bugün

buyuk ermenistan

tuhaf bir paranoyanın ortaya çıkardığı hadise. "milliyetçi beyefendiler" (bakın tırnak içine aldım) pek severler nutuk çektiklerinde bu hayali ülkenin adını zikretmeği. bu adamlar politikalarını korku ve paranoya üzerine kurdukları için götlerinden ülkeler uydurup varolan statükonun devamını sağlarlar. tabi bizikiler de maşallah herbir şeyi komplo teorileri ile açıklamaya alışık oldukları için hemen "evet evet mükemmel bir tespit" deyip, basarlar mühürü oy pusulalarına.

başına "büyük" kelimesi getirilen her ülke, bir çok insan için bir korku tabirine dönüşüyor maalesef. büyük kürdistan, büyük ermenistan, büyük israil... böyle uzayıp gider.

mesela ermenistana bir bakalım; nüfusu 2 milyon 975 bin. yani bizim izmirin yarısı kadar. istanbulun onda biri ankaranın yedide biri. geri kalan şehirleri saymıyorum bile. fört tarafı kara ile çevrili, hiçbir deniz bağlantısı yok, en ufak bir ithal ürün için bile komşularına muhtaç şimdi bu ülke ben büyük ermenistan olayım dese ne olur.

malumunuz kurufasülye pilav sever bir milletiz. bu geleneksel yemeği aynı anda yiyip ermenistana doğru domalıp, aynı anda osursak hepsini hazar denizine dökeriz. yalan mı? vallahi dökeriz. gerçekten. ama iş kafa çalıştırma, politika yapma meselesine gelince 90 milyon olarak sıçarız, batırırız. düşünün 90 milyonluk bir ülke, dünyanın en stratejik bölgesi ve en genç nüfusu... hala binbir dert, çözülememiş yüzlerce sorun. hepsi de basit meseleler. gerçekten basit. en büyük meselelerimiz neler: işsizlik, kürt sorunu, ve ermeni meselesi. çözümü o kadar basit ki; inanın zor falan değil. ama bu kudretin sahibi bir ülke her 21 mart (nevruz, newroz tercihi size bırakıyorum) geldiğinde pıt pıt atıyoruz. yetmiyormuş gibi dünyaya rezil oluyoruz. diğer taraftan her 15 nisan da ( ermeni soykırımı ya da tehcir meselesi, ermeni mezalimi gene tercih sizin. devlet bile bu kadar tölerans göstermez size bak) gene ödümüz kopuyor. "bakalım amerika başkanı ne diyecek" diye. tabi elin amerikalısı bunu paraya dönüştürmeden durur mu? adam kafayı çalıştırıyor bizim bu salak gerilimimizi hemen maddi karşılığa dönüştürüyor. sürekli gerilim halinde bırakıp bütün zaaflarımızdan faydalanıyor.

yani bizde bu derece basiretsiz politikacılar ve her söylenene inanan, araştırmayan bir toplum oldukça daha çok hayali ülkelere kanıp perişan oluruz. kaderimiz bu sanırım.

büyük kürdistan ve israile değinmiyorum bile...