bugün

teşkilat ı mahsusa

Bilindiği üzere meşrutiyet taraftarı ve Abdülhamid karşıtı olarak vücuda gelen ittihat ve Terakki Cemiyeti, 31 Mart Vakası olarak bilinen (13 Nisan 1909) olaydan sonra kansız bir darbeyle Abdülhamid’i devirmiş (27 Nisan 1909) ve bundan sonra devletin ipleri büyük oranda ittihat ve Terakki Cemiyeti’ne geçmiştir.

Abdülhamid Devri’nin izlerini yok etmek isteyen bu cemiyet, Sultan’ın çok iyi çalıştığı bilinen Yıldız istihbarat Teşkilatı’nı lağvetmiş fakat bu durum çok ciddi bir istihbarat boşluğu doğurmuştur.

1913 yılında Bâb-ı Âli Baskını denilen ikinci bir darbeyle Enver Paşa’nın idareyi tamamen ele geçirmesi ve Osmanlı Tarihi’nde Üç Paşalar Devri (Enver, Talat, Cemal) başlamasıyla, Osmanlı için son derece hareketli bir dönem başlamıştır.

Son derece maceraperest ve siyasi alanda acemi olan ittihatçılar, büyük sorunlara ve güçlü düşmanlara karşı mücadele edebilmek için bir istihbarat teşkilatının gerekliliğine inanmışlar ve yeni bir teşkilat vücuda getirmişlerdir.

Enver Paşa tarafından 1913’te “Umur-ı Şarkiyye Dairesi” adıyla kurulan ve başına Süleyman Askeri Bey atanan bu kurum, 1914 yılında Teşkilat-ı Mahsusa adıyla resmiyet kazanmıştır.

Özellikle düşmana karşı gayr-i nizami harp ve istihbarat çalışmaları yürütmek amacıyla kurulan bu teşkilat, gerek Batı Trakya, gerekse Arap bölgelerinde çok aktif bir çalışma yürütmüştür. Özellikle işgal altında ya da işgal tehdidi altındaki yerlerde halkı örgütleyerek milis güçleri oluşturan, düşmana sansasyonel baskınlarla zarar vermeye çalışan ve Osmanlı için ciddi bir istihbarat ağı oluşturan bu örgüt 1.Dünya Savaşı’nın sonuna kadar çalışmış, işgaller karşısında Kuvay-ı Milliye ruhunun temelini oluşturmuştur.

Bilinenin aksine, Teşkilat-ı Mahsusa sadece Türkçü bir örgütlenme değil, aynı zamanda islâmcı çizgisi olan bir yapılanmadır. Öyle ki Ümmetçi Şairimiz Mehmet Akif Ersoy bile Teşkilat-ı Mahsusa’da görev almış ve namlı teşkilatçı Kuşçubaşı Eşref’le birlikte Necid Çölleri’nde Arapları düşmana karşı örgütlenmeye ve Osmanlı’ya bağlı kalmaya çağırmıştır.

Teşkilat-ı Mahsusa'nın Üyeleri
ittihatçıların devletin yıkılmasındaki rolü asla yadsınamasa da Teşkilat-ı Mahsusa içerisinde vatana aşk derecesinde bağlı ve vatan için canlarını orataya koyan pek çok kahraman olduğu da aşikârdır. Kuşçubaşı Eşref, Zenci Musa, Mehmet Akif, Gazzeli Cemal gibi nice kahraman vardır ki bu teşkilatın emri altında vatan için canlarını ortaya koymuştur.

Mit'in atasıdır.