bugün

nasıl hissediyorsun

sanırım yaşadığım şey bu.
hani organ nakli yaparlar da doku uyuşmazlığından vücut onu parçalayıp atmaya çalışır ya, o sırada nakil organ da vücudu zehirler tabi. işte öyle bir şey. bir insanın ruhu nasıl bedenine ağır gelir anlamış değilim.
nasıl anlatsam içimde biri daha var sanki, sürekli konuşuyor ve mutsuzluktan besleniyor. bir süredir uyuyordu bu ara resmen bağırıyor, beynimi ikiye bölüyor.
fikrimce kimileri fiziksel bir hastalıkla doğuyor, kimileri ruhsal.
ölmek istiyorum ama yaşamak da çok güzel be!

neyse. bunca zaman düşündüm, kendimi nasıl tedavi edebilirim nasıl çözebilirim bunu diye. çünkü ben mutlu olmazsam etrafımı mutlu edemem. haklı değil miyim ama kabin basıncı değiştiğinde oksijen maskesini önce kendinize sonra sevdiğinize takınız. kötü haber, 23 yaşından sonra uzayamazsın güzel rollercoaster, göz rengini de değiştiremezsin. unut. ruhunu da alıp musmutlu bir pembiş buluta da çeviremeyeceğine göre.. neysen osun. kabul etmelisin.

kendimi sorguya çektim. eğer okuyorsan söylüyorum, sana değer. içimdeki her neyse onunla bir denge kurmayı bu sefer de senin için deneyeceğim. umarım bir şeyler farklı olur.