bugün
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası12
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi16
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır18
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- nervio'ya aşık olmak11
- evlilik15
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- karınıza range rover alır mısınız23
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190516
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
TÜRKÇE EZANIN ÖYKÜSÜ
Gençler bilmez, bir zamanlar Türkiye'de minarelerden "Tanrı Uludur" diye Türkçe ezan okunurdu.
Üstelik bu uygulama öyle kısa da sürmedi.
1932 yılından 1950 yılına kadar tam onsekiz sene, Türkiye'de insanlar Türkçe ezanla namaz vaktini öğrendi.
Daha sonra, ikinci Dünya Savaş'ının bitimiyle başlayan "Soğuk Savaş" döneminde bütün Batı Dünyası'nı kapsayan "Anti-komünizm" mücadelesinde ön plana çıkarılan dinci yaklaşımlar, içerde de çok partili siyasetin iktidara getirdiği Demokrat Parti'nin Atatürk Devrimlerini sorgulayan tutumuyla bütünleşti ve ezan yeniden Arapça okunmaya başlandı.
Altan Öymen Değişim Yılları adıyla ikinci cildini çıkardığı anılarında, pek çok ilginç olayla birlikte bu deneyimin öyküsünü de ayrıntılı olarak anlatıyor: (ss.483-496)
Türkçe ezan okunması konusu Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti.
Bu özlemi Ziya Gökalp şöyle şiirleştirmiş:
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırıyor ve caiz olduğu belirleniyor.
Bunun üzerine içlerinde Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi dönemin önemli hafızlarının bulunduğu bir komisyon kurularak ezanın Türkçe çevirileri yapılıyor ve hangisinin ahenginin daha uygun olduğu tartışılıyor.
Kabul edilen metin şöyle:
"Tanrı uludur;
Şüphesiz bilirim, bildiririm:
Tanrı'dan başka yoktur tapacak,
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'nın elçisidir Muhammed
Haydin namaza, haydin felaha
Namaz uykudan hayırlıdır."
Diyanet işleri Başkanlığı 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelge ile bu metni bütün camilere bildiriyor ve ezan Türkçe okunmaya başlıyor.
Öymen, öykünün bundan sonrasını ve yaşanan ilginç olayları da son derece tatlı bir dille anlatıyor.
Pek çok ilginç olay yaşandıktan sonra, Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geliyor ve ilk iş olarak ezanın yeniden Arapça okunmasını sağlıyor.
Bu arada Menderes ve arkadaşları bir sıkıntı yaşamışlardır:
Atatürk'e bağlılığıyla bilinen ve çok partili rejime geçilirken ismet inönü'ye Atatürk Devrimleri konusunda dikkatli olma sözü vermiş olan Celal Bayar buna ne diyecektir?
Öymen, bunu da o dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olan Nihat Reşat Belger'in ağzından aktaran Nadir Nadi'ye dayanarak şöyle anlatıyor:
Cumhurbaşkanı Bayar'ın başkanlığında toplanan hükümet Arapça ezan yasağının kaldırılmasını tartışmaktadır:
Bayar bir ara soruyor:
"Arkadaşlar, kararımızla Atatürk'ün ruhu muazzep olmaz mı?"
Buna Belger yanıt veriyor:
"Büyük zaferimiz üzerine Atatürk'ün ruhu o kadarcık kusuru bize bağışlar efendim!"
Bunun üzerine Bayar yatışıyor ve toplantı neşeli bir havada sürüyor.
Bugünlerde yaşanan bilgi ve tarih kirlenmesi, daha doğrusu "kirletilmesi" ortamında Öymen'in kitabı, gerçekleri öğrenmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat.
EMRE KONGAR
Gençler bilmez, bir zamanlar Türkiye'de minarelerden "Tanrı Uludur" diye Türkçe ezan okunurdu.
Üstelik bu uygulama öyle kısa da sürmedi.
1932 yılından 1950 yılına kadar tam onsekiz sene, Türkiye'de insanlar Türkçe ezanla namaz vaktini öğrendi.
Daha sonra, ikinci Dünya Savaş'ının bitimiyle başlayan "Soğuk Savaş" döneminde bütün Batı Dünyası'nı kapsayan "Anti-komünizm" mücadelesinde ön plana çıkarılan dinci yaklaşımlar, içerde de çok partili siyasetin iktidara getirdiği Demokrat Parti'nin Atatürk Devrimlerini sorgulayan tutumuyla bütünleşti ve ezan yeniden Arapça okunmaya başlandı.
Altan Öymen Değişim Yılları adıyla ikinci cildini çıkardığı anılarında, pek çok ilginç olayla birlikte bu deneyimin öyküsünü de ayrıntılı olarak anlatıyor: (ss.483-496)
Türkçe ezan okunması konusu Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti.
Bu özlemi Ziya Gökalp şöyle şiirleştirmiş:
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırıyor ve caiz olduğu belirleniyor.
Bunun üzerine içlerinde Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi dönemin önemli hafızlarının bulunduğu bir komisyon kurularak ezanın Türkçe çevirileri yapılıyor ve hangisinin ahenginin daha uygun olduğu tartışılıyor.
Kabul edilen metin şöyle:
"Tanrı uludur;
Şüphesiz bilirim, bildiririm:
Tanrı'dan başka yoktur tapacak,
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'nın elçisidir Muhammed
Haydin namaza, haydin felaha
Namaz uykudan hayırlıdır."
Diyanet işleri Başkanlığı 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelge ile bu metni bütün camilere bildiriyor ve ezan Türkçe okunmaya başlıyor.
Öymen, öykünün bundan sonrasını ve yaşanan ilginç olayları da son derece tatlı bir dille anlatıyor.
Pek çok ilginç olay yaşandıktan sonra, Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geliyor ve ilk iş olarak ezanın yeniden Arapça okunmasını sağlıyor.
Bu arada Menderes ve arkadaşları bir sıkıntı yaşamışlardır:
Atatürk'e bağlılığıyla bilinen ve çok partili rejime geçilirken ismet inönü'ye Atatürk Devrimleri konusunda dikkatli olma sözü vermiş olan Celal Bayar buna ne diyecektir?
Öymen, bunu da o dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olan Nihat Reşat Belger'in ağzından aktaran Nadir Nadi'ye dayanarak şöyle anlatıyor:
Cumhurbaşkanı Bayar'ın başkanlığında toplanan hükümet Arapça ezan yasağının kaldırılmasını tartışmaktadır:
Bayar bir ara soruyor:
"Arkadaşlar, kararımızla Atatürk'ün ruhu muazzep olmaz mı?"
Buna Belger yanıt veriyor:
"Büyük zaferimiz üzerine Atatürk'ün ruhu o kadarcık kusuru bize bağışlar efendim!"
Bunun üzerine Bayar yatışıyor ve toplantı neşeli bir havada sürüyor.
Bugünlerde yaşanan bilgi ve tarih kirlenmesi, daha doğrusu "kirletilmesi" ortamında Öymen'in kitabı, gerçekleri öğrenmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat.
EMRE KONGAR
güncel Önemli Başlıklar