bugün
- kedimin boğazımı sıkması9
- true'nin gay olması17
- israil lübnan savaşı8
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi9
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi11
- kıymanın kilosunun 90 tl olması11
- bir hatundan istemek9
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz31
- en son ne yediniz10
- milliyetçi olmamak19
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar14
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl9
- kızıl saç vs siyah saç13
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek33
- tacikistan'da başörtü takılması tamamen yasaklandı29
- nervio'nun kartoncu çocuğun ellerini kıskanması9
- insan olmaya ceyrek kala16
- karton toplayan çocuğun elleri17
- erkek dediğin efendi olmalı9
- anın görüntüsü19
- bir kadının bir erkeğe arkanda ben varım demesi12
- samet akaydın17
- abdülkerim bardakçı15
- larisalisa24
- iran'ın pkk'ya eğitim verdiği iddiası8
- manyak olmaya karar verdim11
- stanley termos16
- yazarların en büyük dilekleri14
- yaşamak için geçerli sebepler19
- gecenin şarkısı12
- köşeyi dönmek için yapılacaklar10
- kadınlar tipe bakmaz11
- ilim vs bilim9
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı82
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz14
- incil çok uzun'ya okurken sıkılıyorum12
- gideon reid morgan jj18
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam8
- hacda aşırı sıcaktan 500 den fazla kişinin ölmesi12
- çıkma teklifi etmek24
- kürtlerin dünya lideri olduğu gerçeği17
- sözlük yazarları nasıl eğleniyor13
- nihavend longa9
- michy batshuayi9
- ona bilmediği bir vergi önerisi yap14
- en kaliteli türk kahvesi markaları10
- karşı cinste aranan özellikler15
- hangi şarkı seni ağlatıyor22
- ucuz escort17
- donuz listesindekilerin yazdıklarının görünmemesi8
senle ilgili, seni düşünerek çok şey yazmıştım. doğrudan sana bir şey yazdım mı hatırlamıyorum. sözlerimi sana yönelterek. hatırladım şimdi, eski bir defterde senle konuşur gibi yazıyordum bir ara. en manyak dönemlerimdi, ya da hemen sonrasıydı demeli. manyaklıktan kurtulmaya değil, daha çok sarılmaya, daha da delirmeye çabaladığım bir anda yazıyordum o deftere. defterin yaprakları arasında yıllar önce topladığım tatula çiçekleri kurumuş, yaprakları inceltip sarartmıştı. o defterde senle konuşmaya çalıştım. şimdi bu yaptığım bana çok aptalca geliyor. yine de yazma gereği duydumsa, daha doğrusu "o şekilde" yazma gereği duydumsa yazmışımdır. bunda dert edilecek bir durum yok.
doğrudan sana, burada yazdığım bir şey var mı onu hatırlamıyorum asıl. bu da dert değil, artık var çünkü.
seni kendime çok yakın bulmuştum. seni arkadaş olarak görmüştüm. seni sevmiştim. böyle bir sevginin anlamsızlığını, yersizliğini, bir yere varmazlığını çok düşünmeden seni sevmekle yetinmiştim. diğer sevgilerimden —aşk diyemesem de, aslında aşklarla kıyaslıyorum senin sevgini şimdi— doğası gereği de bambaşka bir sevgiydi bu; ölü sevicilik gibi adeta. yoktun çünkü. ama vardın da biraz. biraz değil epey hayatımda vardın. varlığın beni büyüttü, bana dost oldun, sesin beni avuttu sen yanımdaydın. r'leri bastırarak konuşurdun, sonra gittin, yoktun artık. yine de sevdim. ölü hatıralarımda bir ölüydün, ölü gibi sevdim, ben de öldüm seni severken. başkası olmamalıydım, başkası olamazdım, sen vardın, senden başkası olamazdım...
senle bir hikâyemiz var. yalnız ikimizin bildiği, sır gibi bir şey. beni beklemeden gittiğin temmuz gecesi ben üç yaşımdaydım. seni beklemeden gittiğim bir diğer gün sen sekiz yaşındaydın. bu karanlık sözlerimi sen duyuyorsun eminim. duymasan da okuyorsun. bir olmak için çok uzun laflar etmeye gerek yok, öyle hissedelim.
iplikleri iğnelere geçiriyorum. iğneleri kumaşlara geçiriyorum. ipler birbirine dolanıyor her ilmekte. adın yazılı, adın yazılı. adımı söyleyecek gibi açılıyor ağzın, ilk hecede kalıyorsun. geceler boyu düşündüm seni, aklımı ipliklere geçirip seni andım, iplikleri iki parmağımın arasında tutup gerdim.
