bugün

farklilik

ayrıca ulusların karakteristik özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar da vardır.nedendir bilinmez bu tarz ne konu gelse içim burkulur, birşeylere isyan edesim gelir ama bir boka yaramayacağını bilirim. william wallace gibi freedom diye bağırmak gelse de içimden birinin çıkarak;

-özgürsün lan işte

diyeceğini bilirim...

abdullah gül, dışişleri bakanlığı koltuğuna oturunca,bürokratları çağırmış
ve "bana, ülkelerin dış politika anlayışları hakkında bir rapor hazırlayın"
demiş. iki gün sonra bir dosya getirmişler önüne. bakmış,içinde tek bir
yaprak ve üzerinde 10-15 satır yazı. şaşırmış
önce ve "bu ne?" der gibi dudaklarını büzmüş, sonra okumuş.
"suudi arabistan'ın riyad şehrinde, farklı ülkelerden gelen bir turist
grubu, bir dinlenme yerine giderek buz gibi kola ısmarlamışlar. kolalar
gelince bardaklarında birer karasinek olduğunu farketmişler.

ingiliz, başka bir bardakta yeni bir kola istemiş.

isveçli, aynı bardakta yeni bir kola istemiş .

finlandiyali, sineği bardaktan çıkardıktan sonra kolayı içmiş .

rus , kolayı sinekle birlikte içmiş .

çinli, sineği yemiş, kolayı içmemiş .

yahudi, sineği yakalayıp çinli'ye satmış .

japon, değerlendirilmek üzere, sineği tokyo'ya göndermiş.

yunanli, kolanın yarısını içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola
istemiş.

norveçli, kolayı içtikten sonra bardaktaki sineği balık yemi olarak
kullanmış .

irlandali, sineği ezip kolayla karıştırmış ve ingiliz'e içirmiş.

amerikali, 5 milyon dolarlık tazminat davası açmış. arabistan hükümeti, özür
dileyerek, 10 milyon dolar tazminat ödemiş.

bakan , bıyık altından gülerek rapordan hoşlandığını belirtmiş. "iyi, güzel
de, bu turist
grubunun içinde bizden biri yok muymuş?" diye sormadan edememiş. "varmış
efendim" diye
cevaplandırmışlar. bakan devam etmiş, "peki, o zaman, o ne yapmış?".
bürokratlar biribirinin yüzlerine bakmışlar. içlerinde en tecrübeli olanı,
bir adım öne çıkıp,
cevap vermiş ,

"türk, olayı şiddetle kınamış...