bugün

25 m2 lik konut

japonyada halkın yüzde 70a yakınının oturduğu konutlardır. geri kalanlar arasında yüzde 10u ise daha kötü konutlarda oturur.

dipnot: öncelikle verilen haberi tv'den izledim, böyle satır arası diyebileceğimiz şekilde, konutlar 25 m2 değil 39 ila 50 metrekare arasında değişiyor. düz hesap 45 m2 diyelim ki gazetelere de 45 m2 diye yansımış.

geniş bir anektot: japonya finlandiya vs. gibi ülkeleri örnek vermemizin sebebi böyle bir yaşam dünyada yok, ayıp insafsızlık terbiyesizlik vs. denmemesi için. sanki türkiyede herkes minimum 120 m2 veya eski türk evleri gibi dubleks tripleks evlerde mi yaşıyor Allahınızı severseniz, sanki 45 m2lik evler şu an yok mu? var. Eğer istanbul, ankara, izmir, bursa, adana, diyarbakır gibi nüfus yoğunluğu fazla olan şehirlerde yaşıyorsanız, çok fazla var bunlardan.

sonra japonya'nın yüzölçümü türkiye'nin yarısı kadar olabilir, ancak japonya'da nüfus nerdeyse ülkenin her köşesine yayılmış, bizim koskoca yüzölçümümüz içinde de nüfusun 4'de 1i göt kadar tabir edilecek istanbulda yaşıyor, tabi bu nüfus sayımına göre, ikametgahı başka şehirlerde olup, istanbul'a okumak çalışmak için gelenleri de düşünürsek, bu rakam gittikçe artıyor. yani en az japonya kadar içiçe yaşıyoruz, alanımız bu kadar çokken.

ben şahsen şehir dışı tabir edebileceğimiz yerlere, veya şehrin trafiğinin yoğun olduğu bölgelerin dışına ve tarımda sanayide faydalanamadığımız bölgelere bu tip konutların fazlasıyla yapılmasından yanayım. çünkü bir türkiye vatandaşının, başını sokacak bir ev bulamama endişesini yaşamasını istemem, boş kalsa da bu daireler, el altında olmalı, durum kötü olan vatandaşlar veya kötüye gidenler çıkıp bu dairelerde oturmalı belli bir müddet, belki de sürekli...

şimdi sürekli başka ülkelerden örnek veriyoruz, ingiltere'yi düşünelim, londra'nın bir kanadı tamamen benim dediğim gibi, 45 m2lik ama boş evlerle dolu, şehre çalışmaya gelen işçiler, okumaya gelen öğrenciler, işsiz kalanlar tamamen bu konutlara taşınır, nerdeyse bedavaya oturur. bu konutlar size göre bir bok etmeyecek "göt kadar konut" olabilir, ama gelişmiş ülkelerin halkına verdiği bir lüksdür bunlar. bizim de konut konusunda bir jokerimiz böyle bir lüksümüz olmalı.

hem sonra finlandiya veya japonya'daki intiharlar gösterilip, bakın o adamlar göt kadar evde yaşıyor ve intihar ediyor, zaten ahlaksızlar vs. gibi yakıştırmalar yapmak mantıklı insan ürünü değil. sanki senin ülken sütten çıkma ak kaşık, sanki sende intihar olayları olmuyor. istanbul gibi japonyayı andıran şehirlerimiz, fahişe travesti pezevenk yuvası olmuş, uyuşturu çekmeden kendine gelemez bir şehre sahipiz. adamlar metropolitanda yaşıyor, ve geçinemedikleri için onurlu bir şekilde canlarına kıyıyorlar, senin ülkende geçinsen de geçinmesen de canına kıymak zorunda kalıyorsun, çünkü kıydırıyorlar. bunların nedeni senin büyük konutta oturup, onların küçük konutta oturması değil. tamamen kültür, yani konuyla hiçbir alakası yok, o yüzden saçmalamanın da manası yok.

şimdi biraz olaydan soyutlayalım kendimizi, düşünelim, bu tip bir eylemi yani yoksullara yönelik, toki değil bir başkası yapsaydı, ve açıklamasını olduğu gibi alıyorum;

"Ortalama 28-30 bin YTL’ye mal olacak konutların, gerçekten yoksul kesime satılması için kaymakamlıkların, valilerin, yerel yönetimlerin gereken önlemi alacağını anlatan Erdoğan Bayraktar, "vatandaş evine girene kadar, başvuruda bile para almayacağız. içine yerleşince 100 YTL taksit başlayacak ve 20 yılda geri ödenecek " dedi.

Başvuruların alınmasından sonra, konut sayısından fazla başvuru olması halinde hak sahiplerinin çekilecek kura ile belirleneceğini kaydeden Bayraktar, 100 YTL’yi ödeyemeyecek durumdaki vatandaşların parasını da, kamuoyunda "FAKFUKFON" olarak bilinen sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonlarının ödemesinin öngörüldüğünü bildirdi."

şu şekilde olsaydı, ulan ne büyük insaniyetlik vs. derdiniz. ancak "başbakanlık toki" adı geçiyor diye, patlıyorsunuz çatlıyorsunuz, ve alakası olmayan konularla geliyorsunuz.

ha olay bu, başbakan denen insan, tamamen devletin parasını kullanarak, bir toplu konut idaresi kurduruyor ki başbakanın görevlerinden birisi üstelik toki ondan önce de var, ancak rutin işlerini bırakıp, yani hiç bir şekilde alakası olmaması gereken bu toplu konut idaresinin sanki başkanıymış gibi, her türlü bu idareyi reklamında kullanıyor, kullandırtıyor, sanki kendi parası ve kendi kurumuymuş gibi sanki seçimle gelmemiş babadan kalmış gibi, sonra abuk subuk bişiler söylüyor, en az 3 çocuk yapın diye ki zaten bu devletin her bir bireyi 3 çocuk ister buranın kültürü de böyle, ondan sonra o toplu konut idaresi, belki mühendislerince belki ekonomistlerince bir karar alıyor, bizim ülkemizin fakirinin bu konutlara ihtiyacı var diyor, yapmaya başlıyor, sonra sizlerde sırf başbakanın sözleri yüzünden bu konutlara lanet okuyorsunuz.

konutun suçu yok. yapanın da suçu yok. tamamen gerekli birşey bu, ancak reklamında kullananlara sövücekseniz sövün, fakat kalkıp başka ülkelerde benzerleri olan bu uygulamanın tamamen gereksiz ve boş olduğunu söyleyemezsiniz.