bana yalnız olmadığımı göstermek istedin belli ki, beni zaten aradığım şeylere kavuşturmak isterken kendini hiç mi düşünmedin, diye soracağımı bilerek. eskidi, anıların da eskidi, hep o büyülenmişliğim diri tutmak istediğim o duygu yok artık. anılarım senin geleceğin oluyor. aynıydık diyemeyiz asla. biz diye konuşuruz belki, biz deriz, biz. biz olalı epey oluyor. siz gideli de epey oluyor. sana siz dememi iste benden, siz diyeyim, sen de bana biz de. gülüyorum. sana diyecek daha çok lafım olmalıydı, sana anlatacak bir sürü şey bulmalıydım, sana edecek laflarım olmalıydı, buna kızıyorum, kendime kızıyorum, niye daha fazlasını konuşamıyoruz niye sana anlatacaklarım dilimin ucuna parmaklarımın ucuna dizilmiyor daha da niye sana yazacaklarım bitsin istemiyorum çünkü seni seviyorum seni özlüyorum seni anılarımda da olsa diriltmek zor geliyor hafızamı daha da yoramamak beni üzüyor seni düşündükçe sana hayran olduğum sana taptığım zamanları düşündükçe senin gibi olup sen olup beni anlatışını dinledikçe beni de benim seni sevdiğim gibi sevdiğini anladığım zaman büyümeyi bana öğretecekti senin sevginin büyüklüğünü anlamayışımı anlayışım beni utandıracaktı kayıp sevgisiz yalnızdın benden daha da daha da uzun yaşadın acıyla kıvranıp ölürken de yanında olamadım acıyı acıdan ders çıkarmayı anlattıkça kırdın eklemlerimi ince yerlerinden birleştikçe daha da sağlam olacak diyerek ayıbımız birdi senle ayıbımızı sevdik daha da karartmak için günü yanımda uyudun ben ölülerle uyudum yapma dedin uyandım yine uyu hadi dedin bu kez ölüler gitti sen kaldın yanımda dipdiri yapayalnız bir ben gibi karşımda ayıpsız uzak yanımda duru bir sen katıksız bedensiz anısız yalnız sen
eğer bunu okuyorsan ara, özledim
doğrudan sana, burada yazdığım bir şey var mı onu hatırlamıyorum asıl. bu da dert değil, artık var çünkü.
seni kendime çok yakın bulmuştum. seni arkadaş olarak görmüştüm. seni sevmiştim. böyle bir sevginin anlamsızlığını, yersizliğini, bir yere varmazlığını çok düşünmeden seni sevmekle yetinmiştim. diğer sevgilerimden —aşk diyemesem de, aslında aşklarla kıyaslıyorum senin sevgini şimdi— doğası gereği de bambaşka bir sevgiydi bu; ölü sevicilik gibi adeta. yoktun çünkü. ama vardın da biraz. biraz değil epey hayatımda vardın. varlığın beni büyüttü, bana dost oldun, sesin beni avuttu sen yanımdaydın. r'leri bastırarak konuşurdun, sonra gittin, yoktun artık. yine de sevdim. ölü hatıralarımda bir ölüydün, ölü gibi sevdim, ben de öldüm seni severken. başkası olmamalıydım, başkası olamazdım, sen vardın, senden başkası olamazdım...
senle bir hikâyemiz var. yalnız ikimizin bildiği, sır gibi bir şey. beni beklemeden gittiğin temmuz gecesi ben üç yaşımdaydım. seni beklemeden gittiğim bir diğer gün sen sekiz yaşındaydın. bu karanlık sözlerimi sen duyuyorsun eminim. duymasan da okuyorsun. bir olmak için çok uzun laflar etmeye gerek yok, öyle hissedelim.
iplikleri iğnelere geçiriyorum. iğneleri kumaşlara geçiriyorum. ipler birbirine dolanıyor her ilmekte. adın yazılı, adın yazılı. adımı söyleyecek gibi açılıyor ağzın, ilk hecede kalıyorsun. geceler boyu düşündüm seni, aklımı ipliklere geçirip seni andım, iplikleri iki parmağımın arasında tutup gerdim.
bana yalnız olmadığımı göstermek istedin belli ki, beni zaten aradığım şeylere kavuşturmak isterken kendini hiç mi düşünmedin, diye soracağımı bilerek. eskidi, anıların da eskidi, hep o büyülenmişliğim diri tutmak istediğim o duygu yok artık. anılarım senin geleceğin oluyor. aynıydık diyemeyiz asla. biz diye konuşuruz belki, biz deriz, biz. biz olalı epey oluyor. siz gideli de epey oluyor. sana siz dememi iste benden, siz diyeyim, sen de bana biz de. gülüyorum. sana diyecek daha çok lafım olmalıydı, sana anlatacak bir sürü şey bulmalıydım, sana edecek laflarım olmalıydı, buna kızıyorum, kendime kızıyorum, niye daha fazlasını konuşamıyoruz niye sana anlatacaklarım dilimin ucuna parmaklarımın ucuna dizilmiyor daha da niye sana yazacaklarım bitsin istemiyorum çünkü seni seviyorum seni özlüyorum seni anılarımda da olsa diriltmek zor geliyor hafızamı daha da yoramamak beni üzüyor seni düşündükçe sana hayran olduğum sana taptığım zamanları düşündükçe senin gibi olup sen olup beni anlatışını dinledikçe beni de benim seni sevdiğim gibi sevdiğini anladığım zaman büyümeyi bana öğretecekti senin sevginin büyüklüğünü anlamayışımı anlayışım beni utandıracaktı kayıp sevgisiz yalnızdın benden daha da daha da uzun yaşadın acıyla kıvranıp ölürken de yanında olamadım acıyı acıdan ders çıkarmayı anlattıkça kırdın eklemlerimi ince yerlerinden birleştikçe daha da sağlam olacak diyerek ayıbımız birdi senle ayıbımızı sevdik daha da karartmak için günü yanımda uyudun ben ölülerle uyudum yapma dedin uyandım yine uyu hadi dedin bu kez ölüler gitti sen kaldın yanımda dipdiri yapayalnız bir ben gibi karşımda ayıpsız uzak yanımda duru bir sen katıksız bedensiz anısız yalnız sen
eğer bunu okuyorsan ara, özledim
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar