bugün

ülkemin yeni ayıbıdır.
yirmibeş metrekarelik yerlerde yaşamasını istediği yoksul kesimin bunun için sevinerek takla atması durumudur.
kapitalist sistemin kaçınılmaz sonucudur.
hepimiz insanız. vatandaşın köle hayatı yaşamasını layık görmek dahada büyük ayıptır. madem beceremeyeceksin, madem adam gibi yönetemeyeceksin ne işin var başta.
dünyada eşi benzeri olmayan zenginliklere sahip bir ülkenin bu durumda olması her gün yaralar yürekleri.
başını sokacak bir evi olmayan muhtaç vatandaşı mutlu etmeye yetecek evdir. ayrıca;
http://www.hurriyet.com.t...89115.asp?ref=f5haber.com
ayda 100 ytl'ye verileceği iddia edilen konuttur büyük ihtimalle.
100 ytl ile anca bu kadar.

hem, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 222 ytl olduğu iddiasına bakarsak, bu 4 kişilik ailemiz bu evde de enine boyuna, yayıla yayıla yaşayabilir. 222 ytl ile karnını doyuran, bunu da yapar değil mi. hatta 222 ytl'nin 100 ünü de evin (kümes mi desek) taksidine verir, gül gibi geçinir gider. (bkz: rüyalar gerçek olsa)
türk aile sisteminden haberi olmayan zihiyetlerin ortaya sıçtığı düşüncedir. şöyle ki; türkiye'de genel olarak insanlar ailesinden tam olarak kopmaz. bayram ziyaretiymiş, hastalıkmış, düğünmüş vs. gibi sebeplerden herkes birbirine gider gelir, akraba ilişkileri önemlidir. yani kimi sığdıracaksın 25 m2 lik eve. avrupa ülkesi sanki burası; insanlar aile kurumu kavramını ikinci plana atıyor sanki bu ülkede. bu birincisiydi.

ikinci olarak ve en zorlayıcı olan yeri ise; ortalama bir türk ailesinin iki çocuğu olur. anne baba ile etti mi 4* kişi. hadi nerde kalacak bu insanlar o kadarcık evde, yatacak, yemek yiyecek, banyo yapacak. bu evlerin yayla gibi olmasını isteyen yok ama en azından 4 kişilik ailenin sığabileceği şekilde tasarlansaydı.

eğer zor durumdaki insanlar gerçekten düşünülmüş olsaydı; ortalama yaşam standartları dahilinde bir ev tasarlanır ve insanlara çok fazla yük olmayacak şekilde ödeme sistemi getirilirdi. ama nedir asıl dert? para kazanmak, insanları küçücük evlere sokmak.
ona da 15 kişi sığar bizim millet.
argümana gel.
her ne kadar göt kadar olduğu gerçek olsa bile, dünya'nın çeşitli yerlerinde görülebilecek konut'tur.
gel viyana'da belediyelerin toki misali yaptırdığı binaları gör.

hayır, akp'li değilim. çok da haz ettiğim söylenemez.
ama bu ne saçmalıktır birader?
yani hepimiz eleştiriyoruz ama bu resmen bokunu çıkarmaktır.
adam akıllı argüman üretin bari monaco yiyim.

lan 125m2 yapsa bu seferde devletin parasıyla kendine oy topluyo diyeceksin olm!?
çok biliyosan sen ayda 100ytl'ye villa yaparsın ondan sonra eleştirirsin.

biliyoruz senin savunduğun zihniyetin hükümet olduğu dönemleri de.

daha unutulmadı karneyle ekmek almalar, hırsız maliye bakanları.

üstelik onlar hem çalıyodu hem millete-inancına sövüyodu.

(bkz: lan bi sigigit)
(bkz: sevilişmeyecek mekanlar)
japonyada halkın yüzde 70a yakınının oturduğu konutlardır. geri kalanlar arasında yüzde 10u ise daha kötü konutlarda oturur.

dipnot: öncelikle verilen haberi tv'den izledim, böyle satır arası diyebileceğimiz şekilde, konutlar 25 m2 değil 39 ila 50 metrekare arasında değişiyor. düz hesap 45 m2 diyelim ki gazetelere de 45 m2 diye yansımış.

geniş bir anektot: japonya finlandiya vs. gibi ülkeleri örnek vermemizin sebebi böyle bir yaşam dünyada yok, ayıp insafsızlık terbiyesizlik vs. denmemesi için. sanki türkiyede herkes minimum 120 m2 veya eski türk evleri gibi dubleks tripleks evlerde mi yaşıyor Allahınızı severseniz, sanki 45 m2lik evler şu an yok mu? var. Eğer istanbul, ankara, izmir, bursa, adana, diyarbakır gibi nüfus yoğunluğu fazla olan şehirlerde yaşıyorsanız, çok fazla var bunlardan.

