bugün

las vegas

indiğiniz gibi sizi tek kollu canavarlar karşılamaktadır havaalanında. otele gidersiniz, aslında onlar otel değildir de, kalacak odaların olduğu kumarhanedir. eşyaları attığınız gibi strip'e çıkarsınız, gözünüz döner, ne yapacağınızı, edeceğinizi şaşarsınız. gördüğünüz ilk büyük otele dalarsınız. ve para/zaman harcamaya başlarsınız. saatin nasıl geçtiğini anlamazsınız, zaten ortam da sizin saatin nasıl geçtiğini anlayamamanız için özel olarak dizayn edilmiştir. otellerin içinde aslanlarla son model spor arabalar yanyanadır. aslana mı arabaya mı yoksa içki servisi yapan kızlara mı bakacağınızı şaşırırsınız. bir yandan da kumar oynama telaşı içerisindesinizdir.

ama üçüncü günden sonra bayar, çöl sıcağı ve müthiş yorgunluk neticesinde otel odasında sızar kalırsınız.

saymak gerekirse, mgm grand, new york new york, treasure island, tropicana, aladdin, ceasar's palace, bellaggio belli başlı otellerdir.

gittim, bir daha gitmem. kumar oynanmayacaksa gidilip görülmeli, böyle bir yer de varmış denilmeli, "welcome to fabulous las vegas" yazan boktan şeylerden arkadaşlara hediye alınmalı ve hemen koşarak uzaklaşılmalıdır. ya da uçarak.

ha bir de tropicana'dan sincity tişörtü alınmalı. harikadır.

unutmadan ekleyeyim; kasa her zaman kazanır. kaybettim de biliyorum.