bugün

oysa ne iyi olurdu

Sorun değil, canınız sağ olsun

"Fazla bir şey kalmadı zaten. Belki birkaç kişi, bir iki anı, bazı yerler, biraz kitap, biraz şiir, bir de defterlerim kaldı geriye. Hayallerimi Karadenizli balıkçıların gemilerine koyup batırdım. Beklentim yok artık, yemin ederim yok. Korkuyorum bazen dahasını da kaybetmekten. Başarıyorsun yani yapmaya çalıştığın şeyi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kim olacağımdan, kim olmam gerektiğinden emin değilim. Sanırım zamanla hiç kimse oluyorum bu belirsizlik yüzünden. Avucumun içi gibi bildiğim yerlerde kayboluyorum artık, tanınacak gibi değil buralar çünkü. Ben de tanınacak gibi değilim. Bu günlerimi sana tam olarak şöyle anlatabilirim;
Önce kendimi klonlatıyorum, sonra o klonumun derisine zarar vermeden öldürüp içini boşaltıyorum. Ve en son girip onun içinde saklanıyorum dünyadan.

Her gün bomba patlıyor burada. Allahtan, Allah her şeyi görüyor da çaresiz oturup beklemiyoruz. insanlar ölüyor hep, ama olsun. Allah biliyor bizim neden öldüğümüzü, biz bilmesekte. Her yerinde bir sıkıntı var bu şehrin. Hava kötü kokuyor, su pis, trafik sıkışık, mezarlar sıkışık, evler sıkışık, gündüzleri bulutlar sıkışık, geceleri yıldızlar. Ama insanlar her yerde yalnızlar. Kimse yok kafalarının içinde veya herkes kafasının içinde de, dışarıda kimse yok.

Ben en zor karşı koyulabilecek şeye seninle göğüs geriyorum; vazgeçiyorum. Her gün biraz daha vazgeçiyorum, bir şeylerden. istenilene varıyorum, istediğimden vazgeçip. Epey yol kat ettim gibi sen arkanı döndüğünden beri. Eve geldim sayılır. Sana veda edip, yoluma devam etmem gerekiyor. Şunu bilmeni isterim ki ama, fazla bir şeyimiz kalmadı bu ülkede, vazgeçecek. Son yakındır yani.

Son söz: istiklal, hakka tapan milletimin hakkıdır!”