bugün

ülkücülük

bilindiği üzere ülkemizi koruyan, türkçülüğü benimsemiş ve canı pahasına olsun geri dönmeyen kişiler olarak biliriz ya da öyle anlatılır bize. bir tür inanç. sormadan sorgulamadan.

peki amacı neydi ne oldu. çok basit. itin kopuğun elinde gittikçe kötüleşmekte.

sokakta gördüğü elele gezen çiftleri ayırıp erkeği bi güzel pataklamakta ülkücü gençlerimiz.

kulağında küpe var diye sen ne biçim türksün lan şerefsiz diyerek ağzından kan getirmekte ülkücü gençlerimiz.

toplantılarda ettiği yeminlerin kaç tanesini uygulamakta acaba ülkücü gençlerimiz.

takım elbise giyip sokaklarda terör estirmekte, elinde tesbih cadde ağası, sokak mafyalığı yapmakta ülkücü gençlerimiz.

bayrağı uğruna can verip şerefi namusu üstüne and içip kızlara, kendi görüşünde olmayan kişilerin canına kastetmekte, şerefsizlik yapmakta ülkücü gençlerimiz.

kimse kusura bakmasın yarası olan alınsın. ülkücülük altında ne bok yediği belli olmayan gençler o kadar çok ki, içler acısı şekilde de artmakta.

ülkücülük, tesbih alıp gezmek, kurt rozetleri, bayrakları asıp, takmak değil. takım elbise hiç değil. ülkücülük bir şereftir, vatan namusunu korumaktır, bayrağını koruyup savunmaktır. o yüzden takım elbiseni giyip eline tesbih aldım diye ülkücü olmuyorsun güzel kardeşim. okumadan, öğrenmeden ülkücü değil insan olamazsın. yani ülkücülük farklıdır bizde. ülkücülükten geçinenler çoktur, ülkücüğüm diye geçinenler daha çoktur. ama ülkücü olan ne yazık ki azdır.