bugün

devlet hastanesi

hastahane değil adeta ölümhanedir. bugün mecburiyetten gitmek durumunda kalmış bulunmaktayım. öylesine iğrenç bir durum ki, ne yüreğiniz ne de mideniz dayanıyor. yerler kan içinde, insanlar ağrılar içinde kıvranıyor. kimileri kusuyor, kimileri de serumu ile hastane içinde geziniyor. çünkü hastaların yatması için yer yok. oradan oraya sürükleniyorsunuz adeta. biri diyor x bölümüne gideceksiniz. gidiyorsunuz ve oradakiler size ''hayır, bunun bizimle ilgisi yok. y bölümüne gideceksiniz.'' oradan çıkar dedikleri yere gidersiniz ne tesadüftür ki onlarda size daha önce duyduğunuz bir cümle kullanır; ''bunun bizimle bir ilgisi yok. z bölümüne giceksiniz.'' ölür müsün? öldürür müsün? o hışımla ve o sinirle başlarsınız ağlamaya. bir yandan ağlar bir yandan da ''yeter artık lütfen biri yardım etsin, ağrım var duramıyorum ve siz insanlarla resmen oynuyorsunuz, hakkınız yok bunları yapmaya'' diyorsunuz ama nafile. siz ağlamışsınız, ağrıdan ölmüşsünüz, bağırıp çağırmışsınız kimin umurunda. o kadar şeye rağmen yine acilde sıraya girersiniz sıra size gelir tansiyonunuz ölçülür ve bir iğne yaparlar hadi güle güle. velasılkelam; allah düşürmesin, oraya gitmek zorunda olanlarında allah yardımcısı olsun. tam bir rezillik. bu rezillikle de avrupa birliğine girmek için daha çok can atarlar. ''bu ülke böyle gelmiş böyle gider'' hiç şüphem yok.