bugün

alman eğitim sistemi

Mesleki egitim adi altinda en basit meslek gruplarinda bile profesyonelligi hedefleyen bir egitim sistemi. Ve bu konuda da cok basarili. Insanoglunun sadece bilimle ugrasarak degil, yaptigi is ile de kendini gelisterebilecegine, gelistirmesi gerektigine inanilir. Bu Basit bir tezgahtar da olsa.

Almanyada ögretmen olayim da, memur olurum, bol bol tatil yaparim düsüncesine sahip, bu ise gönül vermeyen ögretmen bulamazsiniz. Cünkü ögretmen olana kadar ananiz aglar. Ögretmen olmak icin Master yapma zorunlulugu vardir. Uzun Ve zor bir üniversite egitimini gectiniz diyelim. Stajyer ögretmenlik adi altinda 1 bucuk sene ananizi aglatirlar. Ders verirken ki ses tonunuzdan, durusunuza, soru sorma seklinizden, kurdugunuz cümlere kadar her seyinizi elestirir Ve „Profesyonellistermeye“ calisirlar. Uygun olmadiginizi düsünürlerse de hic gözünün yasina bakmadan tekmeyi basarlar. Sonuc olarak sirf isini Iyi yapanlar ögretmen olur.

Aslina bakarsaniz öyle sanildigi gibi cok lüks okullar falan da Yoktur. Sirf zengin gözüksün diye her ögrenciye bilgisayar, tablet alalim mantigi da yok.
Stajyer ögretmen olaral verdigim ilk dersimde, henüz ders baslamadan aldigim ilk elestiri; „neden ders kagitlarinda önlü arkali fotokopi cekmedin?“ oldu. Ve bunun müthis bir kagit israfi oldugundan bir daha o sekilde yapmam istendi. Demem o ki; adamlar cok imkan oldugundan veya cok zengin olduklarindan degil. Islerini Iyi yaptiklari icin egitim konusunda da iyiler.