bugün

uzak

" .. birkaç yudum içebildiğin kahveni yudum yudum içtim, sen gidince -ama bitirmedim; bıraktım biraz. sonra yürüdüm. anlamsız cadde boyunca. öylesine. amaçsız. bir yerlere girdim. oturdum bir süre. sonra, dışarıdan, ışığın geldiğini gördüm. kalktım, çıktım, yürüdüm... geldim. gürültüler vardı -oysa tamamiyle sessiz olmalıydı. değildi. ama bomboştu -gürültü aralarından işitiliyordu boşluk.
kafam gibi.
gitmiştin -ben ne zaman gelebilecektim?-
gözyaşların içimde duruyor: 'daha kötü mü olur?' -' daha kötü oldu ' ..
üç kez dönüp bakmıştın.
bugün gökyüzü apaçıkken, şimdi, batıdan gelen bulutlar kaplıyor her yeri. önce çelik mavisi, sonra kapkara.. ışık, azıcık -geçiyor. ve hep gürültü..
nasıl dayaranırım..
şimdi maviler mora dönüşüyor; karalar da siyaha.
kara ve siyah - kapkara, simsiyah. artık böyle olacak. hiç renk olmayacak. gri bile olmayacak.
yalnız, karanlık..
şimdi, artık, simsiyah. "