charlie hedbonun yayınladığı erdoğan karikatürü

doğru yolda olduğumuzu gösteren pislik çizim.

benim en çok üzüldüğüm nokta dış oyunlara karşı milletçe birleşemememiz. biz millet olarak "muhalefet" ve "düşmanlık" olgusu arasındaki çizgiyi karıştırıyoruz, aşıyoruz. bugün akp kazanmış başa gelmiş. sen çalış, sen yarın başa gel veya sevdiğin adama destek ol o başa gelsin. buna engel olan bir güç var mı. yok. e o zaman. başta kim varsa bu tarz uluslararası meselelerde her daim arkasında olmak zorundayız millet olarak. iç meselelerde gene sen tepkini koy, akp evet mi dedi gözünü-kulağını kapat ve hayır de; akp hayır mı dedi gözünü-kulağını kapat ve evet de. iç meseledir bir yolu bulunur halledilir. ama özellikle bu örnekte olduğu gibi direkt olarak sevmesen de başkanına, sevmesen de dinine, sevmesen de örf ve adetlerine iğrenç saldırı yapıldığı zaman dimdik başkanının-devletinin yanında durmak zorundasın. bu bir vatandaşlık görevidir. bir hafta içinde abd'de seçimler var. seçim anına kadar iki taraf birbirlerinin analarına kadar küfür edip, her türlü iğrençliği yapıyorlar. arkalarından olsun, sosyal medyada olsun, canlı yayında olsun hiç fark etmiyor. ama ne zaman ki seçim yapıldı ve bir taraf kazandı muhalif parti ve kesim(taraftarları) hemen biat ediyorlar. neden biat ediyorlar. çünkü bütün olmak zorundalar. iç meselelerde gene karşı duruşlarını sergiliyor olabilirler, bazı durumları kabul etmiyor olabilirler. ama bu sadece iç meselelerde. ulusal meselelerde her zaman tek görüş, tek hareket vardır. doğruda olsa yanlışta olsa. bundan sonra olayları bu bilgi ışığında değerlendirin bunu fark edeceksiniz. bu iş her yerde böyledir. maalesef türkiye hariç. birisi erdoğan'a küfür etse bizim muhalif kıs kıs güler. hoşuna gider. yanlış abi. bu şekilde olmamalı. erdoğan'a yapılmış hakaret türklere yapılmış hakarettir. sen bunu anlamıyor musun. bu kadar kıt mısın. geri zekalı olmayın. zorunuza da gitse devlet başkanının yanında olmak zorundasınız. değilseniz onlardan olursunuz. bu iş bu kadar basit.

gelelim karikatüre. türkçesini de yazmışlar anlamış bulunduk. adam dinimizden girmiş örf adetlerimizden çıkmış. ve bu muhalifin hoşuna gidiyor. bu kafa zararlı kafadır arkadaşlar yapmayın. bizim bu ayrılığımıza onlar gülüyorlar. ve işlerinde başarılı olmalarını sağlıyoruz. evet biz sağlıyoruz. kadıköy'ün en eski sakinlerinden, en allah'sızı, yedi kuşak cehapelisi bile olsan senin sülalende birkaç tane müslüman, birkaç tane başına örtü örten insan var. yaşlanınca belki sende takacaksın. ölün olunca sende takacaksın hatta camiye gideceksin. e ne oldu şimdi. yazık günah değil mi. azıcık akıllı olalım akıllı.
ben hiç ecevit'in karikatürünü yapan, süleyman demirel'in karikatürünü yapan, mesut yılmaz'ın karikatürünü yapan türkiye'nin başına geçmiş bu adamlara alenen küfür edip onları aşağılayan bir dış mihrak görmedim. ama yıllardır erdoğan'a bini bir para. neden. öncelikle müslüman, sonra aktif, daha sonra milletini ve geri kalan türk milletlerini; dahası dinine rengine bakmadan ezilen tüm insanlığı elinden geldiğince gücü yettiğince her platformda her alanda savunuyor hakkını arıyor. zalime sen zalimsin diyor. yüzüne çarpıyor. gelecek vadediyor, akıl veriyor, ilham oluyor. insanlar-milletler erdoğan'ı seviyor. ona saygı gösteriyorlar. buda onların öyle bir zoruna gidiyor ki. çünkü daha önce böyle bir şey görmediler. veya gördülerse de bir şekilde ilerlemesine, hayatiyetine son verildi. bunu anlamak neden bu kadar zor bende bunu anlamıyorum işte. o kadar çok yazacak şey var ki ama yazmıyorum daha fazla. sinirleniyorum, sıkılıyorum.