sonra japonya'nın yüzölçümü türkiye'nin yarısı kadar olabilir, ancak japonya'da nüfus nerdeyse ülkenin her köşesine yayılmış, bizim koskoca yüzölçümümüz içinde de nüfusun 4'de 1i göt kadar tabir edilecek istanbulda yaşıyor, tabi bu nüfus sayımına göre, ikametgahı başka şehirlerde olup, istanbul'a okumak çalışmak için gelenleri de düşünürsek, bu rakam gittikçe artıyor. yani en az japonya kadar içiçe yaşıyoruz, alanımız bu kadar çokken.

ben şahsen şehir dışı tabir edebileceğimiz yerlere, veya şehrin trafiğinin yoğun olduğu bölgelerin dışına ve tarımda sanayide faydalanamadığımız bölgelere bu tip konutların fazlasıyla yapılmasından yanayım. çünkü bir türkiye vatandaşının, başını sokacak bir ev bulamama endişesini yaşamasını istemem, boş kalsa da bu daireler, el altında olmalı, durum kötü olan vatandaşlar veya kötüye gidenler çıkıp bu dairelerde oturmalı belli bir müddet, belki de sürekli...

şimdi sürekli başka ülkelerden örnek veriyoruz, ingiltere'yi düşünelim, londra'nın bir kanadı tamamen benim dediğim gibi, 45 m2lik ama boş evlerle dolu, şehre çalışmaya gelen işçiler, okumaya gelen öğrenciler, işsiz kalanlar tamamen bu konutlara taşınır, nerdeyse bedavaya oturur. bu konutlar size göre bir bok etmeyecek "göt kadar konut" olabilir, ama gelişmiş ülkelerin halkına verdiği bir lüksdür bunlar. bizim de konut konusunda bir jokerimiz böyle bir lüksümüz olmalı.

hem sonra finlandiya veya japonya'daki intiharlar gösterilip, bakın o adamlar göt kadar evde yaşıyor ve intihar ediyor, zaten ahlaksızlar vs. gibi yakıştırmalar yapmak mantıklı insan ürünü değil. sanki senin ülken sütten çıkma ak kaşık, sanki sende intihar olayları olmuyor. istanbul gibi japonyayı andıran şehirlerimiz, fahişe travesti pezevenk yuvası olmuş, uyuşturu çekmeden kendine gelemez bir şehre sahipiz. adamlar metropolitanda yaşıyor, ve geçinemedikleri için onurlu bir şekilde canlarına kıyıyorlar, senin ülkende geçinsen de geçinmesen de canına kıymak zorunda kalıyorsun, çünkü kıydırıyorlar. bunların nedeni senin büyük konutta oturup, onların küçük konutta oturması değil. tamamen kültür, yani konuyla hiçbir alakası yok, o yüzden saçmalamanın da manası yok.

şimdi biraz olaydan soyutlayalım kendimizi, düşünelim, bu tip bir eylemi yani yoksullara yönelik, toki değil bir başkası yapsaydı, ve açıklamasını olduğu gibi alıyorum;

"Ortalama 28-30 bin YTL’ye mal olacak konutların, gerçekten yoksul kesime satılması için kaymakamlıkların, valilerin, yerel yönetimlerin gereken önlemi alacağını anlatan Erdoğan Bayraktar, "vatandaş evine girene kadar, başvuruda bile para almayacağız. içine yerleşince 100 YTL taksit başlayacak ve 20 yılda geri ödenecek " dedi.

Başvuruların alınmasından sonra, konut sayısından fazla başvuru olması halinde hak sahiplerinin çekilecek kura ile belirleneceğini kaydeden Bayraktar, 100 YTL’yi ödeyemeyecek durumdaki vatandaşların parasını da, kamuoyunda "FAKFUKFON" olarak bilinen sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonlarının ödemesinin öngörüldüğünü bildirdi."

şu şekilde olsaydı, ulan ne büyük insaniyetlik vs. derdiniz. ancak "başbakanlık toki" adı geçiyor diye, patlıyorsunuz çatlıyorsunuz, ve alakası olmayan konularla geliyorsunuz.

ha olay bu, başbakan denen insan, tamamen devletin parasını kullanarak, bir toplu konut idaresi kurduruyor ki başbakanın görevlerinden birisi üstelik toki ondan önce de var, ancak rutin işlerini bırakıp, yani hiç bir şekilde alakası olmaması gereken bu toplu konut idaresinin sanki başkanıymış gibi, her türlü bu idareyi reklamında kullanıyor, kullandırtıyor, sanki kendi parası ve kendi kurumuymuş gibi sanki seçimle gelmemiş babadan kalmış gibi, sonra abuk subuk bişiler söylüyor, en az 3 çocuk yapın diye ki zaten bu devletin her bir bireyi 3 çocuk ister buranın kültürü de böyle, ondan sonra o toplu konut idaresi, belki mühendislerince belki ekonomistlerince bir karar alıyor, bizim ülkemizin fakirinin bu konutlara ihtiyacı var diyor, yapmaya başlıyor, sonra sizlerde sırf başbakanın sözleri yüzünden bu konutlara lanet okuyorsunuz.

konutun suçu yok. yapanın da suçu yok. tamamen gerekli birşey bu, ancak reklamında kullananlara sövücekseniz sövün, fakat kalkıp başka ülkelerde benzerleri olan bu uygulamanın tamamen gereksiz ve boş olduğunu söyleyemezsiniz.
kendilerini oraya koysan bir dakika dahi durmayacak olan bir kısım böyyühlerimizin uber projelerinden biridir. ah bu gemicikler ah!
(bkz: at koşturmak)
viyana'da insanları bu evlerde yaşatıp, üstüne de çocuk yapmaları için teşvik primi verildiğinden taşak konusu yapılamayacak konutlardır.

