanım bitmiyor bir türlü.
Buket B.: Seyrederken yoruluyorum resmen. Kendim çıkıp o hareketleri yapıyor olsam belki o kadar yorulmayacağım.

Siz anne ve babanızı sahnede izlerken neler hissediyorsunuz?
Özge B.: Benim için çok daha başka tabii onları seyretmek. Çünkü hep aşağıdan seyreden ben oldum. Onlar sahneye çıktığında kalakalıyorum. Belki baleyi seçseydim onların arasında olacaktım diyorum. Çok gurur verici, çok heyecanlı, bir yandan da çok hüzünlü. Çünkü ben yokum içlerinde.

Özge hanımı televizyonda da izliyoruz. "Ihlamurlar Altında"da başarılı bir oyunculuk sergiliyorsunuz.
Bülent Ş.: Özge'nin başarısı çok şaşırtıcı değil. Ama tabii ben doğal olarak Özge konusunda yanlı olan tarafım.
Selçuk B.: Başarılı buluyoruz Özge'nin dizisini. Eş, dost daha diziyi izlerken arıyorlar, "Gördün mü?" diye.

"Özge bir komedide oynamalı"

Ailenizi düşünerek yaptığınız bir koreografiniz var mı?
Selçuk B.: Selim için 2002'de bir solo hazırlamıştım. Bir gencin iç dünyasını anlatan soloydu ve bayağı da zordu. Ama Selim çok başarıyla yaptı onu.

Ne kadar eğlenceli bir ailesiniz.
Buket B.: Evet. Ciddi bir aile değilizdir. Hayatın güzel, komik yanlarını ortaya çıkartıp mutlu olmaya çalışıyoruz.
Seda B.: Göründüğümüz gibiyiz hepimiz.
Selim B.: Bu görünen az bile aslında.

Özge hanımın soğuk bir duruşu olduğunu söylerler oysa.
Bülent Ş.: Halt etmişler!
Selim B.: Bence Özge bir komedide oynasa çok daha başarılı olur. Dışarıdan nasıl görünüyoruz bilmiyorum ama içimizde sevecen, neşeli insanlar yatıyor.

Fotoğraf çekimleri Rolling Dance Art'ta gerçekleştirilmiştir.

"Çocuk projesi"

Hepinizin sanatla uğraşıyor olması avantaj mı?
Selçuk B.: Birbirimizi anlayabilmek adına kesinlikle bir avantaj.
Selim B.: Ama aynı yerde çalışmak dezavantaj sanırım. Aynı işyerinde çalıştığımız için birkaç kişi olarak düşünmemiz gerekiyor. Acaba şöyle yapsam babam ne der? Anneme bir söz gider mi? Yakında bir turnemiz var. Rolling Dance Art'ın kurucularından Uğur Seyrek'in bir koreografisini sahnelemek üzere Londra'ya gideceğiz. Keşke Seda da gelse diyorum mesela.

Ortak projeniz var mı?
Bülent Ş.: Özge ile bir projemiz var. Yaz aylarında bir oyun sahnelemek istiyoruz. Kendiliğinden böyle bir kumpanya kurulmuşken zaten çok da uzak değildir herhalde birlikte projeler yapmak.
Selim B.: Biz de 1,5-2 sene sonra bir proje yapacağız eşimle: Çocuk.
Selçuk B.: En çok biz bayılacağız herhalde buna.

Birlikte çalışırken mutlaka ilginç anılarınız da olmuştur.
Seda B.: "Ağır Roman"da Selim'le birlikte dans ediyoruz. Eserin sonunda kızlar ellerinde kitaplarla çıkıp erkeklerle dans ederler. Erkekler kitapları kızların elinden alıp okurlar. Benim eşim de Selim'di. Daha yeni birlikte olduğumuz zamanlar...
Hep o kitabın arasına yazılar, notlar koyardım. Selim de açıp okuduğunda şaşırırdı.