bugün

sözlük yazarlarının itirafları

son dönemde sıklıkla denk geldiğim orta çağ kafasında, dünyanın asırlarca gerisinde, içten yanmalı bir motor gibi veya girişimcilerin fuckup night battık batıyoruz geceleri minvalinde, erkekleri/kadınları, bölgeleri/şehirleri genelleyen, spot, banal sözlerle sunulan fikri zemin sohbetleri midemi bulandırıyor.

bu komik savaş neyin nesi?

doğuştan gelen nitelikleri, doğal seçilimleri ile alay edilen insanlar mı daha seçkindir yoksa bu çirkin sözde mizahı/bakışı temelsiz yaftalar ile sunmaya çalışanlar mı?

hangisi insana dair detayları anlamaya çalışmış, sevgiyi keşfetmiş, değer üretmiş, yaşamı daha doğru okumuştur?

elbette ki tekamül ile harmanlanan, sorun nerede biliyor musunuz, bence sabiti ile belirtmek isterim...

kimse ege bölgesini okumaz, bölge hakkında yazılanları okur, kimse izmir'i okumaz, izmir hakkında yazılanları okur, kimse trabzon'u okumaz trabzon hakkında yazılanları okur, kimse nietzsche okumaz, nietzsche hakkında yazılanları okur, kimse temel metinleri okumaz, temel metinler hakkında yazılanları okur aslında

yaşamı sadece cinsiyetler/ırklar/bölgeler/şehirler üzerine tanımlayan üstinsanlar kendi özelinizde fanusa soktuğunuz o bahsettiğiniz büyük ve yıkılmaz duvarların temeli buralarda geziyor.

insanı insan diye sev düsturunu benimsemek, benimsetebilmek için aşağılık kompleksinden arınmamız gerekiyor. diğer öğesini, itibarsızlaştırmak, bir öz saygı veyahut öz güven dopingi değildir.

durum bazen nefrete/kine dönüşmüş gibi davranışlar sergileniyor. oysa ki biz bir insanı sevmediğimiz de ilişkimizi mümkün olan en alt seviyede tutabiliriz öyle değil mi? bu reçetelere/maddelere haiz bir durum değil.

yani seçim bize ait.

tabiatı ile kendince belirlediğin standartlarını yüksek tutmak ve beğenmediğin tipolojiye, özelinde kişiliği yanlış oturmuş diye düşündüğün yığınlara uzak kalmak, makul redlerin eşliğinde senin elinde.

deha cinsiyetsizdir, nihayetinde.

ezcümle, sürekli barış yerine savaşı, sevgi yerine sevgisizliği konuşan insanlar adına utanıyorum.