sonbahar

kendine dönüş mevsimi.

ince tişörtlerin, tiril tiril gömleklerin üzerine geçirilen bi mont, bi hırka... bi sıcaklık, bi korunma, bi saklanma dışarıdan tekrar aylar sonra.

eve giderken aylardır günlük güneşlik, cıvıl cıvıl olan sokaklarda bir dinginlik, tam da yeni yanmış sokak lambaları, güneşin son çocukları inatla gökyüzünde direniyorken arabaların kırmızı kırmızı parlayan stop lambaları... bi huzur, bi eve dönüş, bi kapıyı kilitleyip bi fincan sımsıcak kahve, koltuğa gömülüp müzik dinleme isteği aylar sonra.

çocukluğun akla gelmesi, ofiste tebeşir, çantada yeni kalem kutusu kokusu almak birkaç gün. tuhaf bir iç ezilmesi.

tavan yapmış yalnız kalma isteği, hep düşünmek istemek, yapabileceğin şeyleri yapmadan, yapamayacağın şeyleri unutmaya çalışmadan üstüne basa basa düşünmek, eylemsizliğin, düşünmenin keyfini sürme isteği onca koşuşturmadan sonra.

tümden bir kendine dönüş, kendini buluş, kendini hatırlayış mevsimi sonbahar. kırık yaprakları döküp, yeni seneye hazırlanma mevsimi.