bugün

ferzan özpetek

filmlerinde eşcinselliği değil eşcinselleri kullanan yönetmen.

bunu yapmasını da gayet olağan karşılıyorum. her gün yanınızdan geçen onca insandan, akrabalarınızdan, arkadaşlarınızdan biri bu hayatı yaşıyor. tahmin edemeyeceğiniz kadar fazla eşcinsel yaşıyor dünyada.

kadınsı olan eşcinselleri hemen fark ediyorsunuz ama ya olmayanlar? işte onlar size dışarıdan heteroseksüel gibi geliyor. ne sinemada el ele film izleyen eşcinsellerden, ne dört duvar arasında yaşamak zorunda olduğu şeyleri o dört duvar arasında yaşayan eşcinsellerden haberiniz var.

her filmde bir kadın ve erkeğin aşkının anlatılması "heteroseksüellik propagandası" olmuyor da iş eşcinsellere gelince mi propaganda (!) oluyor? güldürmeyin... kaldı ki cinsel kimlikler doğuştan gelir, propaganda, özendirme, örnek alma gibi durumlar kişinin cinsel kimliğini oluşturmasında etkileyici faktörler olamaz.

ben bir eşcinsel olarak eşcinsellerin yaşadıklarını da beyaz perde de görmek istiyorum. ben de kendimden bir şeyler bulmak istiyorum orada. ve ferzan özpetek'e de bunu çok başarılı bir şekilde gerçekleştirdiği için teşekkür ediyorum. kimse bilmese de, görmek istemese de, anlamaya çalışmasa da herkes gibi duygularımızın olduğunu, herkes gibi aşık olduğumuzu, ayrıldığımızı, barıştığımızı, üzüldüğümüzü, eğlendiğimizi, aldattığımızı, seviştiğimizi ve tüm bunlardan dolayı diğer hiçbir insandan bir farkımızın olmadığını insanların kafasına inatla soktuğu için tebrik ediyorum. birilerinin bir şeyleri anlatması gerekiyor artık bilinçsiz insanlara. ben bunu sözlükte yapıyorum, ferzan özpetek sinemada...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar