bugün

başkalarını aşağılayarak yüceldiğini düşünmek

yaşadığımız hayata birgün farklı bakalım. etrafımızdaki insanlara....

lisede çok samimi bir arkadaş grubu... yaşadıkları mutluluktan harbi dost olduklarını dışardan bakınca farkedebiliyorsunuz. ortama bir iki kız ve yeni insanlar gelince birbirlerine öylesine laflar atmaya başlıyolarki, tadı kaçıyor yavaş yavaş sohbetin. hakaretler şaka örtüsü altında kahkahalara karışıyor. kalpler kırılıyor. 'samimi' arkadaşlar yarışa giriyor, çünkü birbirlerini ezdikçe yükselecekler.

işyerinde günlerini, haftalarını, aylarını yüzyüze geçirmiş iş arkadaşları... sohbet ediyorlar içtenlikle yada yine öyle görünüyor dışardan bakınca. ayrıldıktan sonra birer ikişer: yalnız kalınca iki arkadaş başlıyor asıl söylenmek istenenler, ama gizli kalanlar. gıybet, dedikodu insanı bürümüş hırs ile çıkıyor ağızdan hevesle... yüze gülenler birbirlerini arkadan bıçaklıyor ama bu sefer samimice, içtenlikle. çünkü birbirlerini ezdikçe yükselecekler

televizyonda bir açıkoturum, farklı görüşler bir arada. kimin ne fikirde olduğunu karalamaya çalıştığı görüşten anlıyorsunuz. çünkü kimseyi kendi görüşünü anlatması tatmin etmiyor. çünkü karşı görüş mensubunu ezdiği zaman kazanmış olacak sanıyor kendi doğrusunun, çünkü birbirlerini ezdikçe yükselecekler

empoze edilmeye çalışılan, pompalanan hayat tarzı bu bize. televizyonda insanların birbirine hakaret etmesi, küçük düşürmesi dikkat ve keyifle izleniyor çünkü.

tablo biraz karamsar oldu belki ama bu işin sadece kötü tarafıydı. mevlanalar, yunuslar da çıktı bu kültürden çünkü ama onların yeri değil bu başlık.