bugün

15 temmuz darbe girişiminin hikayesi

takvim yaprakları 15 temmuz'u, saatler ise 13.55'i gösterirken ankara'daki cepa avm'nin önünde geçen bir taksiye duraktaki bir adam el işareti yaptı... arka koltuğa oturduğunda "mit'in yenimahalle'deki kampüsünde gidelim" dedi... heyecanlıydı, biraz da terlemişti...

rütbesi binbaşıydı, aynı zamanda helikopter pilotuydu... yenimahalle'de bulunan mit karargahına geldiğinde taksiden indi ve akşama gerçekleşecek olan olağanüstü bir durumu bildirecekti ama önce kendini tanıttı kapıdaki görevlilere durum acil dedi.

içeri alındı ve dinlenilmeye başlandı. binbaşının söyledikleri dikkat çekiciydi; "akşama mit müsteşarlığına bir saldırı olacak, saldırıyı yapanlar ise asker üniforması giyen hainler olacak; benim görevim ise helikopterle kampüse inip mit müsteşarını almak"

ihbarı dikkate alan mit yetkilileri ilk önce durum değerlendirmesi yaptı ve kendi aralarında bir karar aldı; bir üst düzey yönetici genelkurmay'a gitsin ve durumu anlatsın...

mit'den yola çıkan müsteşar yardımcısı genelkurmay'a gidip durumu iletti ve uyarıyı da ihmal etmedi; geceye doğru bir hareketlenme olabilir, önlemlerinizi alsanız iyi olur...

öte yandan binbaşıya dinleme cihazı takıldı ve birliğine geri gönderildi, "ne olup ne bitiyor öğrenmeye çalış ama herhangi bir faaliyete katılma, bizden haber bekle" dendi.

müsteşar yardımcısının genelkurmay'a gitmesinden sonra müsteşar hakan fidan da genelkurmay'a gidip üslerde bir hareketlilik olduğunu bildirdi... "daha büyük bir plan olabilir dikkat edin" diyerek te uyardı. fidan, cumhurbaşkanlığı koruma müdürünü de aradı...

genelkurmay başkanı hulusi akar, fidan ile toplantının hemen ardından tüm türkiye'deki askeri uçuşların yasaklanması emrini verdi, ardından kara kuvvetleri komutanı salih çolak'ı etimesgut'ta bulunan kara havacılık okuluna gönderdi... ve ekledi genelkurmay'dan bir de savcı al yanına, şüpheli gördüklerini gözaltına aldır.

mit müsteşarlığının genelkurmay'a bilgi vermesiyle deşifre olduklarını anlayan cuntacılar saatler 21'i gösterdiğinde harekete geçip cuntacı tuğgeneral mehmet partigöç imzalı sıkıyönetim emrini yayınladı; emir şuydu: tüm türkiye'de yönetime el konmuştur ve sıkı yönetim ilan edilmiştir.

fetullahçı terör örgütü mensubu cuntacılar emri yayınladıktan sonra ilk olarak genelkurmay karargahını basarken diğer yandan kısa bir süre sonra özel kuvvetler komutanlığını, yenimahalle'de bulunan mit kampüsünü, ankara - istanbul emniyet müdürlüklerini ve trt'yi basıp kontrol altına almaya çalıştı...

5 adet f-16 savaç uçağı ankara semalarında dolanmaya başlamıştı. 2 adet f-16 savaş uçağı da istanbul semalarında dolanmak için kalkış yapmıştı...

herkes birbirini arıyor savaş uçaklarının neden uçtuğunu öğrenmeye çalışıyordu.

saatler 21'i gösterdiğinde darbeciler genelkurmay karagahında bulunan hulusi akar ve 2.başkan yaşar güler'i derdest ederken diğer yandan istanbul'da düğünde bulunan hava kuvvetleri komutanı abidin ünal'ı almak için helikopterlerle moda deniz klübüne iniyorlardı.

