bugün

aşka olan inancı yitirmek

Soyut kavramlar üzerinde konuşacaksak eğer aşkın varlığı üzerine düşünmek gerekir. Birine ya da birşeye karşı duyulan aşırı ilgi hali aşk ise eğer evet var. Peki bu varlığı kabul görmüş olguya inanmalı mıyız, amel ve itikatı nasıl uygulamalıyız?

--spoiler--
Her aşık, maşuk olmaya meğilli olduğundan karşılık görür, mutlu olurum umuduyla aşık olduğu kişi ya da şeyin peşinden gider. Burada amaçlanan aşkın peşinden gitmek değil mutlu olmak istemektir. Bu mutluluğu da tutkunu olduğu kişi ya da şeyle elde edebileceği sanrısı, aşığa saçma sapan davranışlar sergiletir. Oysa mutluluk dediğin kavram aşktan farklıdır. En başından hedeflenen şey mutluluk olmadığından (öyle algılanmadığından) aşık olunan kişi ya da şey elde edildiğinde kişi emeklerinin nihayete erdiğini ve artık mutluluğun gelmesini beklemeye koyulur. Tam da bu noktada gelmeyen mutluluk, karşı tarafa atfedilen tüm o iyi huyların (normalde sahip olunmasa dahi) yok olmasına sebep olur. Haliyle de aşk bir yerden sonra kaybolur.

Kişi en başından mutluluğu ister, ona göre hareket ederse hem kendini daha iyi tanır, hem de gelmesini beklemeden elde ettiğini görüp huzurlu bir hayat sürer.

Yeşil gözlü kel adam'ın anılarından.
--spoiler--