bugün
- uludağ sözlüğün bitmiş olması11
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge40
- insana kendini kötü hissettiren şeyler14
- kocamsunun hazırladığı sürpriz8
- tilki ailesi10
- bik bik'in balona binmesi36
- güne bir şarkı bırak11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler11
- hamas bir terör örgütüdür24
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- oksijensizsu13
- suriyeliler suriye'ye dönsün17
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız9
- sel felaketinin nedeni cehapedir10
- cumaya gidenlerin çok azalması12
- düşün ki o bunu okuyor14
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız12
- özgür özel10
- fatih terim'in yuhalanması16
- ayça tilki10
- icardi190521
- memesi küçük olmak14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi14
- adolf hitler9
- anın görüntüsü8
- ben bu davanın savcısıyım8
- ideal duş alma sıklığı8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel24
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- icardi1905 silik olsun kampanyası11
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır14
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- sabah aç karnına içilen bira12
bıyıklı futbolcu deyince benim aklıma babam gelir.
öyle müthiş bir futbol ustası falan değildi babam, hatta anlamadığı da söylenebilirdi futboldan; ama oynamaya çalıştığı zamanlar benim için en büyük bıyıklı futbolcuydu babam; şimdi de gelmiş geçmiş en iyi bıyıklı futbolcu.
birgün sitenin basket sahasında maç yaparken bi grup genç siteli, şu an hatırlayamadım neden ordaydılar, ne vesileyle geldiler oraya ama babam ve diğer elemanların babaları sahanın içindeydiler; kurdular takımları başladılar maça; biz de kenarda büyük bi tarihi olaya tanıklık edercesine izlekmekteydik maçı.
kenarda göbekli göbekli adamların can havliyle topun peşinde koşturmalarının ne kadar eğlenceli geldiğini söylemeliyim; atılamayan çalımlar, topun kontrolünü bi türlü sağlayamayışları, komik komik vuruşlar, vuramayışlar ve yere yuvarlanmalar;hepsi çok komikti.
maçı seyrederken hissettiklerimi şimdi düşününce, nası bir baba, küçük bebeğine saçma da olsa bikaç kelime söylettiğinde, ordan oraya koşturduğunda delice bi mutluluk yaşar, ben de o anda komik de olsa babamın top oynamasını aynı hazla izledim; çünkü onun anlamadığı bişeyi benim çok daha iyi bildiğimi düşünürdüm ve öyleydi de; benim çok iyi bildiğim bişeyde bu kadar toy olması bana bir anda sanki onun yerine geçebilme,benim de onun yapmaya çalıştıklarıyla eğlenebilme, onu şefkat dolu bi mutlulukla izleyebilme şansını vermişti; çünkü top oynamasını biz bilirdik -zamanında onun benden daha iyi konuşabildiği,daha iyi yürüyebildiği gibi- , onlar değil; çalım atmasını, güzel şut çekmesini.
babam ne kadar sahada bu top oynama işini beceremezken, ben kenarda o denli yapabildiklerimi, müthiş yeteneğimi ona ispatlama,gurur vesilesi olma hevesindeydim; "keşke çıksa da ben girsem,bi iki çalım gol mol atsam da görse babam" deyip durdum içimden bütün maç boyu.
sahada bi süre hünerlerini göstermeye çalıştıktan sonra babam yoruldu ve kaleye geçirdiler bir anda. ben doya doya babamın sahada etkili koşular yapışını, fizik mücadeledeki üstünlüğünü, gol yollarında etkili oluşunu, nefis top kontrolünü izleyemeden kaleye geçirmişlerdi bile babamı. hayır beni kimse kaleye geçiremezdi, ben sitenin en iyi topçusuydum, nası olur da babamı kaleye geçirirlerdi; oyuna girip hepsini maymun etmeliydim; babama davranış biçimlerinin hesabını sormalıydım, onu bi hiçmiş gibi kaleye koymalarının. bir anda öyle bi öfke nöbeti geçirmiştim ki, babamın kaleye girer girmez beşikten yediği gollerin, kale arkasında ben, bana doğru gelen acımasız sert şutların farkına neden sonra varabilmiştim.
babamın kaledeki çaresiz duruşu, ardı ardına yediği goller ve her golden sonra babama karşı yapılan sitemli ve sert eleştriler boğazımda bi düğüm bırakmıştı sanki, ne kadar yutkunsam da gitmeyen; babamı elinden tutup hemen eve götürmeliydim ama yapamazdım işte. o hiçbirşeyin farkında olmadan gollerini yemeye devam ederken ben yanında, gözünün önünde bi ton adamın arasına alınmış, bi yumrukta başkasının kucağına düşen gencin dayak yiyişini seyretmekte olan babaymışcasına kahrolmaktaydım; bir an önce bitsin diye bekliyordum sadece; acıyı hissetmemekteydim artık.
neyse ki çok uzun sürmedi bu; babam "ben çıkıyorum" dedi ve bana da "sen de geç kalma" uyarısında bulunup oyun alanını terk etmişti. çektiğim acı son bulmuştu şükür ki. babamı bu ilk ve son kez top oynarken izleyişim benliğimde ona karşı duymaya başladığım çocukça sefkatin muhtemel sebebiydi belki de.
içimde ceryan eden tüm bu duygu patlamalarından bihaber babam evin yolunu tutarken ben sahaya döndüm ve babamın aksine, daha sonraları beni hep mahallenin en meşhur topçusu yapacak, sahalarda fırtına gibi estirecek, en teknik hareketleri segiletecek, bu alanın en saygın adamı olmamı, bu vesileyle takımımı kendim kurmayı ve en önemlisi asla kaleye geçmememi sağlayacak olan yeteneğimi sergilemeye koyuldum.
öyle müthiş bir futbol ustası falan değildi babam, hatta anlamadığı da söylenebilirdi futboldan; ama oynamaya çalıştığı zamanlar benim için en büyük bıyıklı futbolcuydu babam; şimdi de gelmiş geçmiş en iyi bıyıklı futbolcu.
birgün sitenin basket sahasında maç yaparken bi grup genç siteli, şu an hatırlayamadım neden ordaydılar, ne vesileyle geldiler oraya ama babam ve diğer elemanların babaları sahanın içindeydiler; kurdular takımları başladılar maça; biz de kenarda büyük bi tarihi olaya tanıklık edercesine izlekmekteydik maçı.
kenarda göbekli göbekli adamların can havliyle topun peşinde koşturmalarının ne kadar eğlenceli geldiğini söylemeliyim; atılamayan çalımlar, topun kontrolünü bi türlü sağlayamayışları, komik komik vuruşlar, vuramayışlar ve yere yuvarlanmalar;hepsi çok komikti.
maçı seyrederken hissettiklerimi şimdi düşününce, nası bir baba, küçük bebeğine saçma da olsa bikaç kelime söylettiğinde, ordan oraya koşturduğunda delice bi mutluluk yaşar, ben de o anda komik de olsa babamın top oynamasını aynı hazla izledim; çünkü onun anlamadığı bişeyi benim çok daha iyi bildiğimi düşünürdüm ve öyleydi de; benim çok iyi bildiğim bişeyde bu kadar toy olması bana bir anda sanki onun yerine geçebilme,benim de onun yapmaya çalıştıklarıyla eğlenebilme, onu şefkat dolu bi mutlulukla izleyebilme şansını vermişti; çünkü top oynamasını biz bilirdik -zamanında onun benden daha iyi konuşabildiği,daha iyi yürüyebildiği gibi- , onlar değil; çalım atmasını, güzel şut çekmesini.
babam ne kadar sahada bu top oynama işini beceremezken, ben kenarda o denli yapabildiklerimi, müthiş yeteneğimi ona ispatlama,gurur vesilesi olma hevesindeydim; "keşke çıksa da ben girsem,bi iki çalım gol mol atsam da görse babam" deyip durdum içimden bütün maç boyu.
sahada bi süre hünerlerini göstermeye çalıştıktan sonra babam yoruldu ve kaleye geçirdiler bir anda. ben doya doya babamın sahada etkili koşular yapışını, fizik mücadeledeki üstünlüğünü, gol yollarında etkili oluşunu, nefis top kontrolünü izleyemeden kaleye geçirmişlerdi bile babamı. hayır beni kimse kaleye geçiremezdi, ben sitenin en iyi topçusuydum, nası olur da babamı kaleye geçirirlerdi; oyuna girip hepsini maymun etmeliydim; babama davranış biçimlerinin hesabını sormalıydım, onu bi hiçmiş gibi kaleye koymalarının. bir anda öyle bi öfke nöbeti geçirmiştim ki, babamın kaleye girer girmez beşikten yediği gollerin, kale arkasında ben, bana doğru gelen acımasız sert şutların farkına neden sonra varabilmiştim.
babamın kaledeki çaresiz duruşu, ardı ardına yediği goller ve her golden sonra babama karşı yapılan sitemli ve sert eleştriler boğazımda bi düğüm bırakmıştı sanki, ne kadar yutkunsam da gitmeyen; babamı elinden tutup hemen eve götürmeliydim ama yapamazdım işte. o hiçbirşeyin farkında olmadan gollerini yemeye devam ederken ben yanında, gözünün önünde bi ton adamın arasına alınmış, bi yumrukta başkasının kucağına düşen gencin dayak yiyişini seyretmekte olan babaymışcasına kahrolmaktaydım; bir an önce bitsin diye bekliyordum sadece; acıyı hissetmemekteydim artık.
neyse ki çok uzun sürmedi bu; babam "ben çıkıyorum" dedi ve bana da "sen de geç kalma" uyarısında bulunup oyun alanını terk etmişti. çektiğim acı son bulmuştu şükür ki. babamı bu ilk ve son kez top oynarken izleyişim benliğimde ona karşı duymaya başladığım çocukça sefkatin muhtemel sebebiydi belki de.
içimde ceryan eden tüm bu duygu patlamalarından bihaber babam evin yolunu tutarken ben sahaya döndüm ve babamın aksine, daha sonraları beni hep mahallenin en meşhur topçusu yapacak, sahalarda fırtına gibi estirecek, en teknik hareketleri segiletecek, bu alanın en saygın adamı olmamı, bu vesileyle takımımı kendim kurmayı ve en önemlisi asla kaleye geçmememi sağlayacak olan yeteneğimi sergilemeye koyuldum.
güncel Önemli Başlıklar