bugün

chicago1930

https://m.uludagsozluk.com/e/43606432/
ne yalancı birisin. Hem lafları hazmedeme, hem hakaret et hem mesaj alımını kapat hem de profilime girip girileri eksile. Yetmesin bir de mahlas altında gelip de yalan yanlış şeyler yaz...
Gelip doğru düzgün bir eleştiri yapsan gam yemeyeceğim. ama özelden ettiğin hakaretler ve iftiran ile suçlayıcı ithamından sonra bizzat yasal yollarla sana gereken yaptırımı en kısa sürede uygulayacağımı da belirtmek isterim. Bu işler hakaret edeyim, iftira atayım oldu bitti diyecek kadar basit değil. Beni eleştireceksen doğru argümanlar üreterek eleştir, iftira atarak ve hakaret ederek değil. Neyse ki hukuki yaptırımlar bu gibi şeyler için var.

Benim her şeyi bilme gibi bir iddiam yok, iddiam senin hiçbir şey bilmediğin halde çok şey biliyormuş gibi davranmanda. Mesele, kutsal dağ filmine girilen yazıların birinde "deccal" ile bağdaştıran kişiye kendi aklınca "cahil' dediğin için yaptığım açıklama sonrası lafı 180 derece döndürmen, kıbleyi sapıtmanda.

Kaldı ki sürreal eksendeki filmlerin belirli bir ana konusu ve dayanak aldığı ekseni olmaz. Bu çoğu sürreal ve üst psikoloji ile eser ortaya koyan birçok eserde böyledir. O yüzden başkalarının yaptığı çıkarımı kendince küçümsemek, kesin ve net sınırlar altında tutmak aymazlığın en alasıdır. Çünkü anti postmodern-sürrealist yapıtların diğer türdeki ürünlere göre anlamlılığı daha esnek ve açıktır. sanat eseri peygamberlerin sözleri gibi, çeşitli yorumlara elverişli bir anlam genişliği taşımalı. bir eserin anlamı başka bir anlam olmaya elverişli oldukça, her okuyan ona kendi yaşamında anlamını verebilir ve böylece eser, üreten ve insanlar arasında ortak bir duygulanma dili olmak aşamasına erişebilir. en zengin, en derin, ve en etkileyici eser herkesin istediği biçimde anlayacağı ve bundan dolayı sonsuz duyarlıkları kapsayabilecek bir genişlikte olandır. sınırlı ve tek çemberin içinde daralıp kalmış olan şeyin de zenginliğinden söz edemeyiz. Ama Senin yaptığın gibi satanizm değil, tibet anlatıları ile ilgili dersek bu sefer yanılan sen olursun. Çünkü filmin içeriği kabala felsefesi ile oluşturulmuş. ilk kabala ritüellerine benzer şekilde başlayan film, filmin ilk biriminde isa tasvirli hırsız karakterinin ortaya çıkmasıyla hristiyanlığın içine harmanlanıyor ve bu sayede ilerleyen birimlerde yeni bir üst metnin hazırlığı yapılıyor. Ve kaldı ki jodorowsky'i aslen yahudi kökenli olup kabala ile haşır neşir olduktan hemen sonra yahudi mistisizmine yönelmiş bir yönetmendir. Tibet değil.

ikinci olarak, bu tarz filminlerin belli eksene koyacağımızın yanlış olduğundan bahsettim. Bu şahsiyet ise dediğimi çarpıtıp "türsüz eserler" olarak algıladı.

Devamını tahlil yazımda getirip buraya ekleyeceğim. Şimdilik şurada dursun.