jandarma genel komutanı galip mendi'yi de ankara'da düğün çıkışı derdest eden cuntacılar, deniz kuvvetleri komutanı'nı da akıncı üssüne götürmek için emir subayını arayıp "olağanüstü hir durum var, komutanımızın güvenliğini sağlayacağız, şu an nerede?" diye soruyorlardı... sonradan arayanın darbeden tutuklu bulunan genelkurmay istihbarat başkanı korgeneral mustafa özsoy olduğu ortaya çıkacaktı.

ilerleyen saatlerde izmir çiğli 2.anajet üssünden kalkacak helikopterler o sırada marmaris'te bulunan cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ı derdest etmeye gidecekti... erdoğan bulunduğu yerden alınacak darbecilerin karargahı olan ankara kazan'daki akıncılar üssüne götürülecekti.

diğer yandan düğün çıkışı yolda kıstırdıkları özel kuvvetler komutanı zekai aksakallı, arabasının önünü kesen askeri tekmeleyip son sürat konya yolundan devam ediyordu.

gece uzun geçeceğe benziyordu.

semih terzi isimli cuntacı general silopi'den diyarbakır'a doğru yola çıkmıştı, ordan da istikamet ankaraydı... ömer halisdemir isimli kahramana tarihi emirin gelmesine ise daha 2.5 saat vardı.

fetullahçı terör örgütünün darbeci komutanlarının astları olan darbecilere verdiği emir, devletin zirvesindeki herkesin gözaltına alınıp akıncılar üssüne götürülmesiydi...

tüm bunlar olurken akıncılar üssünden kalkan f-16 savaş uçakları şehirlerin üstünden uçuyor ve sonik ses patlaması yaparak vatandaşlara korku salıyordu; öte yandan cuntacılar tarafından boğaz köprüsü araç trafiğine kapatılmıştı... saatler 22'yi biraz geçiyordu.

dolmabahçe'deki çalışma ofisinden çıkan başbakan binali yıldırım'a boğaz köprüsünde "bir tuhaflık mı var?" diye telefonlar geliyordu, durumun farkına varan koruma ekibi rotayı karayoluyla kastamonu'ya çevirdi, başbakan yıldırım telefonla darbe teşebbüsüne karşı koyma talimatları vermeye başlamıştı bile...

bir helikopter yenimahalle'de bulunan mit kampüsüne inip mit müsteşarını alacaktı, mit lojmanlarının 5.katına kadar helikopter alçaldı, ancak aşşağıdan ağır ateş açıldığı için inemedi... o sırada başka bir helikopter de istanbul emniyetine inmeye çalışıyordu, o da aşşağıdan açılan ateş sonucu emniyete inememişti... cuntacılar istanbul'daki mit binasına da inmeye çalşıyordu.

saatler 23'ü gösterdiğinde başbakan binali yıldırım tv'lere bağlandı... cümleleri çok netti "küçük bir grubun kalkışma girişimi... bu girişime izin verilmeyecek"

tanklar istanbul sokaklarına inmeye başlamıştı... fakat bir şey daha vardı vatandaşlar da sokağa iniyordu... gecenin uzun geçeceği herhalinden belliydi.

özel kuvvetler komutanlığından nöbetçi olan astsubayın ismi ömer halisdemirdi... bir kaç saat sonra bir şey yapacaktı, ve o yapacağı şey ile olayların akışı değişecekti... saatler ilerliyordu.

genelkurmay başkanı cuntacılar tarafından helikopter ile akıncılar üssüne götürürken, jandarma genel komutanı da akıncılar'a götürülüyordu... darbeciler karargah olarak akıncılar üssünü seçmişti.

kazan halkı akıncılar üssüne doğru yola çıkmaya başlamıştı, kazan belediye başkanı üs komutanına mesaj attı, cümleleri netti "yüzbinleri alıp üssün kapısına geliyorum" o saatlerde istanbul'da da vatan caddesine ve saraçhane'deki belediye binasına giden kalabalıklar vardı...

