bugün

31 mayıs 2009 rafael nadal robin söderling maçı

bir tarafta mahallenin yakışıklı piçi havalarında, çingiş pembe üzerine sarı çizgili tişört, tişörtün sarısıyla uyumlu bandana ve bileklikler, tişörtün pembişi ile uyumlu (tabanı) arkasında "rafa" yazan ayakkabılarla gayet kokoş, dünya sıralamasının bir numarası, son dört yılın şampiyonu, bay pazu, bir forehand ve toprak kort efsanesi nadal...

bir tarafta tipine bakıp kız verilecek kadar naif, boris becker formasının uzun şortlusu gösterişsiz bir kıyafet ve sanki tenis ayakkabısına parası yetmemiş de evdeki halısaha ayakkabısını almış tadında bir ayakkabı, saatte 226 km/h varan süratlerde kullandığı servisler ve beklenmedik şekilde saldırgan oyunuyla dünya sıralamasının 25. sırasında bulunan isveçli söderling...

ilk set bittiğinde nadal'ın muzunu kemirirken "nooluyo lan!" dediğine eminim. çünkü bir nevi raketle tecavüz izledik. söderling öyle bir oynadı ki nadal'ın yanında federer'de olsaydı yine alırdı amcam seti.

ikinci sette nadal rakibini ciddiye almaya başladı. "ben 6 yaşından beri roland garros finali oynuyorum lan" edasıyla asıldı maça ve kanımca tecrübesiyle kazandı seti.

seyirciler her zamanki tenis seyircisi düsturu ile mazlumun yanındaydı. söderling sayı aldıkça coştular.

inanılmaz bir maçtı sözlük öyle böyle değil. 3 saat kitlendim televizyona. nadal'ın inanılmaz çevikliği ile çevirdiği olağanüstü toplara bayıldım, söderling'in soğukkanlılığı ve cesaretli oyununa ve bazen topu göremediğim ace'lerine hayran kaldım. öyle ki ace olduğunu karşı panolara çarptığında topun çıkardığı sesten ve nadal'ın eğilip bükülmesinden anlıyorduk.

bu maçta nadal'ın ne denli büyük bir tenisçi olduğu kaybetmesine rağmen tescillendi. dediğim gibi çevirdiği toplar yeterdi. aynı zamanda söderling'in de "avrupa avrupa duy sesimi" nidaları kulaklarda çınladı. bu şekilde oynamaya devam ederse kupayı (federer'i tam kestiremiyorum. normal bir adam değil çünkü) büyük ihtimalle alır.

velhasıl ne maçtı be birader!

her ikisine de teşekkür ediyorum.