bugün

sahane muftuoglu

Hakkındaki iddialarla ilgili basın açıklaması.

Son günlerde şahsım ve ailem hakkında basında yer alan asılsız iddialar karşısında kısa bir açıklama yapma gereği duydum ve bu amaçla aşağıdaki tekzip yazısını kaleme aldım.

ingiltere de siyaset bilimi okuyup ardından uluslararası ilişkiler üzerine master yaptım. isviçre de Orta Doğu güvenliği konusunda araştırmacı olarak bir yıl çalıştım. Bu umut veren temele rağmen, yine de, siyasete atılmak çok zor bir karardı. Zira, 2006 yılında bu zorlu yola ilk adımımı attığımda, genç kuşağın siyaset dünyasında pek fazla tutunamadığını, desteklenmediğini de gayet iyi biliyordum.Yüce Atatürk’ün dünya görüşü ile dinî ve toplumsal değerlerimizi en uyumlu, en gerçekçi şekilde ifade edebilmem, bir Türk genci olarak üzerime düşen sorumluluğu başarıyla yerine getirebilmem için ailem ve yakın çevrem bu kararımda beni yalnız bırakmadılar.

Bugün, Türk siyasi tarihinin en çirkin ve sınır tanımaz saldırılarından birinin kurbanı yapılmaya çalışılmış olmamı büyük üzüntü ile karşılıyorum. Şahsıma yapılan bu saldırıların, Türk halkını inanç istismarına karşı uyanışa çağıran güçlü bir kitabın toplum üzerinde yarattığı o beklenen etkilerine karşı başlatılan karalama kampanyası ile aynı döneme denk gelmiş olması da, şüphesiz ki, tesadüf değildir. Namuslu, ahlaklı ve kendini memleketine hizmete adamış bir kişi olarak, hakkımdaki iftiraların ne derece ayıp ve günah olduğunu halkımızın, vicdanında doğru şekilde muhakeme edeceğine inanıyorum.

Kızı olmaktan şeref duyduğum, beni her Türk babası gibi büyük bir özveri ve ihtimam ile yetiştiren babam, ahlak ve adap kurallarını daima ön planda tutmuştur. Babam, Türk değerlerine her zaman sahip çıkmış ve beni de küçüklüğümden beri bu anlayışla yetiştirmiştir. Kendisi inşaat mühendisidir, aynı zamanda bir Türk sanat müziği aşığıdır ve bu aşkını pek çok müziksever gibi meslek olarak değil hobi olarak yaşamaktadır. Canım babamın bile bu iftiraya alet edilmeye çalışılmış olması, alçakça bir saldırı ile karşı karşıya olduğumuzun başlıca kanıtıdır.

Tertemiz emellerle ve milyonlarcasına örnek oluşturacak bir davranışla siyaset dünyasına atılma yürekliliğini göstermiş bir Türk genç kızına karşı basında yapılan acımasız saldırı hepimizin gözleri önünde cereyan etmiştir. Özellikle vurgulamak isterim ki, büyüklerin artık sınırları çok zorlayan bu kavgası, Türk gencini arada ezilen kurban konumundan çıkartıp, hedef tahtasına koymaktadır. Bu çürük zihniyete göre, Türk gencinin ülkemizin geleceğinde söz sahibi olmaktan, siyaset yapmaktan uzaklaştırılması mutlak bir hedeftir! Bunun için de ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır! Analar, babalar ve kardeşler, tertemiz geçmişler ve umutla bakılan gelecekler bu amaç doğrultusunda acımadan katledilebilir! Güneşler, Şenaylar, Burcular, ilknurlar, Şahaneler ve daha milyonlarca genç bu hain amacın başlıca hedefleridir. Mühendis veya öğretmen babalar bir kalemde pavyoncu, ev hanımı veya bilim insanı analar hiç utanmadan sokak kadını ilan edilebilir! Bir genç insanın namusuna, aile hayatına ve değerlerine dil uzatan mesnetsiz, aslı astarı olmayan iftiralar gazete manşetlerinde bir numaralı gündem haline getirilebilir! Bu insanlar, Türklük, vatan, millet ve iman aşkıyla yansalar da karalanabilirler! Çünkü genç kuşakların önü kapanmalı ve ülkemiz gün geçtikçe koyu bir karanlığa gömülmelidir.

Dilerim ki, siyasetimizin uzun zamandır önlenemeyen düşüşünün nihayet dibe çarparak çıkardığı bu kulakları tırmalayan gürültü, bana ve canım kadar sevdiğim aileme yapılan bu saldırılar ile son bulur! Umarım, basın mensupları, Türk halkının bazı yüksek değerleri olduğunu hatırlar; haber yapmanın iki kişinin birbiriyle sohbet etmesi veya dedikodu yapması olmadığını, haber yaparken koskoca bir halkın önüne çıktıklarını bir kere daha düşünme fırsatı bulur. Basın etiği, basın ilkeleri ve bir insan hakları yasası olduğu unutulmamalıdır!

Vatansever bir kişi olarak, halkımızı, Türk gencine ve şerefli Türk kadınına zalimce yapılan bu saldırılar karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamaya, aksine daha da cesur şekilde ülkemize ve ortak değerlerimize hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyorum! Hangi siyasi görüşe mensup olursak olalım, Türk düşüncesinin ve yönetim anlayışının bizlere ihtiyacı var.

Sahip olduğu değerleri ile gurur duyması gereken Türk aileleri!

Evlatlarınıza, namusunuza göz kırpmadan dil uzatabilen vicdansızlığa yenik düşmeyin, gelecek nesillere bırakacağınız eserleri omuzlarında taşıyacak evlatlarınızı ülkemizin kaderinde söz sahibi olmaları için cesaretlendirin!

Arkadaşlarım!

Ülkemize sahip çıkmaya giden yolun, ne denli zor ve engellerle dolu olduğunu işte hep birlikte görüyoruz! Yılmayalım! Türkiyemizin geleceğini inşa eden, bu çirkin iftiralar değil, inanç ve kararlılığını kaybetmemiş Türk gençliğinin çabaları olacaktır.

Şahane S. Müftüoğlu