bugün

büyük istanbul depremi

serisi olan bir filmin vizyona girmesini beklediğimiz gibi beklediğimiz depremdir. hani matrix 1 i izledik "2 çıksın ne olur laaağnnn" dedik ya. sonra 2 si geldi oha dedik 2 böyleyse 3 nasıl olacak 3 nerede 3 nerede diye kıvrandık. bu da aynısı. tek farkı bunu sevdiğimizden değil mecburiyetten bekliyoruz..

dedelerimiz büyüklerimiz erzincan depremini yaşadılar zamanında. sonrasında 6-7 ölçekleri arası birçok deprem yaşandı ülkede. bizim jenerasyon zamanına denk gelen gölcük - düzce depremleri derken oradan egeye geçtik. izmir depremi oldu yakın geçmişte. akabinde maraş - antep - hatay depremi. şimdi hepimiz marmara denizi içerisindeki depremi bekliyoruz kurbanlık koyunlar gibi.

maddi durumu olanlar görece olarak daha az riskli yerlere gidiyorlar. kimisi istanbuldan gidiyor kimisi istanbulda zemini daha sağlam denilen ilçelerdeki müstakil evlere geçiyorlar. biz arada kalanlar ise ne müstakile geçebiliyoruz ne istanbulu terk edebiliyoruz çünkü yeterli paramız yok. binayı yaptıralım desen ona da gücümüz yetmiyor birçoğumuzun. teyzemin binasını güç bela kentsel dönüşüme soktular ama faturası da 1 milyon ( bir milyon ) lirayı buldu daire başı. inşaat hala bitmedi 1 seneden fazla süre geçti. onlar yurt dışında olduğundan pek umursamadılar ama biz buna girişelim desek nereye gideceğiz bu sürede nerede yaşayacağız. hani ölümü gösterip sıtmaya razı etmek diye bir söz var ya biz sıtmayı da bulamıyoruz amk ölmeyi bekliyoruz..