bugün

put

tapınılan cansız neslerdir.
çok evvellerden bir hikayetimi maruza etmekle başlayalım. ilkokuldayken her kes gibi ben de yaramazdım. koşardık, eğlenirdik, kavga ederdik, çoşardık. işte o vakitlerden biriyken bir arkadaşıma kara tahtayı silmek için kullandığımız bir ıslaksı bezi atmak isterken olan oldu ve o garip şey fırladı gitti kara tahtanın üstün de bulunmakta olan lenin'in resmine tosladı.

aldık mı başımıza belayı? sıçtığımızın resmiydi bu durum. acayip korkmuştum. kıpkırmızı olmuşdum. ne yapcağımızı bilmiyordum. verilecek ceza ne olucak diye kara kara düşünmeye başlamışdık o çocuk aklımızla.

bu korkmuşluk duygusu o kadar büyük ki, şimdiler de olayın gerisini hatırlamazken ben bu duyguyu hala mükemmel şekil de hatırlıyorum ve tarifini vere biliyorum.

lanet, siktiri boktan değersiz bir resme o ıslak bez parçası deydi diye ve oraya biraz iz düşdü diye o ne müthiş sıkıntıydı diye düşünüyorum şimdilerde.

yani bu tür şeylere karşı gelmem ve gelecek olmamın alt bilinc altında sanırım çocukluk acılarım var.

peki nedir bu tür şeyler? bundan kasdım nedir?

bu tür şeyler dediğimi şeyi, şimdilerde tek kelimeyle tarif ediyorum. (bkz: put).

putlaştırma duygusu veya hevesi nerden geliyor insanoğluna pek anlamış değilim ama bildiğim şu putlaştırma duygusuyla haps ettik kendimizi şahıslara, kriterlere, izmlere, heykellere, sistemlere, portrelere, resimlere. hadi kendimizi haps etsek iyi. hadi bunla yetinsek iyi.
başladık sömürmeye herkesi, kendimizi hatta ve hatta putlaşdırdığımızı da. sömürdük deli gibi. yararlandık deli gibi. sülük gibi emdik. faydasını biliyorduk. ezmek,ezmek ve bir daha ezmek. senden olmayanları ezmek. herkesi sen yapmak için kullandık.

sen hiç ülkenin bütün şehirlerin merkezin de bulunan büyük parkların isimlerinin hep aynı adı taşımasının acısını çekdinmi yüreğin de?
sen hiç okuldayken zorla 'biz onu çok seviyoruz' diye kompozisyon yazdın mı?
sen hiç şu lanet yerden arabayla geçicek diye saatlerce götün donması süretiyle üşünttün mü yada üşüttürüldün mü?
sen hiç tanımadığın - hiç bir duygu beslemediğin birinin heykeline durmadan çicek koymak zorunda kaldın mı?

işte bu çocukluk acılarımla şunu eklemek istiyorum. bütün dünya çocukları tanımadıkları heykellere saygı duymak zorunda bırakılmasın.

bu şahısların sevilecek bir yanları varsa daha doğru düzgün yolları denesinler.

fakat ben yine de bundan öteye gecen uygumalara karşıyım. buna değer olanlar için bile. yani gidilmesin çicek bırakılmalara. yabancı bilmem kim gelince önce şuna uğrayalım denmesin. heykellerin etrafı için hummalı temizlik işleri yapılmasın. açılmasın bilmem ne köşeleri. dünyanın hiç bir yerin de açılmasın. aman dokunma denmesin. engellenmesin çocukların eylenme dünyaları. bolca koşsunlar diyorum. sıkıntıya sokmasınlar her bilmem ne bayramın da devlet memurlarını.

bu putlaştırma yüzünden insanlar riyakar oluyor. en aşağıdan en yukarıya kadar herkes maske takıp gidiyor çelenk koyma törenlerine.
bizleri riyakar olmaya alıştırmasınlar. maskeli balo da eylencelik şahıslardan olmak istemiyoruz. sömürmesinler bizi her defasın da.ağzımızı her açdığımız da sen 'ulu öndere' karşısın - ne ayıp tavırları yapmasınlar. bu dünyanın her yerinde böyle. çinden bilmem nereye kadar.

bunun aynısı avrupa da görülmekte. şu şekil de belki de heykelcikler yok orada. fakat orada izmler boy boy.

batı da insanlar izm le hayata başlar.
doğu da insanlar putlarla hayata başlar.

batı konusunu açmak istiyorum. sırf avrupalı olmak, sırf demokrasi taraftarı olmak, liberal olmak, kapitalist olmak, hristiyan olmak işte bütün bunlar da onların putları.

maolar, haydar aliyevler, türkmenbaşılar, stalinler, mollalar, arap kralları, dini liderler, hizbullahlar, tarikatlar, brahmalar, racalar ve saireler de doğunun vazgeçemedikleri.

velhasıl, sizin putunuz nedir?

ironi dolu bir soruyla bitiriyorum.