bugün

fanaa

ilk izlediğim sırada, hint filmlerine bakışaçımı toptan değiştirmiş, 2006 yapımı sağlam bir aamir khan filmidir.

konusu, senaryonun içtenliği ve hikâyeye çeşitlilik katan ters köşeleri, onu diğer pembe aşk hint filmlerinden / dizilerinden ayırmaktadır.

kurgusu ve çekimleri de gayet başarılı buldum. ancak görsel efektler için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim maalesef. özellikle o meşhur düşme sahnesinde ki (izleyenler anlayacaktır) çizgifilmsel animasyonla kendine kakır kakır güldürmüştür.
--spoiler--
ha bir de tek mermiyle helikopter düşme sahnesi var ki, tüm ülkelerce taktiri haketmektedir. neyse işin makarasını bir kenara bırakalım.
--spoiler--

hikâyeden fazla bahsetmeyeceğim, ancak genel konuya değinmek isterim. arkadaşlar film, kör iyi kalpli bir kadının görmediği, sadece ses tonundan iletişime girdiği, ve tensel temasta bulunabildiği bir adama aşık olmasını anlatıyor. bu konu kimisine klişe gelebilir, kimisine de vurucu bilmiyorum. ancak hikâye çeşitliliği çok fazla, ve film sadece aşk'ı anlatmıyor.

filmde çok fazla gereksiz müzikal sahneler vardı. ayrıca çoğunun da tarzımın olmadığı müziklerdi. ancak müzik konusunda şu olay çok dikkatimi çekti; yönetmen, filmde denklem çözümü tekniğini kullanmış. filmin final sahnesinde tam olarak çalan şarkıyı, ana kalıplarını ayırarak film boyunca dinletmiş. bu çok zekice bir tekniktir, ve her filmde kullanılmaz. bu tekniğin olayı da şudur; bu bahsedilen müziğin (bkz: mere haath mein) film boyunca bazı sahnelerde anaritmin farklı versiyonları, veya da tamamiyle anaritmi kısa bir şekilde dinletiliyor. beyniniz bu kalıpları algıladığında, bu kalıpların tamamını tahmin edip kendi çengelinde tam bir müzik oluşturmaya çalışır. sonra film bu şekilde devam ederken, sadece kalıpların bulunduğu sahnelerde değil, filmin tüm etkileyici sahnelerinde, eğer o kalıplar kulağınıza güzel geldiyse beyninizde film boyunca çalmaya devam eder. filmin finalinde ise, o şarkı tamamiyle aktığında beyninizin tahmin etmeye çalıştığı ritimleri bir anda algılayıverince, beyniniz yüksek dozda dopamin salgılar. bu da film seyir zevkinizi ve müzik kulağınızı arşa ulaştırır. bu film, bunu tek bir soundtrack ile başarmaktadır. müzik konusunda kesinlikle çok başarılı, taktir ediyorum yönetmeni ve şarkı sahiplerini.

onun dışında oyunculuklar çok başarılıydı. özellikle başroldeki kadının mimiklerine her izlediğimde tutulurum. (bkz: kajol) çok doğal bir oyunculuğu var. suratına baktığınızda hikâyenin çarpıcılığını net bir şekilde hissedebiliyorsunuz. aamir khan için pek fazla yorum yapmaya gerek yok, herif kültleşmiş, kendini kanıtlamış zaten.

süresi, birçok hint filmi gibi aşırı uzun. garip bir şekilde filmin genelini sıkılmadan izleyebiliyorsunuz, ancak böyle bir hikâyeyi anlatmak için de 3 saatlik devasa bir zamana ihtiyacınız yok be kardeşim. zaten eminim ki, bu 3 saatlik kısmın 1 saati müzikal ve dans sahneleriyle geçmiştir. kodamanların zamanı kısıtlı, o yüzden bol zaman bulamadıkça izlemelerini tavsiye etmiyorum. izlenmeye değer, ancak çok zamanınızı alır. ben o zamanlarda işsizdim, bol bol vaktim vardı.

başka da aklıma söylecek bişi gelmiyor. güzel filmdir, izletin ve izleyin.

not: filmi 2017 yılında izlemiştim, ancak son zamanlarda tekrar izlediğimde bir süzgeçten geçirmeye karar verdim.