bugün

sweeney todd the demon barber of fleet street

Johnny Deep ve Tim burton'u buluşturan müthiş bir film.Bana başlarında the count of monte cristo'yu anımsatan müzikal zamanla üzerinden monte cristo havasını atarak özgün bir yapıya dönüştü.Genel hikaye yine monte cristo ile hemen hemen aynı.Yine haksız yere zindana atılmış bir adam var, yine sevdiği kız ellerinden alınmış bir adam var, yine intikam ateşiyle tutuşan bir adam var ve yine savcıdan intikamını acımasızca alıyor... Ama bu adam edmond dantes'den çok daha şeytani.işte o adam sweeney todd yada gerçek ismiyle Benjamin Barker.Ve onu fazlasıyla müthiş canlandıran usta johnny deep...
Filmin özeti heryerde olduğu için ona burada girmeyeceğim. Arkadaşlar filmin müzikal olduğuna aldırmasınlar.Müzikali sevmeyen bir insan bile bu filmi rahatlıkla seyredebilir.
Ancak kan görmeye tahammülü olmayan arkadaşlara filmi tavsiye edemiyorum.Bu kadar çok kanın olması da filmin küçük bir dezantajı şüphesiz...
Film biraz da bana harry potter'ı anımsattı; çünki harry potter'da Peter Pettigrew'ı (kılkuyruk) canlandıran aktör Timothy Spall yine kötü bir adam olarak karşımıza çıkıyor;Bellatrix Lestrange'i canlandıran aktris Helena Bonham Carter yine benzer bir makyajla karşımıza çıkıyor.
Film benim çok hoşuma gitti gözüm kapalı 9/10 veririm.Ama bu bir zevk meselesi filmden nefret edecek arkadaşlar da çıkacaktır şüphesiz.
Filmin açılışı içinde çanakkale boğazının geçtiği bir şarkıyla yapılıyor.O şarkının sözleri ile yazıyı bitireyim dedim:

Gezdim dünyanın her köşesini,keşfederek güzelliklerini,
Çanakkale Boğazı'nı ve Peru'nun dağ eteklerini,
fakat Londra'nın bulunmaz bir eşi. *