bugün

ayı ikiye bölme skili

iLiM GÖRÜYOR

Ondört asır önceki astronomi ilmi­nin ve haberleşme imkanlarının yeter­sizliği sebebiyle tam olarak görüleme­yen veya görüldüğü halde haber olarak yaygınlaşanı ayan Şakk-ı Kamer Muci­zesi, 4 Mayıs 1967 yılında Florida'daki Cape Kennedy Uzay Üssü'nden fırlatı­lan Orbiter 4 uydusundan çekilen Ay fotoğraflarıyla ister istemez gündeme gelmiştir. Orbiter 4'ün bu çalışmasında, Ay'ın dünyamızdan görülmeyen arka yüzü resimlenmiş ve 3000 km. mesafe­den çekilen yakın plan fotoğraflarıyla. Ay yüzeyinin %95'lik bölümü incelene­bilmiştir. 67-1805 numara ile arşivlenen bu fotoğraflarda, daha önce küçük bölümler halinde çekilen Ay fotoğrafla­rında farkedilemeyen bazı hususlar gö­ze çarpmaktadır. Ay'ın arka yüzeyi, uzunluğu 240 genişliği de yer yer 8 ki­lometreyi bulan bir yarık tarafından boylu boyunca kuşatılmaktadır. (7) Bu çatlağın merkezi, 65 derece güney ve 105 derece doğu olarak belirlenmiştir. Tabii sebeplerle meydana gelen çatlak­lar, dalgalı ve düzensiz bir çizgi oluştur­dukları halde, bu çatlak mükemmel bir düz çizgi şeklindedir. Özel bir sebebe dayandığı intibaını uyandıran çatlaklar, Ay'a ilk defa ayak basan astronot Neil Armstrong'un da dikkatini çekmiş ve kendi ifadesiyle onu hayrete düşürmüş­tür. Size bu haberi aktardığımız "The Müslim Digest" adlı dergi, Mısırlı alim­ler tarafından N. Armstrong'a Şakk-ı Kamer Mucizesinin anlatıldığını da ifa­de etmektedir.

ÜÇ ASIRLIK HARiTA

Kur'an, Hadis ve nakiller, Şakk-ı Ka­mer Mucizesi gerçekleşip Ay'ın iki parçaya bölündüğünü ifade ettiğine göre, bu parçaların tekrar birleşmesi sırasın­da meydana geldiği tahmin edilen çiz­ginin Ay'ın tamamını dolaşması gerek­mektedir.

Yani birleşme çizgisi veya çatlağı, Ay'ın dünyadan görünen yüzünde de bulunmalıdır.

Uzay çalışmalarını yürüten ülkeler, su ana kadar Ay'ın bu yüzünü çevrele­yen bir çatlaktan bahsetmemiştir. An­cak burada ilk defa ZAFER'in ortaya koyacağı bir delil, sanırız astronomi sa­hasında daha önceden ele alınmamış veya gözlerden saklanmıştır. Bu delil, italyan gök alimi Cassini tarafından gü­nümüzden tam 311 sene önce çizilmiş olan bir Ay haritasıdır.

Modern astronomiyle uğrasan ilim adamları tarafından fevkalade önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmi yönü tartışılmadığı için birçok kitapta yer alan bu harita, günümüzde çekilen Ay fotoğraflarıyla da mükemmel bir uyum arz etmektedir. Cassini'nin 311 yıllık bu haritasında, dünyamızdan gö­rülen Ay yüzeyinin tamamını kuşatan ve tesadüflerle meydana gelmeyecek kadar muntazam olan bir çizginin varlı­ğı, son derece açık ve net olarak görül­mektedir. Fotoğrafını takdim ettiğimiz bu haritayı inceleyen insaf sahiplerinin, cetvelle çizilmiş gibi muntazam olan bu çizgiyi ne şekilde yorumlayacaklarını bilemiyoruz. Ancak iki büyük taşın üst üste konduğunu veya bazı yerlerde de­rince çizgiler çizildiğini görüp de bunla­rın uzaylılar tarafından yapıldığını iddia eden Daniken gibi sahte alimlerin bu harita karşısındaki suskunluklarının se­bebini az-çok tahmin edebiliyoruz.

AY YÜZEYi DEĞiŞiYOR MU?

