bugün

anketör

Uzun yıllar anketörlük yapmış birisi olarak,anketörlük = hayatın bilinmeyen yanlarının hoyrat ça tanınmasıdır diyebilirim.

Anketörlük zor olduğu kadar zevkli bir iştir de. Dezavantaj larından birisi de sosyal güvencesiz bir ortam da icra ediliyor olmasıdır. istisnalar hariç elbetteki (bu istisnalarda da düşük ücret politikası uygulanmakta dır). Bu apartmana dilenci, satıcı, anketör giremez yazıları hem anketörün nasıl göründüğünün ıspatı olmak ta, hem de anketörü çıldırtan kapı ilamı olmakta dır.
Anketörler için genellikle deli dahiler tabirini kullanmayı tercih ederim.
Şirketlerin düzgün çalışmadıklarına inandıkları anketör ler için merkezi olarak tuttukları Kara liste, anketör lerin bilgisi olmadan, onlara savunma hakkı verilmeden tek taraflı olarak hazırlandığı için Avrupa Kişilik Hakları kapsamın da, karşı tarafa savunma hakkı tanınmadığı
gerekçesiyle yasaklandı. Bu bilgi sanırım anketörlük mesleğini icra edenler için önemlidir.

Sektör hakkında genel bilgileri şöyle sıralayabiliriz: ESOMAR ın en son araştırmasına göre Türkiye de araştırma sektörünün büyüklüğü 100 milyon dolara ulaşmıştır. isveç in 323 milyon, Avustralya nın 522 milyon, Kanada nın 573 milyon dolarlık pazar araştırma sektörleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye araştırma sektörünün büyüme döneminde olduğu söylenebilir. Fakat bu büyüme de uluslar arası araştırma şirketlerinin Türkiye de araştırma şirketi satın alma furyası içerisinde olmalarının da katkısı gözardı edilemez.
Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği üyesi beşi saha olmak üzere toplam 61 araştırma şirketi bulunmaktadır. Ancak derneğe üye olmayan araştırma şirketleriyle beraber toplam da yüzün üzerinde saha araştırma şirketi faaliyet göstermektedir.

Basit bir iş gibi algılanan anketörlük önemli beceriler gerektiren bir meslek. Ancak, çok az anketör ve saha şirketi bunun farkında. Anketörün, denekten (görüşülen kişi) sağlıklı bir şekilde veri toplayabilmesi için öncelikle ikna ve iletişim becerilerinin gelişmiş olması gerekiyor. Denekleri anketi uygulayabilmek için ikna etmesi başlı başına bir yetenek gerektiriyor. Anket sırasında, analitik düşünebilmeleri, deneği doğru zaman da ve doğru şekil de yönlendirebilmeleri, yanlı olmamaları ve en önemlisi deneğin uçuşa geçtiği anı farkedebilmesi ve gerektiği gibi müdahele etmesi gerekiyor. Anketörlük, uzaktan görüldüğü kadar kolay bir iş değil vesselam.

Bunun yanında önemli bir tespit olarak söyleyebiliriz ki ; Mesleki gelişim potansiyeli görülmemektedir. Bu konuda hem anketörler hem de araştırma şirketleri umutsuz dur. Mesleğe anketörlük ten başlayarak araştırma şirketlerinde kariyer yapmış başarılı kişiler olsa da bu oran oldukça düşüktür. Günümüzde de iyice düşmektedir.

Anketörleri yakından ilgilendiren bir de süpervizörlük kariyeri vardır ki dillere destandır. Daha çok anket yapamayan fakat yönetişim (kavramın bu şekilde kullanılmasına karşıyım ama bir defalık kullanacağım) kabiliyeti gelişkin kişilerden seçilir. Firmalar la anketör arasında ki daha çokca da firma yanlısı kişilerden oluşur. Çok sayı da yılların dostluk ilişkilerini tükettiği görülmüştür.

1958 yılında Wilson gelişmekte olan ülkeler de araştırma sorunlarını incelerken şöyle bir sonuca ulaşmıştır; Özellikle ataerkil toplumlar da kadınlara ulaşmak ve görüşme yapmak çok güçleşmektedir. Bu durum 2008 yılında da farklı değildir. Hem kadınlarla görüşemeyen erkek anketörler, hem de erkek anketörler le görüşmeyen kadın denekler hala ağırlık oluşturmaktadır.

Konu uzun, malzemesi bol, anketör olmayanlar küfretmeden keselim en iyisi diyerek bitirmekte fayda var. Fakat ısrarla anketör anıları isimli bir kitap çıkarsa çok tutacağı ve çok satacağı kanımı da paylaşmadan edemeyeceğim.