(bkz: cahilsen sus adam sansınlar)
olmayacak iş değil aslında, zamanın en büyük mediniyetleri öyle yaşadı, biz de yaşayabilir, en büyük medeniyet olabiliriz.

kabası bitmiş inşaat görüntüleri için;
görsel

şu da camilisi (cami olmadan olmaz):
görsel

powered by toki.
iç mimarisi için büyük uğraşlar verilecektir.
25 m2 dediğin matematiği zayıf olanlar için 5 metreye 5 metre... salonunuza bir bakın ölçün biçin. oraya tuvalet, banyo, mutfak koymaya çalışın. sonra bir yatak, bir masa...
ve bu alan 5x5 de olmaya bilir, 4x6,25 veya 3,5x7m gibi rakamlarda olabilir.

veya hiç yerleştirmeyi düşünmeyin, düşünülmüşlerine bir bakın.

http://www.bobiler.org/va...enlemece_sampiyonsip_1617
söyle bir durumdur. arz edeyim;

Bir kocanın eşi, her gece kollarını bacaklarını açarak, sereserpe yattığından ötürü; koca, ikide birde yataktan yere düşüyormuş.

Bir gün koca, karısına:
- Bak, demiş; her gece böyle kollarını bacaklarını açarak yatmayı sürdürürsen, en sonunda bağırsakların orandan dışarı çıkıverecek.
Kadın:
- Hadi canım sen de, demiş; dalga mı geçiyorsun benimle?

Koca, birkaç kez yere düştüğü bir gecenin sabahında, usulca kalkıp erken açılan bir markete gitmiş ve bir kangal ufarak kokteyl sosisi almış.
Sonra da eve dönüp, sosisleri hâlâ uyumakta olan karısının, yine usulca ayrık bacakları arasına koymuş.
Arkasından da işine gitmiş.

Aradan 2 saat geçmeden, cep telefonu çalmış kocanın. Karısı:
- Korkunç bir şey oldu kocacığım, çok korkunç bir şey, diyormuş; uyanınca bir de ne göreyim, bütün bağırsaklarım dışarı çıkmış. Sen haklıymışsın meğer.

Koca:
- Hay Allah demiş; peki ne yaptın?
- Ah bir bilsen, onları geri sokmaya çalışırken neler neler çektiğimi...
- amerikan mutfak,
- amerikan kenef,
- amerikan dolap,
- amerikan çekyat,
- amerikan seks,
- amerikan ensest.
(bkz: 25 m2 lik donut)

o ebatlara ancak donut olur herhalde.
japonların yaşam tarzında bu vardır. ama onlarda bizimkisi gibi tüketim hırsı yoktur. ayrıca insanlara az yiyin, az sıçın o zaman asgari ücret yeter diye yaklaşmak çok yanlıştır.
25 m2 lik konut şu anki standartlara göre küçüktür. ancak yörük çadırı için idealdir. 25 m2 lik konutta yaşayacağıma 25 m2lik yörük çadırını tercih ederim.
Stüdyo daire diye yutturulan yüksek fiyatlı versiyonları da olan konuttur. iStanbul'un yapılaşmasının ne derece saçmaladığını hükümet denen rantçı tayfanın da bu nüfus artışını geri çevirmek yerine daha da nüfus bindirerek ne derece rant elde ettiğinin kanıtıdır. 30 m2 daire yap 100 bin liraya sat. Vatandaş trafikte mi boktan evlerde mi ağır iş koşullarında mı bunalsın umurunda olmasın sonra. Sizin ben geleceğinizi, geçmişinizi, sülalenizi ... seviyorum.
götüm metrekare cinsinden tarif edilen konut türü.
iKEA' nın içerisinde bulunan yaşam alanlarından birisidir. Ya da Japonya daki 4 kişilik ailein kaldığı evlerden birisi de olabilir.
"başımızı sokacağımız bir evimiz olsun" diyen bir milletiz. e haliyle bu talebe 25 metrekarelik konutla cevap veriyorlar.
--spoiler--
eski hükümetlerin hepsi çok daha büyüklerini yaptı, koca koca gökdelenler dikti biz bunları beğenmiyoruz. bir dahaki seçime başkasına oy vereceğim bana apartman verecek eminim.
--spoiler--

(bkz: süleyman demirelin herkese bir ev bir araba vaadi)
bir obezin gö..ü bile sığmaz o eve.