Bu yazıda Cassini'nin haritasından bahsetmemizin sebebi, mucizenin ger­çekleştiği zamana en yakın kaynak ol­ması cihetiyledir. Çünkü Şakk-ı Kamer'den bu yana geçen 14 asır zarfın­da Ay yüzeyinde önemli değişmelerin olabileceği ve çatlakların yapısını boza­bileceği anlaşılmaktadır.

Ay yüzeyindeki değişmelerin bir se­bebi, sıvı haldeki lavların taşması olarak belirtilmektedir.(8) Geçmişteki yıkılma ve bozulmaların çoğu, bu aşındırmadan dolayıdır. Mesela Ebemkuşağı Körfezi (Sinüs Iridum) bunun açık bir örneğidir. Yakın sayılabilecek bir geçmişte çem­ber seklinde olan bu körfez, sıvı halde­ki lavlar tarafından tamamen tahrip edilmiş ve bir yay haline getirilmiştir.

Ay yüzeyinin değişmesine sebep olan diğer bir faktör de, sıcaklık dere­cesindeki ani farklılıklardır. Güneşin, Ay üzerindeki belli bir noktanın üzerine çıkmasıyla birlikte Ay yüzeyindeki sı­caklık, sıfırın altında -80 santigrad de­receden, sıfırın üstünde +120 derece­lere fırlar. Ve güneş battığında, yine eksi değerlere düşer. Neticede kayalar patlayarak parçalanır ve uzun bir za­man dilimi içinde Ay yüzeyinin görünü­şünü değiştirir.

Ay'ın son derece yoğun bir meteor yağmuruna maruz kalması da, yüzeyinin hızla değişmesine yol açar. Ağırlığı bazen tonlarla ifade edilen göktaşlarının yapmış olduğu tahribat, tek kelimeyle dehşet veri­cidir. Hatta saniyede 40 kilometre hızla düsen l GRAM'lık göktaşları bile kurşun tesiri yapar ve en sert kayalarda en az 30 dm. derinliğinde 60 cm. genişliğinde bir çukur açar. Bilindiği gibi Dünyamızın etra­fını çevreleyen atmosfer tabakası, bu tas­lar için mükemmel bir kalkan vazifesi gör­mektedir. Buna rağmen nadir de olsa dü­şen göktaşlarının açtığı dev kraterler, her­hangi bir atmosfere sahip bulunmayan Ay yüzeyinin akıbeti hakkında fikir verebilir.

Yukarıda saydığımız bu sebeplerden dolayı Ay'ın çehresi her an değişmekte ve farklı bir yapıya kavuşmaktadır. Bu yüzden şimdi değişmiş veya kısmen ka­panmış olsa bile, 311 yıl önceki Ay ha­ritasında gösterilen o muazzam çatlak önem arzetmektedir.

Şakk-ı Kamer Mucizesi'nin günü­müz tekniğiyle apaçık görülebilecek olan delilleri, Halık-ı Kainat tarafından çeşitli sebeplerle gizlenip örtülmüş ve imtihan sırrına uygun hale getirilmiş olabilir.

NETiCE

Modern astronomi ilminin Şakk-ı Kamer Mucizesiyle alakalı tesbitleri (ve­ya inkarları) hangi boyutta olursa ol­sun, inananlar için fazla birşey ifade et­mez. Çünkü bu mucize, bizzat Allah ta­rafından haber verilmiş ve Kur'an'da açıkça zikredilmiştir.

"KIYAMET YAKLAŞTI VE AY YARILDI. ONLAR BiR AYET (MUCiZE) GÖRSELER, ONDAN YÜZ ÇEViRlP -'NORMAL BiR SiHiR" DERLER, YA­LAN SÖYLERLER, NEFiSLERiNE UYARLAR." (Kamer Suresi, l-3.ayet-ler)

Evet,. bu mucizeyle alakalı olan Kur'an ayetlerinin meali budur. Ve o ayetlerde bildirilen hakikatlere karşı artık boyun eğmek zorunda kalan ve ders al­maya karar vermiş görünen modern ilim, öğrenci koltuğunda oturarak araş­tırmalarına devam etmektedir. Ay sade­ce resimlerle değil, jeolojik açıdan da incelenebildiğinde, Şakk-ı Kamer Mucizesi bambaşka bir boyut kazanabilecektir.

http://www.risaleajans.co...ni-ispat-edebilir-misiniz