devlet mekanizması harekete geçmişti, polise vur emri verildi, savcılar darbecilerin hepsi hakkında gözaltı kararı verdi. istanbul emniyet müdürü boğaz köprüsüne doğru yola çıkmıştı, polis telsizini ele geçiren darbeci albay konuşmak istiyordu ama polisler müsaade etmiyordu "kimin köpeğisiniz siz?" diye bağırıyorlardı... sabaha kadar çok fazla gelişme olacaktı.

saatler 00.02'yi gösterdiğinde trt ekranlarında darbe bildirisi okunuyordu "yurtta sulh konseyi yönetime el koymuştur"

darbcilerin hesaplayamadığı şeyler oluyordu; sokağa çıkanların sayısı her saniye artıyordu.

saatler 00.35'i gösterdiğinde cnn ekranlarına cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan çıktı... sakindi ve söyledikleri çok netti... "tüm vatandaşlarımı şehirlerin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum. tankıyla, topuyla, tüfeğiyle mi geliyor ne ile geliyorsa gelsinler... ben milletimin üstüne güç tanımam"

milyonlar sokağa dökülüyordu... saatler 01.00'e geliyordu. f-16'lar uçuş yapmaya devam ediyordu.

gölbaşı polis özel harekat merkezi bombalanmıştı, 47 şehidimiz vardı... ardından tbmm ve türksat bombalandı. öte yandan mit kampüsüne ve il emniyet müdürlüklerine helikopterle saldırıyorlardı. gözleri dönmüştü darbecilerin...

cumhurbaşkanı erdoğan marmaris'ten dalaman'a varmıştı, tbmm tekrar bombalanmaya başlamıştı.

adalet bakanı bekir bozdağ türkiye büyük millet meclisi kürsüsünden adeta haykırıyordu "sığnağa inmiyoruz, burdayız bir yere gitmiyoruz"

milyonlara meydanlara sığmamaya başlamıştı, vatandaş ele geçirdiği tankları ve darbecileri polislere teslim ediyordu. sakarya valiliği halk tarafından darbecilerden temizlenmişti...

saaatler 02.15' i gösterdiğinde gölbaşı'nda bulunan özel kuvvetler komutanlığı bahçesine bir helikopter inmişti, içinden hem fetullahçı terör örgütün hem de cuntanın beyin takımından tuğgeneral semih terzi indi... hızlı adımlarla karargah binasına yürüdü, karşısına baktığında nöbetçi astsubay ömer halisdemir'i gördü, halisdemir'i görmesiyle kurşunu yemesi bir oldu... cuntacılar iyice paniklemeye başlamıştı; tarih sahnesi nöbetçi astsubay ömer halisdemir'in ismini çokca anacaktı.

vatan caddesine halk sığmıyordu... sokaklardaki darbeciler whatsapp gruplarından birbirlerine panik halinde mesaj atıyor, teslim olsak mı diye soruyorlardı?

saatler sabaha karşı 4'ü gösterdiğinde cumhurbaşkanı erdoğan bir kez daha halkın karşısına çıkmıştı, çok net cümlelerle "bu kalkışmanın hesabı çok ağır bir şekilde sorulacak" diyordu.

saatler 5'e geldiğinde f-16'lar havalandılar. emir kesindi... darbecilere ait havadaki tüm uçaklar indirilecekti.

darbecilerin karargahı akıncılar üssü bombalanmaya başlamıştı. öte yandan çok sayıda darbeci gözaltına alınmaya başlamıştı.

başarısız olan darbeciler akıncılar üssün'den kaçmaya başlamışlardı, jandarma ve polis kaçan darbecileri yakalıyordu.

marmaray seferleri durduruldu, hava sahası trafiğe kapatıldı, köprüler tekrar kontrol altına alınmıştı. başbakan binali yıldırım genelkurmay başkanı hulusi akar ile beraber kameraların karşına çıkıp herşey kontrol altında dedi.

köprüde başlayan fetö cuntasının hareketi, köprülerin kontrol altına alınmasıyla son bulmuştu... bir millet sokağa inerek darbeyi önlemişti.

daha sonraları doğacak bir çok bebege ömer halisdemir ismi konacaktı, halisdemir bir kez ölecek ama binlerce kez doğacaktı...