bugün

unutulmayan garip arkadaşlar

kaan-dı sanırım adı. annemin çalıştığı avm'nin arkasındaki dublekslerde otururdu. aynı yaştaydık, o ve abisi özelde okurdu. çevrede insanlar olduğunda ağzı bozulur, benden ölümüne nefret eder, dalga geçip dururdu. el ayak çekilip insanlar yok olduğunda o yaramaz, acımasız, agresif çocuk gider; yerine sevimli, eğlenceli, becerikli, tam anlamıyla kusursuz, mükemmel bir çocuk gelirdi. hala bu değişiminin nedenini anlamakta zorlanırım.

ilkokulun sonlarına doğru bir şey yüzünden dalga geçmişti benimle. ilk defa o gün ona karşılık verememiştim. oysa her zaman karşılık verir, ezileceğimi bile bile atışırdım onunla. ama o gün gözlerimin dolmasına engel olamayıp içeri kaçmıştım. 1-2 saat sonra dışarı çıktığımda kimse kalmamıştı bahçede. merdivenlerin bitip avm kapısının başladığı o minik kuytuya oturduğumda fark etmiştim varlığını. sanki lacivert, yeşil, krem çizgili kazağı, lacivert keten pantolonu ve lacivert spor ayakkabılarıyla bir anda yanımda belirivermişti. ''iyi olduğuna emin olmak istedim'' diye başlayıp bir sürü şey anlattı o gün. eş anlamlı kelimelerden girdi, küfürlerin anlamlarıyla devam edip, kaykay öğretmekle sonlandırdı. onu bir daha hiç göremedim. ne onu, ne de abisini. hiç varolmamışlar gibi onlarsız yaşamaya sorgulamadan devam ettik. galiba buydu hala çocuk olmak.

ne arkadaşları, ne arkadaşlarım, ne de ben. nerede olduğunu, nereye gittiklerini hiç sorgulamadık. ama zihnimin ve kalbimin bir köşesinde bisikletle o eğimden aşağı son sürat inişi, bitmeyen atışmalarımız ve o son gün kaldı. galiba özlüyorum onu.