bugün

kimsenin 5 kusak oncesini bilememesinin sonuclari

beş kuşak öncesini bildiğim için sonucuna katlanmak zorunda kaldığım durumlar bütünü diye saçma bir tanım yapıyorum. kabul ediyorum üzerinde çok çalışmadım. gerisini tane tane gidelim:

yoksa ilgili konu antropolojik açıdan detaylarıyla #3970561 nolu entry de zaten verilmiştir. naja sosyopat

kavramlar yanlış yerde kullanılıyor. dolayısıyla işaret ettiğim noktaya yaklaşılamadı bile.

ırk ve millet kavramları biraz karıştırılmış gibi. Biz türk ırkından değil türk milliyetindeniz. naja sosyopat'ın her iki yazısında da türklükten bir ırk" olarak bahsedilmiş. "elbette ki bir insan ırk olarak türklüğü benimsemişse türktür diyemezsiniz. çünkü hiç bir antropolojik sınıflamada "türklük" bir ırk sınıfı olmamıştır.

o insan türk ırkından değil, turani ırktan ve türk milliyetindendir.

his meselesi bir vakıayı ortadan kaldırmaz. ben kendimi kızılderili hissediyorum dememin hiç bir sosyal neticesi ve gerçek hayatta yansıması yoktur.

tabiyet şuuru sosyal bir meseledir. biyolojik durumlar üzerinde bşka türlü hisler beslemek istisnai durumlardır ve bu istisnai durumlar bile gerçekçi değildir. (örneklendirelim mi? gerek var mı?)

ırk bir biyolojik vakıa, milliyet ise sosyal bir kavramdır. dolayısıyla benim kendimi siyah ırktan hissetmemin bir anlamı ve hayata bir yansıması yoktur. ilmi olarak da beş para etmez bir veridir.

kandan ziyade, dil, din, kültür, hatıra birliği (ortak tarih), ülkü birliği (ortak gelecek) vb. etkenlerle oluşan milliyette ise durum farklıdır. doğal ortamı itibariyle başka bir milletin dil, din, kültür, hatıra ve ülküsünü benimsemiş ve buradan hareketle kimlik tanımını yapmışsan bu mümkündür.

bunların hiç birini paylaşmamana rağmen kendini bir diğer milletten hissetmek de mümkün müdür? bunun da cevabını verelim. imkansızdır. ancak burada da "ihtiyaca cevaben" milliyet kavramının yerine "tabiyet" kavramı girer.

şahsi konumlandırmanızı yaparken milliyeti oluşturan değerleri "anlamsızlaştırarak" başka bir tabiyeti tercih edebilirsiniz. (örnek: marco aurelio)bu kötü, çirkin, aşağılık bir durum değil, insanın kendi değerlerine göre kendi hayatını dizayn etmesi durumudur.

fakat başlıkta bahsi geçen konu kafatasçı ve şövenizm yanlılarının, ırkını ve ait olduğu zümreyi yüceltme yanlılarının, sınıfçıların yanlışlarını dile getirir niteliktedir. naja sosyopat

insani değerlerin dışına çıkarak ırkçılık yapanların haksızlığını göstermek açısından anlış bir argüman olan "saf ırk kalmadı" meselesi ilk kez burada işlenmiyor. adamların yaptığı yanlış ancak bunun yanlışlığını izaha, daha büyük bir yanlışlıkla kalkılıyor ki benim dahlim bu noktada ortaya çıkıyor. ırklar her daim saf kalır teorisine şöyle bir göz atmanızı dilerim.

şayet sarf ırk kalmış olsaydı, o ırkın ırkçılığını yapmak mübah mı olacaktı? tabi ki gerek milli, gerek dini gerekse ortak paydamız olan evrensel değerler "her şart ve ihtimal" içinde ırkçılığı doğru bulmaz.

dolayısıyla ırkçılığın anti tezi ırkların yozlaşması değildir. o zaman yozlaşmamış ırka mensup olanların ırkçılık yapma haklarını iade edersiniz.

ben, milliyeti net ve ırkının saf olduğunu düşünen birisi olarak, milli değerlerim, dini inançlarım ve insanlığın ortak geliştirdiği değerlere sahip çıkarak ırkılığı lanetleyebiliyorum. dolayısıyla bu bir "değer" meselesidir.

ırkların saflığına karşın bozulmayı tespite de bir takım ırkçı yöntemler gerekir. iki yanlış bir doğru etmez.

bu laf uzar gider.

(zebra eşek, ağdalandırma ve kromozom meselelerini konuyu şahsileştirmemek, bilakis dikkati amaca yöneltmek maksadıyla es geçtim ve heyecana yorumladım.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar